Hafta başında uyardık, hafta sonunda yineliyoruz
Şüyuu vukuundan beter diye bir söz vardır…
Haftanın başında yani geçtiğimiz Pazartesi günü hem şüyuundan ve hem de vukuundan korktuğum, korkmak ne kelime tir tir titrediğim bir konuyu naçizane kaleme almıştım.
‘Dikkat köpek var’ başlıklı köşe yazımda işaret etmek istediğim husus, okulların açılması ile birlikte sabahın erken saatlerinde minik yavruların okul yollarına düşeceği, o saatlerde başıboş sokak köpeklerinin etrafta ağızlarında salyalar akıtarak gruplar halinde gezdikleri, havlayıp hırlayarak korku saldıkları ve öğrenciler için bunun bir tehdit unsuru olduğuydu…
Pazar günü yazıp, Pazartesi günü yayına sunduğum yazının gazetede ve internet haber sitemizde yayınlandığı gün Konya genelinde farklı semtlerden köpeklerin oluşturduğu tehditlerle ilgili sosyal medyada çeşitli fotoğraflar ve videolar paylaşıldı.
Bir sonraki gün yani Salı günü ise korkulan olmuştu. Karatay ilçesi Karaaslan Üzümcü Mahallesi’nde 8 yaşındaki bir kardeşimiz köpek saldırısına maruz kalmış ve hastanelik olmuştu. Hastanede tedavisi yapılan kardeşimizde şükür ki hayati risk arz edecek bir durum söz konusu değildi. Ancak vücudunun çeşitli yerlerinde meydana gelen diş izlerinden dolayı 30 dikiş atılmıştı…
Hayatiyet arz etmemiş olsa da henüz gelişim çağındaki bu gençlerin bundan sonraki hayatında özellikle psikolojileri anlamında köpeklerin dişlediği yerlerde oluşturduğu izlerden daha derin ve daha kalıcı izler bırakacağı aşikar…
Çünkü saldırıya uğramış olan sadece beden değil…
İnsan, duygu yüklü bir yaratık.
Dolayısıyla köpek saldırısına uğramış olan bir kişi için hayatının bundan sonraki her aşamasında köpek eşittir uzak durulması gereken, saldırgan ve korkutucu bir hayvan algısı oluşacak.
Bunun devamında köpek saldırısına uğramış olan bir kişi, köpeği hayatı boyunca sevmeyecek, sevemeyecek.
Belki daha geniş perspektiften bakıldığında sadece köpeklere değil tüm hayvanlara yönelik bir önyargı oluşacak.
En nihayetinde hayvan sevmeyen bir birey olarak yetişecek, büyüyecek…
Tabi bununla da sınırlı kalmayacak, saldırıya uğramış olan kişinin hayatının her alanına etki edecek izler bırakacak bu durum. Yaşadığı bu travma onun peşini hiçbir zaman bırakmayacak.
Niyetim ‘Ben demiştim’ demek değil ama bu durum gerçekten üzerinde dikkatle durulması ve alınabilecek her türlü tedbirin en üst düzeyde alınması gereken, önemli bir hususu gözler önüne seriyor.
Meydana gelen olaylar, belki ileride yaşanabilecek daha büyük tehlikelerin de habercisi olabilir.
O yüzden diyorum ki her canlının hayat hakkı var ama kendi doğal ortamlarında…
Başıboş köpekler için doğal ortam kanımca şehrin merkezi, caddesi, sokağı değil. Konya, Türkiye’nin en büyük ve en iyi barınaklarından birine sahip. Bu konuda Türkiye’ye örnek. Her ne kadar küçük bir yol kazası ile gündeme gelmiş olsa da asıl gündem edilmesi ve örnek gösterilmesi gereken nokta bu tesislerin ne kadar işlevsel olduğu. Lüzum duyuluyorsa kapasitesi artırılmalı, tek merkezle sınırlı kalınmamalı, başkaca merkezler oluşturularak başıboş köpeklerin oluşturduğu ve oluşturacağı tehlike hızla bertaraf edilmeli.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.