Bir Başkadır Konya
Şehirlerin kimliği olur. Adını andığınızda ilk olarak o kimliğe bağlı özellikler gelir aklınıza. Bu kimlik on yıllar hatta yüz yıllar içinde oluşmuştur. Değişmesi de değiştirilmesi de zordur.
Lakin her dönem bazı işgüzarlar çıkar genetikle oynamaya kalkar. Ya bir belâya ya da bir musibete gark olur gider.
Mevlâna Hazretleri bir sohbetinde oğlunun, ‘Baba bu şehir ne kadar yüce bir şehir’ demesi üzerine; ‘Gerçekten bu şehir kutlu bir şehir, bu şehir biz olduğumuz müddetçe kıyamete kadar düşmanın kılıcından kurtulacaktır’ demiştir.
Ben ve benim gibi birçok Konyalı bu maneviyata inanır. Âlimlerin, ariflerin, peygamberlerin bedenlerinin bu topraklarda metfun olduğunu bilir. Bunlara sonsuz saygı gösterir.
Hukuk nezdinde hiç kimseyi inancından ötürü sorgulamadığımız gibi tercihlerinden ötürü de sorgulayamayız. Kişisel olarak insanların tercihleri kendilerini bağlar.
Toplumsal bir mesele ortaya çıkarsa bunun sonuna kadar üstüne gideriz. Zira bu şehirde çalışan buranın öz çocuğu gazeteciler olarak ‘toplumu olumsuz etkileyecek’ organizasyonlara prim verirsek; işte o zaman şehrin kimliği üzerine operasyon yapılmasına kapı aralıyoruz demektir.
O KONSER NASIL İPTAL EDİLDİ?
Her şey yazılıp çizilmez. Bazen bir hayır yaparsınız gizli kalması daha efdal olur.
Konya’nın kimliğine ve değerlerine aykırı bir organizasyon yapılmaya çalışıldı. Kişisel olarak hiçbir şekilde yaptıkları bizleri ilgilendirmeyen bir isim, şehrimize konser için davet edildi. Üstelik Konyalının vergileriyle yapılmış bir mekâna. Bu olayı haberleştirmek şehrin amirlerini sıkıştırmak, Konya markasına zarar vermek demekti! Tercih etmedik, niyetimiz kötü değildi. Bu yüzden birebir iletişim yöntemi ile uyarılarımızı yaptık. Organizasyonu yapanlardan tutun da şehri yöneten birçok yetkili gerçekten bu konuda hassasiyet gösterdi. Ve konser iptal oldu.
Şimdi kalkıp yok sanatçının ekmeği ile oynandı diyenleri mi ararsınız, yoksa Bülent Ersoy’a neden laf etmediniz diyenleri mi? Konya’yı gericilikle suçlayanlar, tercihlere saygı duyulmadığını söyleyenler…
Gırla geziyor!
Varsın herkes içindeki nefreti kussun. LGBT, Allah’ın bize gönderdiği, son ve değiştirilemeyen hâk kitapta açıkça yazıldığı üzere haramdır. Büyük günahtır. Bunun savunucusu bir aktivistin bu şehrin çocuklarına örnek olması bir vebâldir. Bunu bizlere ses/müzik/sanat/evrensellik kılıfıyla sunan zeki yaratıkları da veya buna kanan safları da çok iyi anlıyoruz!
NETFLIX’İN KONYA ÖZLEMİ!
Bu cümleden sonra okuyacaklarınız aslında yukarıda anlatmaya çalıştığım ‘şehrin kimliği’ cümlesine atıf niteliğindedir.
Son günlerde Netflix’te Türkiye’de çok izlenenler listesinden düşmeyen yeni bir dizi var. Senaristliğini ve yönetmenliğini Berkun Oya’nın yaptığı ‘Bir Başkadır’ adlı yapım.
Dizide muhafazakâr toplumu ilgilendiren ve özellikle Konya’nın zikredildiği can alıcı birkaç sahne var.
Türkiye’nin toplumsal özeti olarak lanse edilmeye çalışılan diziye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi de çeşitli sosyal medya paylaşımlarıyla destek olmaya çalışıyor.
Başörtülü kadınları bir türlü hazmedemeyen Robert Koleji mezunu psikiyatrist bir kadın, başörtülüleri ötekileştirmekten kendini alamadığını belirtiyor. ‘Onlar bizden çok kendi ülkemizde yabancı gibiyiz akvaryumda gibiyiz’ minvalinde cümleler kuruyor.
Bu ülkeyi sadece kendilerinin zanneden sözde elit zihniyetin bir yansıması aslında.
Konyalı olduğu anlaşılan bir hocanın ve örtülü genç kızının yaşamları ‘kızın güya modernleşme, açılma, farklılaşma isteği’ de dizide işlenenler arasında. İzleyin ya da izlemeyin demem. Karar sizin.
Benim takıldığım nokta hep aynı. Bu şehrin muhafazakâr kimliğine zarar verecek işlerden uzak durun!
Türk toplumu mutabakat ile örtü meselesini halletti.
Başörtüsü meselesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan nezdinde AK Parti iktidarının yoğun çabası ve muhalefetin bundan artık beslenemeyeceğini anlaması üzerine çözüldü. Bu toplumsal bir gerçektir. Farklı yollarla kaşımaya çalışmak birliğimize zarar vermek, geriye gitmek anlamı taşır.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.