Ziya Uysal

Ziya Uysal

BÖYLESİ MUHALEFET DÜŞMAN BAŞINA

BÖYLESİ MUHALEFET DÜŞMAN BAŞINA

 

Demokrasi muhalefetsiz olmaz. Ancak ülkemizdeki bazı muhalefet partileri muhalefet yapmak yerine halkın arasına kin ve düşmanlık tohumları ekiyor, bölücülüğe hizmet ediyor. Bunlar kendilerinden beklenen muhalefet hizmeti yerine daha çok ülkeye zarar vermekle meşguldür. İktidarlar yaptıklarını öne çıkarıp, bunlarla övünürler ki; bu normaldir. Muhalefet de bunun tam aksine iktidarın yapamadıklarını öne çıkarıp, bunlarla iktidarı köşeye sıkıştırması, onları yapmaya zorlaması gerekirken işin bu kısmı eksik kalıyor. Görüldüğü gibi adamların, memleket meselelerinin çoğundan haberi bile yoktur. Böyle olmakla bunların çözümüyle ilgili bir fikri ve projesi de yoktur. Bu yüzden eksik kalan muhalefet hizmetini yerine getirmek de basın-yayın organlarına, özellikle de gazetelere kalıyor.

 

Örneğin sadece adalet sarayları yapmakla adalet iyileşmiyor. Ekonomimizi geri bırakan en önemli konulardan biri de “Yürümeyen, geciken adalettir.” Adaleti bozan diğer bir yanlış da “Suçludan ve borçludan yana olan yasalardır.” Borçluda “Borç ödeme ahlakı” yoksa ve işiniz icra mahkemelerine kaldıysa yandınız demektir. Bu gün birçok yerde devletin “Yedi Emin Deposu” bile yoktur. Muhalefet partileri bu gibi ülke sorunlarını dile getireceği yerde kimi hala “Hendek Siyasetiyle” meşguldür, kimi de doğru düzgün muhalefeti bile yapamazken iktidar olma peşindedir.

 

“Adalet Mülkün (Devletin)Temelidir.” Çifte standart bir adaletsizliktir. Adaleti sadece mahkemelerde aramamak gerekir. Örneğin belediyeler iş yerlerinin çıkardığı gürültüyü ölçüp, ceza yazıyor. Ama gece yarısı, top sesleri gibi halkı yerinden hoplatan havai fişek seslerine hiç ses çıkaran yok ki, devam edip gidiyor. Hele bir de düğün salonlarındaki müzik sesine ne demeli?! Katıldığım düğünlerde, tasavvuf müziğiyle yapılan düğünler hariç, müzik sesi düzeyi, zararlı sayılan seviyenin çok ilerisine geçiyordu. Yanında oturanın kulağına eğilip, bağırmakla bile hiç kimse söylediğini duyuramıyordu. Mademki bu seviyedeki sesler beyne ve kulağa zarar veriyor, bunlara da bir düzen getirilmelidir. Katılmasanız olmuyor, katılsanız kaçamıyorsunuz. Kendimize acımıyorsak, hiç değilse oradaki aklı ermez çocuklara acımalıyız.

 

Tuz gölü çevresindeki ilçelerle Konya’nın ve Aksaray’ın kanalizasyonu Tuz Gölüne akıyor. Sonra da tuz olup, sofralarımıza geliyor. İnternette bunun zararlarını anlatan yeterli bilgi ve bilimsel yazı olduğu için burada uzun uzun yazmıyorum. Bunun için ne kadar dizimizi dövsek azdır. Ayrıca bu atık su ve kanalizasyon karışımını Tuz gölüne kadar götüren, üstü açık kanallardan yayılan kötü kokular, Konya’nın çevresini de kuşatmış durumdadır.

 

Yıllardır gündemde olan bu sorunun hala devam ediyor olması iktidarlar için bir başarısızlık örneğidir. En çok da muhalefetin başarısızlığıdır. Çünkü tam da muhalefetin aradığı türden bir eleştiri konusu olduğu halde bu önemli konuyu dahi muhalefetin bir kez bile gündeme getirdiğini ben hiç duymadım. Belli ki onların, “Şeytan taşlamaktan, ibadete vakitleri yok. “ Oysa bizim başka bir tuz gölümüz yok. Bunun yanında Tuz Gölü, korunması ülkemizin sorumluluğunda olan bir dünya harikasıdır. Allah’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ziya Uysal Arşivi

SAPMA

16 Eylül 2019 Pazartesi 00:01
SON YAZILAR