Çöp toplayıcılarla ilgili zabıtayı linç işlemi sona erdi mi?
Kısa bir süre önce bazı meslektaşlarımız “çöp toplayan zabıtanın yaptığı çalışmaları” öyle bir gündeme taşımışlardı ki o günlerde sustum. Dahası korktum ve bir adım geri çekildim.
…………
Çünkü yıllar önce çöp toplayan insanlarla ilgili olarak bazı endişelerimizi dönemin valisi ki, Sayın Ahmet Nezih Doğan Bey yeni gelmiş ve bu projeyi başlatıp destek veriyordu. Makamına gittim bizzat bire bir Aydın Bey’e korkularımı aktardım.
Ve o günlerden sonra da daha düne kadar Sayın Valimiz Muammer Erol Bey’den Emniyet Müdürümüz ve yetkililerinden defalarca çöp toplayan otomobillerin tamamen illegal bir şekilde şehir içinde trafik terörü estirdiklerini yorumla da düşüncemle değil fotoğraflarla belgeleyerek sizlerin huzurunda ilgililerin takdirine sunduk.
………………….
Sonra basında iş zabıta ve kağıt toplayan insanların mücadelesine dönüştürülüp duygu sömürüsü manşetlere taşınınca dedik ya korktum “Acaba biz mi yanlış yaptık? Çünkü ortada bir yanlış var ama hangisi yanlış” diye düşünmeye başladım.
Sonra bu işi biraz daha kurdalamaya ama kendi penceremden değil sorarak yeni yeni pencerelerden görmeye çalıştım.
Bana katılmayabilirsiniz.
Ama sizden sadece bir ricam var ne olur kendi düşüncenizi iki dakikalığına masanın üstüne bırakıp bir de buradan empati yapar mısınız?
……………
Bugün dünya, Türkiye bizler Meram’da Melikşah Mahallesinde, Karatay’da Sedirler’de, Selçuklu’da Erenköy’de terörden korkmuyor muyuz?
Polis bizler yatarken kaldırım kaldırım, dükkan dükkan dolaşıp bilgi almaya çalışmıyor mu?
Özel sitelerin işyerlerinin güvenlik kameraları adım adım defalarca izlenmiyor mu?
Peki tam bu noktada art niyetli bir kişi bunu kamuflajlayıp hiç kimsenin şüphelenmeyeceği üstüne üstelik acıyıp iç geçirdiğimiz insanların kağıt toplama araçları gibi bir aracı kullanıp bombadan uyuşturucu taşımacılığına, hırsızlık şebekelerine istihbarat amaçlı gözlem yapmaya gibi bizi yürekten vuracak bir facia için kullanamaz mı?
Ya en kötü ihtimali düşünsek bomba yüklenen ve kağıt toplayıcı arabası olarak dolaştığı için hiç kimsenin dikkatini çekmeyecek bir canlı bomba arabayı AVM’nin önünde, büyük caminin avlusunun kenarında, maça girmek için sıraya girmiş insanların yanında, bir okul bahçesinin duvarında patlatsa bunun hesabını verebilir miyiz?
Ha bu noktada asla tertemiz, iyi niyetli ekmeğini, aşını bu işten çıkartmaya çalışan kağıt toplayan garip insanları bu işten ayırıp tenzih ediyoruz.
Amma bu noktada iş yine biraz flu.
Neden biz konuyu yetkili isimlerle de görüştük. Onlara da sizler gibi tamamen temiz iyi niyetli yufka yürekli yaklaşıp sorular sorduk.
İş sadece o çaresiz kadınların çocukların kağıt toplama işi ile kalmıyormuş.
Bu kağıtları da bir toplatanlar varmış. Bunlar o gariplerin çaresizlerin sırtından para kazananlar hatta iki üç ayrı aradaki kişiden geçtikten sonra en son ele ulaştıranlar varmış. Yani bizim de tertemiz gözlerle baktığımız zaman içimizi sızlatan o garibanların durumu bir yerde zorla dilendirilmenin en son metodu haline getirilmiş bir sistem mevcutmuş.
Şimdi gelelim işin hiç de düşünmediğimiz başka bir noktasına.
Bu insanlar neleri toplamaya sonra topladıklarını satmaya da en sonrada evlerine ekmek almaya çalışıyorlar? Tuvaletlerdeki çöp kutularında kullanılmış tuvalet kağıtlarını, kullanılmış bebek bezlerini, kimyasal atıkları, ilaçları, bozulmuş ya da çürümüş olduğu için kutularla atılmış gıdaları değil mi? Kağıt toplayıcıları haliyle çöplerin içlerini, poşetlerinin ağzını açarak didikliyorlar ve burada kendileri için işe yarar olanları bulmaya bulduklarını almaya bulamadıklarını da tekrar çöpe atmaya çalışıyorlar.
İşte tam bu noktada bu insanların sağlıkları nerede ise sıfırlanıp büyük tehdit altına girmiş oluyor. Sonra didiklenen ağzı açık dağılmış saçılmış zararlı atıklar havaya karışıyor, kokusu rahatsız ediyor ama mikroplar önce bu insanların sonra da bizlerin ciğerimize işliyor.
…………………..
Peki, bize bunları anlatan ilgililer niye bu insanları topluma daha bilinçli tehlikesiz ve sağlıklı olarak kazandırmak için parmağını oynatmıyor?
Bu noktada şehrin ileri gelenleri Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Emniyeti, Sosyal Hizmetleri çok büyük projeler hazırlamışlar. Bunları bu insanlara bire bir iletmişler.
Mesela ne mi olmuş?
Resmi kurumlarımız bu kağıt toplayan, çöp toplayan garipleri topluma kazandırmak ve daha iyi yaşama şartları sunmak ve bu işten kurtarmak için kağıt toplayanların hepsini belediye bünyesinde ya da yine belediyenin göstereceği taşeron şirketlerde çalışmaları için iş teklifi yapmış.
Hiç bunu düşünmüş müydünüz?
Zabıta çöp arabası polemiğinde şimdi bu durumu gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz?
Eveeeeet, iş kavga gürültüye gelmeden devletin bu teklifine “evet” diyenler olmuş. Hemen işe girip çalışmak istemeyenlere Belediyenin Sosyal Kartlarından kendilerine verilmiş. Bu kartlarla bu insanlar marketlere gidip alış veriş yapıyorlarmış. Bu insanlar kimseye muhtaç ve mahcup olmadan son derece insani bir tarzda sizinle sıraya geçiyor kasiyere kartını veriyor ve alışverişini yapıyor.
Tam bu noktada size çok uçuk bir örnek olarak gelebilir ama bir yaşanmışlıktan söz edeyim. Vereceğim bu örnek bin kişiden biri de olabilir. Ama yaşanmış ve görülmüş bir olaydır. Bir dostum, hışımla yanıma geldi. Burnundan soluyor. “Abi bu ne yaaa. Belediye millete yardım edeceğim diye sosyal kart veriyor ya. Vallahi de billahi de hakkımı helal etmiyorum. Kimin parası ile kime hayır yapıyorlar? Suya zam, otobüse, tramvaya zam, her şeye zam. İki genç, yanlarında anne ve küçük kız kardeş yardım kartı ile alışveriş yapıyor. Sırada önümde olunca gayri ihtiyari bakmak durumunda kaldım. Aldıklarının neredeyse tamamına yakını çikolata, gofret gibi şeylerdi. En son artık 48’li mi 72’li mi üçü birarada dedikleri bir kutu içecek… İşte o an bendeki şarteller attı.”
………
Konuyu dağıtmadan devam edelim.
Önce millet olarak şu tek yönlü duygusal olma, ucuz kahramanlık ve çabuk kısa yoldan dikkat çekme alışkanlığımızdan vazgeçelim.
Devlet tektir ve bizim devletimizdir. Devletin AK Partisi, CHP’si, MHP’si, SP’si olmaz.
Devleti yönetenlerin partileri olabilir ama onlar yüksek yerlerde bulundukları için yasalar kanunlar ellerini kollarını bağlar. O yüzden onların bizler gibi duygusallaşma şansları yoktur.
Ne olur buna böyle bakalım.
Vallahi bir tane zabıta tanıdığım akrabam yakınım yok.
Bu yaştan sonra zabıta için yalaka yazı da yazsam beni zabıta yapmazlar değil mi?
Ama polisteki o müthiş değişim gibi Konya’da zabıtanın değişimi inanın polisten daha hızlı ve belli yerlerde de daha iyi oldu.
Nasıl polisten dost olmaz ise zabıtadan da olmaz.
Hiç gözünüzün yaşına bakmazlar. Bu karşımdaki insanın ekmek parası ekmek teknesi demezler.
Ama niçin ve kimin için?
İnanın bizlim için.
Şahsen 40 yıl önce rahmetli İbrahim Sur abimin Kayalıpark’ta zabıta simitçi kovalamasının ardından yazdığı haber, çektiği fotoğraf ve o günkü yorumları ile büyüsem de bazı şeyler çok hızlı. O zamanlar hep garibin, mazlumun, fakirin, ezilenin yanındaydım.
Ama Cenab-ı Allah’ım biliyor ki şimdi zaman zaman “bu işler niye, neden?” diye kendimce sorguluyorum.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak gerekir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bazı önemli kavşakların ortasına aracımızı park edip gitmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.