Çatalhöyük toplumu kime ve neye tapıyordu?
TARİHE YOLCULUK (84)
Çatalhöyük toplumu kime ve neye tapıyordu?
- “Ana Tanrıça” hikâyelerini çok okuduğumuzdan dolayı bazı gerçekleri öğrenmenin zamanı geldi. Çatalhöyük’te yaşayan zirai (tarım) toplumunun dini inancını, ibadetlerini, kime ve neye taptıklarını öğrenmek adına Müslüman arkeologlar ve antropologlara büyük görev düşüyor.
Birbiri üstüne yükselen yedi katlı bir tepeden oluşan Çatalhöyük’te kazı yapan arkeologlar, bazen kürekle, bazen çay kaşığıyla bu gizemli tepelere yavaş yavaş izlerini bırakıyor. Dünyanın ilk şehirlerinden birinde 1400 yıldan fazla bir sürede belki de yüz binin üzerinde insan burada yaşıyordu.
Kazı başkanı Lan Hodder, “Bir evde altı kişiye rastlıyorsunuz” diyor. Buradan elde ettikleri bulgularla 40 seneden beri düşünen Hodder, şu sorulara acaba nasıl cevap verirdi:
Tarım toplumu insanlarının evcil hayvanlar ve bitkiler arasında ilk olma nedenleri acaba neydi? İnsanlar neden yüz binlerce senedir yaşadığımız avcı toplayıcılardan, bugünkü şehir sakinlerine Rabbimiz tarafından yeryüzüne renkleri ayrı ayrı ve kavim kavim serpiştirilen insanoğlu, dünya oluşurken yeryüzüne hangi çağlarda geldi acaba?
“Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir Halife yaratacağım” demişti. Onlar “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz Sana hamdederek daima Seni tesbih ve takdis ediyoruz” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim.” dedi.
Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi.” (Bakara, 2/30-31)
Önemine binaen devam ediyorum.
Hazret-i İnsan’dan önce yaratılan “Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.
Dedik ki: “Ey âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”
Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik” (Bakara, 34-35-36)
***
Yukarıda zikredilen âyetlerden de anlaşılacağı üzere, Âdem yaratılmadan önce; yeryüzünde “kargaşa çıkaran, bozgunculuk yapan ve kan dökücü” insansı yaratıkların varlığından söz ediliyor. Acaba onlar nasıl insansı bir yaratıklardı? Ucube bir şey miydiler? Batılıların çevirdikleri bilimkurgu filmlerinde, cennet ve cehennem değişik şekillerde uzayda bir gezegende tasvir edilirken bazı insansı yaratıkların nasıl bozgunculuk yaptıkları ve yeryüzünü kana buladıkları da o sinema filmlerinde gösterilmeye çalışılıyor. Hristiyan veya Musevi yönetmenlerin veyahut da senaristlerin bakış açılarıyla o kan dökücü insansı yaratıklar, Kur’an lisanıyla nasıl yaratıklar?
Efendimiz’e böyle yaratıklar hakkında herhangi bir bilgi verildi mi, haberdar edildi mi?..
Ben, bilmediğim için soruyorum.
“Neolotik Çağ” denilen zaman diliminde, günümüzden dokuz bin sene önce Çatalhöyük’te yaşayan insanlar, kendilerine düşmanca saldıran başka insanlardan korunmak için taşlardan silah aletleri yapmışlar. Evlerine çatılardan açtıkları deliklerden girmişler. Bu, dışarıdan yapılan düşman saldırılarına ve/veya vahşi hayvanlardan korunmak için alınmış bir önlem mi?
Çatalhöyük’te yaşayan kimilerine göre 6 bin, kimilerine göre 8-10 bin kişi oldukları düşünülen tarım toplumu hangi inanca sahipti? Tanrıları tek mi, yoksa çoğul muydu? Bu topluluğun bir liderleri ve yol göstericileri var mıydı?
“Ana Tanrıça” efsanelerini ve hikâyelerini çok okuduğumuzdan dolayı bazı gerçekleri öğrenmenin zamanı geldi. Bundan dolayı Çatalhöyük’te yaşayan zirai (tarım) toplumunun dini inancını, ibadetlerini, kime ve neye taptıklarını öğrenmek adına bu hikâyelerin Müslüman arkeologlar ve antropologlar tarafından da yazılması gerekiyor.
YARIN: Çatalhöyük kazıları üzerine düşünceler.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.