Bizim kaderimiz midir, yoksa Konya’nın makus tarihi midir bilemeyiz ama bir sıkıntı vardır ki sürüp gidiyor.

Şehrin neresinden tutarsanız tutun elinizde bir şeyler kalıyor.

Dün eski Başbakanımız Davutoğlu ile ilgili bir üzüntümüzü dile getirmiştik.

Meğer Sayın Başbakan için ne kadar çok üzülen varmış da bizim haberimiz yokmuş.

Neyse biz yine üzüntülerimizi, düşündüklerimizi ya da kaygılarımızı değil, partinin içindeki isimlerden olayın daha vahim durumunu sizlere aktarmak istiyoruz.

Çünkü biz de gerçekten bu konuyu bilmiyorduk.

Sadece işin güzel fotoğraflarına bakıp sözüm ona mutlu oluyorduk.

Bizi sevdiğine inandığımız ve bizim de kendisine güvendiğimiz gocaman yürekli abim bakın bu duruma şöyle bir bakış açısı ile yaklaşıyordu;    

“Selamünaleyküm Uğur abim hani sen her gün yazıyorsun ya NE ZAMAN ADAM OLURUZ? diye.

Bak abi bir de yazabilirsen şunu yazsana                      

Türkiye’nin Başbakanı Konya’ya geldi.

10 kişi karşıladı 8 kişi uğurladı.

Bir gece yattı Konya’nın haberi yok.

Çünkü hiç bir Sivil Toplum Kurulu çağrılmadı.

Odaların bile bu durumdan haberi olmadı,

Şimdi sorarım abi kim neye üzülmeli?”...

..........

Biz yine de bazı sitemkar kelimelere ambargo uygulamak zorunda kaldık.

Çünkü ülkemizi seviyoruz. Sayın Davutoğlu’nu da partililerden daha çok üstelik de karşılıksız sevmiştik. Şehrimiz bizim lafta değil özde her şeyimiz.

Amma velakin rüzgar gibi geçti filminin ismi gibi Konya içinde Türkiye içinde esti ve geçti.

............

Dün yine “Konya’nın yerlisi” rumuzu ile bir dertli abimiz şöyle diyordu;

“Abi sana kaç defa söyledik. Bu şehri bu şehrin yerlileri yönetmeli. Başbakan Konyalı iken şehir baştan aşağı yenilenebilirdi. Tabii Başkan’a ulaş ulaşabilirsen 1. Form apartmanı 1950’lerde yapıldı ve hâlâ ucube olarak şehrin göbeğinde dimdik duruyor. O yıllarda şehrin en modern yapılarıydı, şimdi ucube. Adalhan da öyle, İhsaniye’deki apartmanlar da öyle. Başbakanı kaçırdık abi”...

.................

Gelelim madalyonun öteki yüzüne.

Vakti zamanında yapamadıklarımızı şimdi yapmaya çalışıyoruz.

Hem de abarta abarta.

Peki bu siyaset arenasında Konya olarak yapmaya çalıştıklarımız Beştepe’den nasıl görünüyor?

Başbakanlık’tan nasıl görünüyor?

Hâlâ yoğurdu üfleyerek yemeyecek miyiz?

Olan bu gariban şehrin insanlarına olmuyor mu?

Bakın büyükbaşlar hiç bir zaman kaybetmez.

Olan hep küçüklere gariplere kimsesizlere yoksullara olur.

Ne güzel söylemişler değil mi “Filler tepişir, çimler ezilir”...

Bizlerin kaderi hep çim olup ezilmek.

.............

Bu yüzden hep bol bol dua edelim.

Ezilelim büzülelim amenna ama şehir olarak kaybetmeyelim. Çoluğumuza çocuğumuza güzel bir şehir ülke bırakılım.

Akıl tamam, fikir tamam, para tamam...

Ya feraset...

İşte tam bu noktada büyük sıkıntı var.

Hep diyoruz yaaa.

İşimiz duaya ve her zaman olduğu gibi Allah’a kalmış durumda.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Başkalarını yönetenler önce kendilerinin ustası olmalılar..

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Gecenin karanlığında ışıksız bisikletliler, Demiryolu caddesinde ters yoldan gelmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz