“Beyşehir Yolu” ne zaman bitecek?
23 Nisan’da karın yağacağını nereden bilebilirdik ki…
Hikmet İlim ve Sanat Derneği ile Konya Aydınlar Ocağı’nın saygıdeğer üyeleri ve eşleriyle birlikte Tarihe Yolculuğumuzun ikincisini gerçekleştirdik.
Sabahın erken saatinde Anıt’tan hareket ettiğimizde saat 07.30’u gösteriyordu.
Beyşehir’e giderken Akyokuş güzergâhını kullandık. 90 km’lik mesafeyi bir saat 10 dakikada alıyorsunuz. Uçakla gitmiş olsaydınız 35 dakikada Beyşehir’de olacaktınız.
Akyokuş’u geçip Altınapa Barajı’na ulaştığımda kar bizi yolda yakaladı. Konya’dan zaten soğuk bir havada yola koyulmuştuk.
Kızılören Hanına vardığımızda müthiş bir soğuk ve karla karşılaştık. Hana sığındık ve çay molası verelim dedik. Lâkin “Atlıhan” ardına kadar açık olmasına rağmen kimsecikler yoktu. 35 kişiden oluşan kafilemize Selçuklu tarihi uzmanı Prof. Dr. Mikail Bayram, han hakkında kısa bir bilgi verdikten ve toplu resim çekindikten sonra yolumuza devam ettik.
***
Lâfı, çift yol yapımı senelerdir devam eden ve bir türlü bitirilemeyen Konya-Beyşehir yol yapımına getirmek istiyorum.
Bazı yerlerde yol yapım çalışmaları kaplumbağa hızıyla devam eden yol, bu gidişle bir başka bahara kalacak. Doğrusunu söylemek gerekirse; geliş gidişli dört şeritli bu yolun biran evvel bitirilmesi gerekiyor.
Konya turizmi ve ziyaretler açısından büyük önem arzediyor. Ahmet Davutoğlu başbakanlıktan azledildikten sonra bu yol yapımında büyük aksamalar yaşanmaya başladı. Konya’ya ve Konya yatırımlarına sahip çıkan bürokratların azalması hiç de iyi olmadı.
Bu yol yapımlarındaki suiistimallerin önlenmesi açısından bütün otobanlar dahil çift yolları devletin kendisinin yapmasında büyük fayda var. Ya değilse milletin vergileri müteahhitlere bozuk para gibi harcanıp gidiyor. Ardını arkasını soran da çıkmıyor.
***
Ben Müftü Mahallesi’nde büyüdüm.
İlkokul ikiye kadar Eşerefoğlu İlkokulunda okudum. Sınıf öğretmenim de mahalleden ev sahibimiz Rüştü Ecevit idi.
1959’un 20 Nisan’ında dünyaya gözlerimi açtığımda, Akşehir’in hıdırlığın kenar mahallesindeki o güzelim evde bahar neşesi vardı. Sene 1960 ve en güzel çocukluk yıllarımın geçtiği Müftü Mahallesi’ndeyiz. Bu mahallenin yolları toz ve evleri toprak damlı idi.
Kurucuova'lı Rüştü Ecevit'lerin evinde kiracı idik. Evimize hem okul hem de çarşı çok yakındı. Eski köprünün üzerinden, göl taştığı zaman ekmek almak için karşı taraftaki bakkala, paçaları sıvar öyle geçerdik. Yandaki mahalle komşumuz Mustafa Yiğit amca ile Makbule teyze idi. Çok iyi komşulardı. Hatırlayabildiğim kadarıyla Ali, Rakibe, Rıfkı, Davut isminde çocukları vardı. Bir de Niğar isminde kız çocuğu vardı. Davut’la iyi arkadaştık.
Cami ile petrol istasyonu haricinde mahallede herşey değişmiş. Belediye başkanlığı da yapan ve Selçuk'un ilk mimar-mühendis mezunları arasında olan Adil Bayındır'la aynı mahallede büyüdük. Konya Ovası ile Çumra'yı sulayan Çarşamba Çayına akan Osmanlı Köprüsündeki regülatör kapakları açıldığında bayram ederdik. İleride su azalır ve orada biriken sulara arkadaşlarla birlikte cıbıldak olarak kendimizi atar ve yüzmesini öğrendik. Üstünler Plajının karşısındaki çam ve sedir ağaçlarının bulunduğu ormanlık yerlere izcilerle birlikte kamp kurardık. O günler ne güzel günlerdi.
Çaylarımızı yudumladığımız tarihi bahçe ve konağın ilerisinde Belediye Sinema Salonu vardı. Beyşehir’in tek sineması ve salonuydu. 23 Nisan Çocuk Bayramı müsamerelerin yapıldığı o sinema ve salon yıkılmış. Kız öğrenciler o yıllarda beyaz elbiselerini giyer ve koladan yapılma melek kanatlarını takarak toplu halde sahneye çıkar ve mandolin eşliğinde şiirler okurlardı. Ablam da o bembeyaz giysileri ve koladan uğraşarak yaptığı melek kanatlarıyla sahneye çıkarak 23 Nisan şiiri okumuştu.
"Bugün 23 Nisan hep neşe doluyor insan"...
AZİZİM DİYOR Kİ…
Konya’da turizmi canlandırmak istiyorsak bunu Seydişehir-Beyşehir’le birlikte yapmalıyız.
Bazen düşünüyorum da Uluğ Sultan Alâeddin Keykubad, Beyşehir’i neden payitaht yapmamış?..
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.