DÜNYA MEVLANA’YA MUHTAÇ!
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, AK Parti Konya Teşkilâtı tarafından düzenlenen Tanıtım Medya Toplantısı’nda, sorduğum soru üzerine önemli açıklamalar yaptı.
14 Temmuz tarihinde Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile beraberdik. Bir otelde düzenlenen basın toplantısında yapancı gazeteciler, Numan Bey’e DEAŞ (ISIS) ve PKK terörüyle ilgili sorular sormuşlardı. O günü tekrar hatırlatarak DEAŞ’la mücadelede ben daha çok dini-ilâhiyat (teoloji) tarafına dikkat çekerek bu konuda bir projelerinin olup olmadığı ve DİB’in önerisinin bulunup bulunmadığını sordum zâtıâlîlerine.
ISIS (DEAŞ)’ın küresel bir örgüt olduğunu ve küresel devletler tarafından yönlendirildiğini belirten Kurtulmuş, “Hiçbir terör örgütü sadece kendisinden ibaret değildir. Herhangi b,r terör örgütünün arkasında lojistik destekleri, siyasi destekleri, istihbarî destekleri çeksinler hiçbir terör örgütü bir gün yaşayamaz. Dolayısıyla PKK ile mücadele diyorken, ya da DEAŞ ile mücadele ediyorken, FETÖ’yle mücadele ediyorken sadece bu gördüğünüz örgütler veya çeteyle mücadele etmiyoruz. Bunların arkasında, bunlara destek veren ve dediğim alanlarda bunları besleyen, silah veren birtakım çevrelerle de mücadele ediliyoruz. Terörle mücadelenin zor olmasının sebebi budur” dedi.
Türk-İslâm coğrafyasında Türkiye’nin tarihî bir mirasa sahip olduğunu ve zorlukların da buradan kaynaklandığını dile getiren Sayın Numan, bu bölgede oyunları bozabilecek tek ülkenin Türkiye olması dolayısıyla da ülkemiz üzerine büyük bir oyun oynandığına dikkati çekti. Küresel güçlerin bu terör örgütlerini kullandıktan sonra bir mendil gibi çöplüğe atılacaklarını kaydeden Kurtulmuş, buna örnek olarak ASALA’yı ve kısmen de el-Kaide’yi gösterdi. Bunların içeriisnde en tehlikeli ve en sinsi olanının da FETÖ örgütü olduğunu söyledi.
Mevlâna’ya Muhtacız
Selefî düşünce ve akımlarla ilgili mücadele konusundaki sualimize cevap verirken “Anadolu topraklarındaki İslâmî geleneği düzgün bir şekilde anlatılmasını üzerimize vacip kılıyor.” diyen Kurtulmuş, “Hz. Mevlâna’nın, Yunus Emre’nin, Hacı Bayramı Veli’nin, Hacı Bektaşı Veli’nin, Pîr Sultan Abdal’ların bütün bu Anadolu’yu nakış gibi işleyen dergâhlarımızın bu Anadolu ve Rumeli geleneğini ortaya koydu. Benim de çok hoşuma giden birleştirici, barışı çağrıştıran ve insanların gönüne hitabeden Mevlâna’nın bütün sözlerini şehrin duvarlarına asmışsınız. İşte böyle bir teolojiye ve böyle bir anlayışa ihtiyaç var. Aslına bakarsanız DEAŞ’ın teolojisiyle FETÖ’nün teolojisi birbirinin aynısı.” dedikten sonra meseleyi, Anadolu geleneğinin ortak noktada birleştiği cami, dergâh ve medrese geleneğinde her üçünün de kapısının herkese açık olması olarak gösterdi. DEAŞ ve FETÖ’nün kapılarını ise herkese açık olmadığına da dikkat çekerek bu ifadeleri kullandı.
***
İşte asıl üzerinde durulması gereken konu da bu.
Türkiye başta olmak üzere Dünya’yı bu cendereden kurtaracak formül ve proje aslında bu topraklarda zaten vardı.
Biz, ilâhiyat cephesinde bu Tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla birlikte bu gelenek maalesef neşvünema bulamadı.
Hz. Mevlâna’nın 743. Vuslat Yıldönümü’nde “Birlik Vakti” temasıyla Konya’dan Dünya’ya bir masaj veriliyor.
Önemli olan bu mesajın evrensel olmasıdır. Bunu, bizim, evrensel boyutta dünyaya anlatabilecek barış ortamını insanlığa sunabilmemizdir.
Barış ortamı olmadan, dünya’da hürriyet ve adalet olmadan Hz. Mevlâna’nın İslâm kaynaklı öğretilerini dünya insanlığına sınabilmemiz mümkün gözükmüyor.
O halde bizler, Hz. Mevlâna gibi ve Yunus Emre gibi mütefekkir ve mutasavvıfları yetiştirecek bir maarif sistemini behemehâl kurmamız gerekiyor.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Halep’te 21.Yüzyılın en büyük zulmü yaşanmakta. Zâimlerin zumünü karanlık bir kuyuya benzeten Mevlâna Celâleddin Rûmî’nin şu beyiti ne kadar da anlamlı:
“Zayıfları sen yardımcısız, kimsesiz sanma; Kur’ân’dan “İzâ câe nasrullah”ı oku.”
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.