FES BAŞIMA PÜSKÜLÜ BEN OLAYIM
Son yüz elli yıllık tarihimizde yaşanan büyük savaşları, tahmini imkansız gibi görünen değişimleri tarihin kendi gerçekliği içerisinde değerlendiremediğimizden yakın tarihimiz ile ilgili tartışmalar hiç bitmemiştir. Tarihi gerçekleri kendi zaman ve şartları içerisinde değerlendirerek tartışmalarımızı sağlıklı bir zemine oturtmalıyız.
Cumhuriyet tarihimizde tartışma konusu olacak birçok olay yaşanmıştır. Bu yaşananlara resmi tarihin penceresinden bakarsak gerçeği göremez, birlikte hareket etme iradesini gösteremeyiz.
Ülkemiz insanının tarihi gerçekleri öğrenmesi en tabii hakkıdır. Gerçeklerden korkulmamalı; hoşumuza gitse de gitmese de yakın tarihimizle yüzleşebilmeliyiz. Ayrıca, tarihimizle yüzleşememek tarihi şahsiyetlere olan ön yargıların ortadan kalkmasına da engel olmaktadır.
“Halifelik” kurumunun hayatiyetine son verilmesi beni derinden etkileyen, üzen olayların en başında gelmektedir. Bölgemiz ve tüm İslam dünyasında yaşanan olayların kahir ekseriyetini Halifelik Kurumunun olmamasına bağlıyor, en azından öyle inanıyorum. Halifelik olsaydı bu olaylar en az yaşanırdı diye düşünüyorum.
Halifeliği kaldıran iradeye karşı olumlu bakmamakla birlikte gelişmelerin iç yüzünü öğrendikçe farklı değerlendirmelerde de bulunabiliyorum.
Mesela, Halifeliğin kaldırılmasına hem Atatürk’ün hem de İnönü’nün karşı olduğunu; kaldırılması istenilmemesine rağmen şartlar gereği kaldırılmak zorunda kalındığını Kadir Mısıroğlu’ndan öğreniyoruz. Kadir Mısıroğlu, “İngilizler Halifelik kaldırılmadan Lozan Barış Antlaşmasını imzalamadılar” diyor.
Doğru veya yanlış ama ben Kadir Mısıroğlu’na inanıyorum. 20 Kasım 1922’de başlanılan Lozan Barış Anlatması görüşmeleri zaman zaman sekteye uğrasa da TBMM tarafından 23 Ağustos 1923’te onayladığı halde İngiltere tarafından 6 Haziran 1924’te yani Halifelik kaldırıldıktan sonra imzalanarak yürürlüğe konulmuştur.
Onun için bu millet yakın tarihimizi yalın olarak sanal korkulardan uzak öğrenmelidir. Toplumumuz gerçekleri öğrenebilirse tartışmak yerine çözüm üretir.
Atatürk öleli seksen yıl olmuş hâlâ birçok olayın neden ve sonuçlarını Atatürk üzerinden yürütüyor; tartışıyoruz da tartışıyoruz; Atatürk’ü seviyordun sevmiyordun; Atatürkçüydün değildin vs. gibi.
Hiçbir güç bir kişiyi ne zorla sevdirebilir ne de zorla nefret ettirebilir. Çünkü, sevgi insanın içindedir. Seviyorum der gerçekte sevmez; sevmiyorum der gerçekte sever. Bir kişi gerçekte sevmediği halde bir kişiyi seviyorum diyorsa en kötüsü budur. Bu ikiyüzlülüğün, münafıklığın daniskasıdır. Esas olan sevmenin veya sevmemenin gerekçeleridir.
Bir Müslüman, “Sevdiğini Allah(cc) için sevmeli; sevmediğini Allah(cc) için sevmemeli”; ÖLÇÜ BUDUR.
Son günlerde belli kişi ve kuruluşlar tarafından hedef tahtasına konulan, “FESLİ KADİR” gibi alaycı ifadelerle aşağılanmak istenen Kadir MISIROĞLU’nu Atatürk’ü sevmediği için değil; Allah(cc) için seviyorum. Atatürk’ü sever veya sevmez kendi bilir; ben kimsenin sevmesine ve sevmemesine karışamam. Esas olan, iki yüzlü olunmamasıdır.
Benim sevdiğim Kadir Mısıroğlu’nu başkaları sevmek zorunda değil; ancak, Ahmet Hakan gibilerin Kadir Mısıroğlu hakkındaki yakışıksız değerlendirmelerini seviyesizlik olarak görüyorum.
Ahmet Hakan “Fesli Kadir’i Zıvanadan Çıkaracak Gelişmeler” başlıklı yazısında; “Fesli Kadir’in iki özelliği var; Bir; Atatürk’ten nefret eder. İki; Osmanlı Hanedanını çok sever. Son günlerde Fesli Kadir’in hayatını kâbusa çevirecek şu iki gelişme yaşandı: Bir: AK Parti, Atatürkçü çizgiye doğru meyletti. İki: Osmanlı hanedanına mensup torunlardan birinin “Naz” adıyla komedyenlik yaptığı ortaya çıktı. İngiltere’de “Naz” ismiyle sahneye çıkan komedyen, Sultan Reşad’ın torununun oğlu imiş...v.s. İlahi Fesli Kadir! Zaten azıcık delirmiş gibiydin. Bu iki gelişmenin ardından... İyice zıvanadan çıkarsın artık. Hahahahaha!”
İşte Ahmet Hakan’ın seviyesi bu! Sultan Reşad’ın torunun oğlunun komedyen olmasının günahı Kadir Mısıroğlu’na mı ait?
Sende bir müftünün oğlusun. Bilmiyorum babası yaşıyor mu, yaşıyorsa oğlu ile gurur duyuyor mu duymuyor mu merak ediyorum. Tahminim utanıyordur!
Sadede gelirsek, benim için, 84 dört yıllık ömrünün büyük bölümünü mücadeleyle geçirmiş ve mücadelesine devam eden büyük dava adamı; âlim, mütefekkir, benim çevremde büyük bir saygı ve sevgiye sahip Kadir Mısıroğlu’nun alay konusu ettikleri “FES” in “PÜSKÜLÜ” nün bir telini Ahmet Hakan gibilerin alayına değişmem.
“FESLİ ADAM” Allah(cc) senden razı olsun; hayırlı uzun ömür versin.
Yüce Rabb’im öbür dünyada herkesi sevdikleriyle haşreylesin.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.