Camilerimizi Bu Zihniyetle Mi Sevdireceğiz?
Artık mübarek ayın en güzel günlerindeyiz. Okulların tatile girmesi ve Ramazan ayı ile birlikte sabah erken saatlerde en çok dikkatimi çeken minik çocukların camilerin yolunu tutması oluyordu. Çünkü belki de babaları yatarken o çocukları anneleri camiye, Kur’an kurslarına uğurluyordu.
Türkiye’de yıllar sonra ama bilinçli ama el yordamı ile camilerin, mescitlerin, buraların bahçelerinin, şadırvanlarının, tuvaletlerinin özellikle de minik çocuklar için her an girebilecekleri oturabilecekleri, kendi bahçeleri gibi görecekleri yerler olması için bir dizi çalışma yapılıyor.
………………..
Bunları izlerken hep kendi çocuklumuz aklıma gelir. Sokakta kan ter içinde kaldığımız zaman annemizin korkusundan kapıyı çalamazdık ama hemen sokağın başındaki Karpuzoğlu camisine koşar çeşmesinden kana kana suyumuzu içerdik. Caminin asmalarının altında serinlemeye çalışırdık yatardık. Ramazanda kafamızı çeşmenin altına sokar ağzımızı soğuk suyla çalkalar serinlemeye çalışırdık. Yine tuvalet için de eve gidemeyeceğimiz için camiinin tuvaletine koşardık. Karpuzoğlu camisinde bir de ekmek verilse belki eve bile gitmeyecektik. Ve burada rahmetli Veli Hocanın sayesinde ikinci evimiz gibi gördüğümüz Karpuzoğlu’nda ilk dini bilgilerimizi alıyor Kur’an-ı Kerim’i öğreniyorduk.
Çünkü her Cuma sabahı camiimizi de biz temizliyorduk. Mihrabından halılarına, üst kadından bahçesine dahası tuvaletine kadar.
…….
Tüm bunları diye yazdık biliyor musunuz? Elli yılın ardından bu güzellikleri niye hatırladık ve sizlerle paylaşıyoruz?
O zaman sizden ricam şimdi lütfen empati yaparak bundan sonrasını Allah rızası için tarafsız bir gözle okuyunuz.
….
Cumartesi akşam saatlerinde hemen iftar sonrası bir tanıdık isim arıyordu. Baktık.
Bir baba sinirinden ağlıyordu. Evleri Selçuklu ilçesinde hatta bölgenin cazibe merkezi yerlerinden Nene Hatun Parkı’nın bulunduğu yerdeymiş.
Baba bizi ararken savcılığa suç duyurusunda bulunmak için Adliye olduğunu söylüyordu ve İmamoğlu camiinin tuvaletinde yaşanan bir olayı anlatıyordu.
O gün ikindi saatlerine doğru 10 yaşındaki oğlunun sıkıştığı için camiinin tuvaletine gittiğini, ancak parası olmadığı için tuvalet görevlisi tarafından içeriye alınmadığını o anda sıkışan çocuğunda altına yapmak zorunda kaldığını ağlayarak ifade ediyordu…
…….
Aynı görevlinin geçen yılda 50 yaşlarında bir bayanı parası olmadığı için tuvalete almadığı iddia edildi.
(İstenildiği takdirde o bayana da ulaşılabileceği bilgiler mevcut)
Bu olayın daha pek çok detayı var.
……………..
Tahminen iş bugünden itibaren savcılık başta olmak üzere, İl Müftülüğü, Selçuklu Müftülüğü, Kaymakamlık, SGK, Maliye gibi pek çok kuruma yazılı olarak yansıyacak.
Dün öğle saatlerinde aldığımız son bilgi ise şöyleydi:
“Cumartesi gecesi tuvaletin girişine 16.00’dan sonra kapalı” yazısı iliştirilmiş.
…………..
Biz insanlarımıza, dahası çocuklarımıza camilerimizi mescitlerimizi böyle mi sevdireceğiz?
10 yaşındaki çocuğa cebinde parası yok diye altına yaptıran “yetkili” zihniyeti ile nereye kadar?
Ve imdi gelin çocuğunuzu o halde gören bir babanın yerine koyun. Siz olsaydınız ne yapardınız?
Pes filan demiyorum. Yazık çok yazık diyorum. Başka bir şeyde demiyorum.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Eğer kekeme değilseniz, söylemek her zaman kolay, yapmak her zaman zordur.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sahur saatlerinde otomobilin tekerleğini öttürmekten zevk almadığımız zaman ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.