REFERANDUM SONUCU VE ÜLKÜCÜLER
Siyasi yandaşlık ve karşıtlıktan uzak sadece ve sadece ülkesini ve milletini seven; milli birlik ve beraberliği her daim önemseyen; bu birliğin hayat bulması ve bozulmaması için karınca kararınca çaba harcayan biri olarak ülkücülerin ülkemizin bekası için önemli olduğuna inanıyorum.
Ülkücülere yönelik değerlendirmelerimi de bundan dolayı yapıyor ve dünyevi olarak hiçbir beklenti içerisinde değilim.
Niye böyle bir açıklamaya yer veriyorsunuz diyebilirsiniz.
Elbette ki, düşüncelerini gerek yazılı basında gerekse sosyal medyada paylaşıyorsan mutlaka bir takım eleştirilere maruz kalacaksın, bu kaçınılmazdır!
Her türlü, hoşuma gitse de gitmese de eleştiriye açık olup saygıyla karşılıyorum. Ancak, bazı değerlendirmelerimden dolayı şahsıma yönelik “dünyevi bir menfaat için yaptığım” eleştirilerinden hazzetmiyor, rahatsız oluyorum.
Yüce Rabb’imin bana verdiği maddi ve manevi nimetlere ömrümün sonuna kadar secdeden kalkmadan şükretsem, şükrünü eda edemem.
Dünyanın makamının, mülkünün bir kıymetinin olmadığını çok iyi biliyor; nefsimin isteklerine karşı gücümün yettiğince karşı çıkmaya da çalışıyorum.
-Hz. Allah(cc) nefsimizin eline düşürmesin!
İşte ülkemiz ülkücüleri ile ilgili değerlendirmelerimi de bu minval üzerine yapıyorum. Şunu belirtmek isterim ki, her türlü düşüncem ve değerlendirmemde de yanılabilirim; çünkü, ben bir kulum; ancak, emin olduğum bir şey var; niyetimin halisane olmasıdır.
Seçim öncesi yazımda; “Seçmenin büyük çoğunluğu tercihini tarafı olduğu partinin görüşlerine uygun olarak belirlerken en dikkat çekici olanı; partileri “evet” kullanılması yönünde tavır alırken ve “evet” çıkması yönünde çalışma yaparken ülkücü kesimin azımsanmayacak oranda “hayır” verme eğilimde olmasıdır.
Referandumun sonucu ne olursa olsun bu durumun siyasi, psikolojik ve sosyal nedenleri iyi araştırılıp ülkücü kesimin kaygıları dikkate alınmalı; tavanda sağlanan birliktelik tabana da yayılmalıdır. Ülkemizin birlik beraberliğe ihtiyacı olduğu bugünlerde ülkücüler yok sayılmamalı, en önemlisi kırılmamalıdır.“ değerlendirmesinde bulunmuştum.
Hangi oranda “hayır” verilip verilmediğini ben değil kimse bilemez; nihai olarak bu iki seçenekli bir tercih. Ancak, belli bölgelerde azımsanmayacak oranda “hayır” tercihinin gerçekliğini de yok sayamayız. İnanın bireysel anlamda önemli de değil; her insan kendi iradesine göre tercihini yapar; kime ne!
Sonuç olarak maksat hasıl olmuş, referandumun sonucu ile ilgili suçlu aramaya da gerek yoktur. İktidar partisine mensup bazı belediye başkanı ve milletvekillerinin sayın cumhurbaşkanımız ve başbakanımızın beyanlarına rağmen referandum sonucu ile ilgili kamuoyuna yaptıkları açıklamaları Sayın Bahçeli’ye saygısızlık olarak görüyorum.
Yukarıda da belirttiğim gibi esas olan ülkücü ve milliyetçilerin “hayır” tercihinin nedenlerinin araştırılmasıdır.
-Sistemle ilgili geleceğe yönelik kaygıları mı?
-Hükümetin icraatlarına yönelik tepkileri mi?
-Parti içi muhalefetten kaynaklı mı?
Bilemiyorum; bildiğim bir şey var; “15 Temmuz Darbe” girişimine karşı kendilerine yakışan reaksiyonu ortaya koymuş, halkımızın haklı övgüsüne mazhar olmuş ve bundan sonra da ülkemiz birlik beraberliğinin sağlanmasında ülkücü ve milliyetçilere ihtiyaç var!
Ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılı dönemlerdeki söylem ve davranışlarıyla, muhafazakar kesimin takdirini kazanan Sayın Devlet BAHÇELİ’ye bu ülkenin ihtiyacı var!
Coğrafyamız ve ülkemiz üzerinde büyük oyunların oynandığı, içeriden ve dışarıdan farklı şekillerde emperyalist saldırılara maruz kaldığı bu günlerde, Sayın Erdoğan’la Sayın Bahçeli’nin ortak bir irade ile güç birliği yapmasına, birlikte hareket etmesine ülkemizin ve coğrafyamızın ihtiyacı var!
-Gün, kırgınlıkların, dargınlıkların bir kenara bırakılıp birlik olma günüdür!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.