Cumhurbaşkanımızın Konya sevdası İle garip pazarcılarımızla sohbet
Allah sizi inandırsın dün bu satırları yazmak için bilgisayarın karşısına geçtiğimiz zaman başımın dönmesini engelleyebilmek için verilen bir hapı içmiş kendime gelmeye çalışıyordum.
Şükürler olsun ki dün günün doğmasından bu vakte kadar beş dakika tek başımıza kalmamıştık.
Birebir görüşmeler, ziyaretler, telefon trafiği, yazışmalar…
Aman Allah’ım hem çok mutlu oluyorduk hem de bazı olumsuz gelişmeler yüzünden sinirden kafamızdan ter çıkıyordu.
İsterseniz bu yoğun günden bugünlük köşemize taşıyabileceğimiz birkaç konuyu küçük küçük siz değerli okurlarımızla paylaşalım.
SİZ HİÇ GARİP PAZARCILARI DİNLEDİNİZ Mİ?
Bizi bilenler bilir, tanıyanlar tanır. Bizim bu şehirde yaşayan her meslek grubundan insanlarla farklı ve mesafeli diyaloglarımız vardır.
Mesela bunlardan bir grupta pazarcılar dolayısıyla da hal esnafıdır.
Dün sabah da bir grup pazarcı ve hal esnafı ile o keskin, tek kelime ile tavşankanı denilen lezzette çay eşliğinde insanımızı ve pazarcı esnafını konuştuk.
Konyalının eskiden tek pazar keyfi hafta sonları Muhacir Pazarı hafta içinde de Kadınlar Pazarı idi. Daha sonra hızla gelişen yayılan ve büyüyen şehir ile birlikte semt pazarları oldu. Semt pazarları ilçe belediyeleri ile organize hareket ettiler. Merkez ilçe belediyeleri semt pazarlarına yöneldi. Dolayısıyla gelinen noktada Konyalının pazar kültürü Allah’ın her gününe yayıldı.
Her ne kadar mahalle bakkallarını yok edip AVM’lere ve süper marketlere yönelsek de pazarcılar ve pazar esnafı canlılığını korumaktadır.
Ne kadar gelişirsek gelişelim, sözüm ona ne kadar modern ve medeni olduk desek de, vatandaş olarak alışveriş yaparken alacağımız ürünü domates salatalıktan tutun da patates soğana kadar mıncıklamaktan, elleyip elleyip tekrar kasaya koymaktan vazgeçmeyiz. Biz bunu yaparken de satıcı yani esnaf da kasanın en üst sırasına en güzel ürünleri altına da çürük ya da zedelenmişleri koymaktan vazgeçmez.
Sözüm ona bunun adına alışveriş diyorlar… Yazık. Bu bir yerde kandırmaca, kandırılmaca gibi bir şey oluyor.
Benim asla alışveriş kültürüm yoktur. Pazar alışkanlığım hiç mi hiç yoktur.
Ama bu demek değildir ki pazar yerlerini dolaşmayalım. Ya da marketlerde şöyle geriye çekilip alış veriş yapan insanları izlemeyelim.
Çok net söylüyorum. Müşterinin yani koca koca adamların, o ince zarif hanımların bir domates için 20 domatesi mıncık mıncık etmesinden de nefret ediyorum, pazarcının vatandaşı çürük bozuk mal ile kaşla göz arasında kandırmasından da iğreniyorum.
Dün hal esnafı ile sohbet ederken bu kesimin en büyük kayıplarından birisinin dahası milli servetin heba olmasını öğrendik.
Meğer halden kasalarla çıkan AVM’lere, marketlere giden kasalar asla geri dönmüyormuş. Bir hal esnafının sadece geri dönmeyen kasa kaybı ortalama 150 bin lira imiş. Bunu üzülerek dinlerken “Madem öyle niye kasalara depozito almıyorsunuz?” dedik. Aldığımız cevap dahası alamadığımız cevap hal esnafı bu konuda müşteri kaybetme kaygısı ile ortak hareket edemiyormuş.
Kasa deyip geçtiğimiz küçücük bize göre bir işe yaramayan nesnenin milli servet kaybını düşünebiliyor musunuz?
Sonra…
Sonra hâlâ pazarcı esnafının pazar yerlerinde daha olgun, daha kibar davranma biçiminin arzulanan seviyeye gelebilmesi için hal yönetiminin gayreti.
Çok kızsam da özellikle soğuk kış günlerinde pazarcı esnafının ekmek parası için çırpınışına çok üzülürüm.
Gerçekten bu meslek yapılacak bir iş değil. Ama yapana da saygı duymak gerekir. Duyacağız da… Bizim de sade vatandaş olarak başta kandırılmamak olmak üzere pazarcı esnafından beklentilerimiz yüksek doğrusu…
CUMHURBAŞKANIMIZIN KONYA SEVGİSİ
Türkiye içerden ve dışarıdan hainlerle baş edebilmek adına bombalarla yatıp şehitlerle kalkmayı nerede ise artık normal bir hayatın parçası olarak görmeye alıştı. Dün bir ara konuklarımızla odamızda sohbet edip dertleşirken gözümüzde televizyonda canlı olarak yayınlanmakta olan 23. Dünya Enerji Kongresi'nin "Başkanlar Oturumuna" takılıyordu. Cumhurbaşkanımızı izlerken aklımıza geldi.
Malum Cumhurbaşkanımız Cuma günü Konya’da.
Türkiye bu kadar hain ile boğuşurken bir yandan da devlet kendi içinde yürüyüşünü hızla sürdürüyor. Sporda yeni yılların yeni temelleri atılacak. Yani tüm federasyonlar seçime gidiyor. Yeni Federasyon Başkanları ve yönetimleri ile Türk sporu da yenilenecek.
Mesela bunlardan birisi de Bisiklet Federasyonu seçimi.
Kim Federasyon başkanı olur? Bilemeyiz.
Yeni Federasyon Başkanı Konyalı mı olur? Onu da bilemeyiz.
Yoksa Başkan Konyalı olmasa da Konya’dan mı çıkacak? Bunu hiç bilemeyiz.
(Laf aramızda bazı şeyleri üzülerek biliyoruz da bilmiyoruz)
…………………
Yalnız bildiğimiz yüzde yüz doğru bir şey var ki yeni dönemde bisiklet sporuna trilyonluk bir yatırım yapılacak. Öyle sahte başarılar ya da kandırmaca dereceler değil gerçek anlamda pilot bir takım kurulacak ve bunun merkezi Konya olacak.
Bu iddianın da “acaba mı ki, Recep ağamı ki?”gibi bir tereddüttü yok, asla yok, olmayacak da.
Çünkü bu konudaki kesin talimat ve emir Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilmiş.
Haydi Konya sporda, bisiklette yeni bir ruh yeni bir heyecan ve hedef için gözün aydın.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Akıllı insanlar genellikle sabırsızdırlar. Çünkü insanın bilgisi arttıkça ahmaklara karşı da sabırsızlığı çoğalır. Fazla bilgiyi memnun etmek zordur.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Karşımızdaki insanı hep menfaatlerimiz için sevmekten vazgeçtiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.