BUGÜN YİNE EĞİTİM DİYORUZ
Dün güne iki ayrı konu ile başladık. Birincisi Konyaspor, ikincisi eğitim. Farkında iseniz Konyaspor konusuna ısrarla girmiyorum. Bir girdik pir girdik Konya ayağa kalktı ondan sonrasını ise biz de sizler gibi izlemeye başladık. Eğer yerimiz olursa bu konuda da küçük bir paragraf açabiliriz.
Diğer konu ise eğitim.
Hem de yükseköğretimden. Yani yeni Teknik Üniversitemizin rektöründen söz edeceğiz.
Ama önce bir gün öncesinden esas gerçek maksadımızı anlatmak isterken örnek verdiğimiz okuldan ve o okulun muhatabından bahsedeceğiz.
Önce bilen bilir ama bilmeyenler için bir küçük giriş yapalım.
41 yıllık gazetecilik hayatımızda ve her gün yerel yazı yazan ve çok şükür Türkiye’de bu alanda tek isim olarak bizim de kendimize göre hassasiyetlerimiz var.
Bunlardan biri sağlık, eğitim, adalet ve polis asker konusunda bu kurumların insanlarına karşı direkt yapılan suçlamalarda bir de hep karşı tarafı dinlemek isterim. Çünkü bu konular onlar, bunlar, şunlar asla değildir.
“O, doktor” diye hasım olduğumuz doktorun arkadaşına anamızı, babamızı, eşimizi kendimizi yani canımızı temsil ederiz.
“O, öğretmen” diyerek suçladığımız öğretmenin babası ya bizi okutmuştur ya da onun arkadaşında kızımız, oğlumuz okumaktadır ve hallerinden çok memnundurlar.
“O hâkim, o savcı” dediğimiz kişilerin belki yarın kapısını çalıp yalvar yakar bu kez mağdur olduğumuzu anlatacağızdır.
“O polis” diye düşman gördüğümüz veya gösterdiğimiz insanın giydiği üniformayı giyen herkese en ufak bir sıkıntıda “aman yandım beni kurtar” diye koşmuyor muyuz?
Bu yüzden bu meslekte öyle şeyler gördük ve yaşadık ki yine bence bazı mesleklerin bir ayrı korunma zırhı olmalıdır. Tabii ki yasalar ve vicdani sınırlar içerisinde.
………………………
Dünkü yazdığımız yazının muhatabı hoca bizim de çok sevdiğimiz bir arkadaşımız çıktı.
Dostumuzu kırmıştık, üzmüştük. Ama yine de olayı bir de kendisinden dinledik.
Hocamız özetle şöyle diyordu;
“Bizi arayan veli konuya direkt, “hocam bu konuyu zaten BİMER’e yazacağım ancak önce size sormak istedim” dedi. Ben de “Bizim okulumuz 2 bin 920 öğrencisi 130 öğretmeni olan büyük bir okul. Biz hiçbir öğrenciye okula gel ya da gelme diyemeyiz. Bizim böyle bir yetkimiz yok. Sınıfta öğrencilerimiz az. Ancak biz öğrencilerimize nasıl okula gelme diye baskı yapabiliriz?” deyince hakaretin dozunu artırmaya başladı. Ben yine “Okula gelin okulumuzu bir görün. Şu anda bahçede 6-7 sınıf Beden Eğitimi dersi yapıyor. Okulumuz cıvıl cıvıl.” deyince veli bu kez “Sizin aldığınız para helal mi?” diyerek eğitim sistemini eleştirmeye ve daha ağır hakaretler etmeye başladı. Ben en sonunda veliyi bu kadar okula davet emmeme rağmen hakaretlerine devam edince “o zaman çocuğunuzu alın gidin dedim” diyordu.
……………….
Şimdi dün olduğu gibi tekrar eğitime döneceğiz.
Sizlere soruyorum. Ben yanılıyor isem ne olur bana doğru öğretin.
1-İyi güçlü ve başarılı bir eğitim olmadan aileler, şehirler ve ülke olarak kalkınmamız büyümemiz, gelişmemiz mümkün mü?
2-Yukarıdaki gelişmelerde olduğu gibi burada da birinci muhatap ya da suçlu öğretmenlerimiz mi?
3-Eğitimin en tepesindeki insanlar gerçekten eğitimin içinde bire bir olmadıkları için Türk Milli Eğitim sistemi bırakın bizim gibi cahilleri; Sayın Cumhurbaşkanının bile sürekli eleştirdiği ve beğenmediğini, mutlu olmadığını beyan ettiği durumdadır.
4- Eğitimciler ve eğitimi yöneten insanlar çok iyi niyetli olsalar da bu yetkili ve etkili insanlar en başta kendi meslektaşlarının yani eğitimin yöneticileri ile öğretmenlerin ellerini kollarını bağlamışlardır.
5-Bugün için hiçbir yönetici ve öğretmen çıldırmadığı sürece(!) bir veliye tek laf edemez, hiçbir öğrencisini azarlayamaz. Öğrencisi ve veli karşısında ağzını açamayan elini kaldıramayan eğitimci neyi ne kadar yapabilir?
(Bilmeyenler için küçük bir detay vereyim. Pek çok konuda birileri bizi cahil olarak görebilirler ama hiç kimse kusura bakmayacak eğitim konusunda hiç değilse bizim de tapu gibi 4 yıllık Eğitim Fakültesi diplomamız var hani)
Sonuç, bütün bu işlerin sorumlusu ve vebali siyasilerdir.
YENİ TEKNİK ÜNİVERSİTENİN REKTÖRÜ BELLİ OLUYOR
Teknik Üniversite için geri sayım hızla sürüyor. Bu işin resmi sorumluluğu Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin Hoca’da. Mustafa Hoca da prosedür gereği iki rektör yardımcısını atadı. Şimdi 6 Haziran tarihine kadar rektör olmak isteyen hocalarımız YÖK’e CV’leri ile müracaat edecekler. Bizde sabırsızlıkla ayın 6’sını bekliyoruz. Bakalım şehrin yeni rektörü kim olacak acaba?
KONYASPOR İÇİN LİSTE ÇALIŞMALARI
Bizim Haber Merkezini yani PUSULA Yayın Grubunun Haber Dairesinde çalışan arkadaşları tebrik ediyorum. Beni çok yoruyorlar, beni çok üzüyorlar ama ekip işini de adam gibi yapıyor doğrusu. Bizim ekip sadece siyasette ya da asayişte bir numara değil ki. Biliyorsunuz son dönemde şehirdeki en önemli gelişmeler içerisinde yer alan Uğur İbrahim Altay’ın başkanlığını, Selçuklu’ya Ahmet Pekyatırmacı’nın atanacağını ve sonrasında da atanmasını, AK Parti milletvekili isimlerini, Abdüllatif Şener’i, CHP adaylarını ve CHP’nin Saadet’e açtığı kontenjanı ilk bizim ekip yazdı.
Konyaspor’da da durum aynıydı.
Bizim ekip sabah öğlen, akşam, sahur demedi. İlk bilgileri şakır şakır duyurdu.
Mesela dün de Hilmi Kulluk ve Selçuk Aksoy’un öncülüğündeki listede yer alan iki ismi yine bizim ekip duyuruyordu. Bizim arkadaşlara da söyledim. Bu grupta Hilmi Kulluk mu, Selçuk Aksoy mu? Başkan olacak henüz belli değil. Biz de böyle bir hata yapmayalım bizi takip ya da taklit edenler de aynı hataya düşmesinler?
Bu grupla çalışan dostlarımızı biliyoruz. Ama şimdilik açıkladığımız Okay Tınkır ile Abbas Kılınç’a da hayırlı olsun diyoruz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Gönlüm dilime dargın, dilim gönlüme. Gönlüm duygularını anlatamadığı için kızarken dilime. Dilim anlatamadığı şeyleri düşündüğü için kızıyor gönlüme.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Alt geçitlerden çıkışlarda ve üst geçitlerden inişlerde sinyalsiz şerit değiştirmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.