HELAL OLSUN SİZE, İNSANLIK ÖLMEMİŞ!
Zaman zaman çok kızsam da dün sabah öyle bir olay yaşadım ki bu hem Allah’a şükrettim hem de bu şehir gerçekten çok güzel iyi niyetli insanların şehri burası dedim.
Dün sabah sosyal medya aracılığı ile yayınlanmış Doğanhisar ilçemizdeki bir olayın görüntüsü vardı.
Bu işi şöyle özetlemeye çalışayım.
- ACİL!!! KONYA / DOĞANHİSAR
CANLARININ ANNESİ "RUKİYE ANNE"Yİ BİLEN BİLİR. BESLEME YAPTIĞI YERDE ÇOK HASTA OLAN BU ÇOCUĞU BULMUŞ KOYMUŞ DERME ÇATMA MAMA ARABASINA DESTEK BEKLİYOR.
BU CANI KİM, KLİNİĞE ALIP TEDAVİ ETTİREBİLİR?
BİR AN ÖNCE KLİNİĞE ALINMAZSA RUKİYE ANNE'NİN KUCAĞINDA CAN VERECEK BU EVLAT ( 0……………." Acil
Bu çocuğa bir yürekli insan çıkmadı.
Acılar içinde Konya’da hiç parası olan yok demek…
Yazıklar olsun.
Konya’da ya da yakınlarda Doğanhisar’da bu köpeği kimler kliniğe alabilir?
Bunların uzun uzadıya videoları da var.
…………….
Burada yazımıza bir ara vermek istiyorum. Ben kendimce bir şeyler yazarım da çokbilmişler farklı yorumlar yaparlar.
Hemen bilgisayarı açtım ve yüce dinimiz, örnek güzel insan Peygamber Efendimiz hayvanlar konusunda tam olarak ne demiş diye kendimce hızla bir şeyler okumaya başladım. Hafızlar, hocalar, din adamları ve din eğitimli almış şanslı insanlarımız bilirlerdir ama benim gibi cahiller için kendimce şunları okuyup özetledim. Sıkılmaz iseniz bu bölümü okuyabilir misiniz?...
PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN HAYVAN SEVGİSİ
İslam’da hayvan hakları nelerdir? Hayvan sevgisi ve hayvan hakları ile ilgili ayet ve hadisler nelerdir? Peygamber Efendimizin hayvan sevgisi nasıldı? İşte Hz. Muhammed’in (S.A.V.) hayvan sevgisi…
İnsanoğlu hayatını idame ettirebilmek için birçok şeye muhtaçtır. Bunların en önemlilerinden biri de hayvanlardır. Nitekim gıda, giyim, nakil gibi zaruri ihtiyaçların giderilmesinden tezyin malzemelerine, hatta estetik zevklere hitap etmeye kadar hayvanlar, insan için yaratılmıştır.
İSLAM’DA HAYVANLARIN YERİ VE ÖNEMİ
Kur’ân-ı Kerîm’de bu duruma şöyle dikkat çekilir:
“Hayvanları da Allah yaratmıştır. Sizin için onlarda ısıtıcı şeyler (yün) ve birçok faydalar vardır. Hem onların kendisinden (ve gelirinden) yersiniz. Akşamleyin getirirken, sabahleyin de salıverirken onlarda sizin için bir (zevk ve) güzellik vardır.
Atları, katırları ve eşekleri de onlara binmeniz için ve (dünya hayatında) bir zînet olsun diye yarattı. Ve (Allah Teâlâ) daha sizin bilmeyeceğiniz nice şeyler yaratır.
Bir Ayet-i Kerîme’de ise insanlar için sağmal hayvanlarda ibretler bulunduğu ifade edilerek bunların bir sanat harikası olduğu şöyle beyan buyrulmaktadır:
“Muhakkak sizin için sağmal hayvanlarda bir ibret vardır. Zira size, onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından (gelen), içenlerin boğazından kolayca geçen hâlis bir süt içiriyoruz.”
Kur’ân-ı Kerîm’de bazı sureler çeşitli hayvan isimleriyle isimlendirilmiş, bunun yanında hayvanlar, insanlar gibi bir ümmet olarak vasıflandırılmıştır:
“Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi birer ümmet olmasın. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık, sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanacaklardır.
İslâmî gelenek ve literatürde önemli bir yeri olan “ümmet” kavramının hayvanlar için de kullanılması gerçekten dikkat çekicidir. Zira hayvanlar, çevreyle ilgili düzen ve dengenin sağlanmasında oldukça mühim bir yere sahiptirler. Ayrıca hayattaki her nimet gibi hayvanlar da insanoğlunun hizmetine takdim edilmiş emanetlerdir. Dolayısıyla bu emanetlerden istifade ederken hıyanet içinde olmamak, onlara karşı daima güzel muamelede bulunmak gerekir.
PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN HAYVAN SEVGİSİ NASILDI?
Hayvanlara muamelenin en mükemmel örneklerini âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz’in tavsiye, emir ve uygulamalarında açıkça görmekteyiz. Mesela o, belli başlı zararlılar hariç, hayvanların faydasız ve keyfî bir şekilde öldürülmesini yasaklamıştır. Bir keresinde ashabına:
“Haksız yere bir serçeyi öldürenden Allah Teâlâ kıyamet gününde hesap soracaktır” buyurmuştu.
Ashap: Serçenin hakkı nedir? diye sordu.
Peygamberimiz de: “Onun kesilmesi ve sonra da yenilmesidir” buyurdu.
Benzer bir hadîs-i şerifte Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Kim bir serçeyi boş yere sırf eğlence olsun diye öldürürse, kıyamet günü o serçe feryat ederek Allah’a şöyle seslenir:
– Ey Rabbim! Falan beni gereksiz yere öldürdü, herhangi bir fayda için öldürmedi.”
Bu hadislerden anlaşıldığı üzere dinimizde faydalanmak niyetiyle değil de sırf zevk ve eğlence olsun diye hayvanların avlanması ve öldürülmesi uygun görülmemiş, bu durum onların hayat haklarına tecavüz olarak değerlendirilmiştir. Hatta Peygamberimiz bizleri, Allah’ı tesbih eden bir ümmet olarak vasıfladığı karıncaların bile hayat hakkına riayet etmeye çağırmaktadır.
Fahr-i Kâinât insanları, gerek hayvanlara gerekse onların yavrularına karşı daimî bir şefkat ve merhamete davet etmiştir. Abdullah bin Mesût der ki:
“Biz bir yolculukta Resûlullah ile beraber idik. Efendimiz bir ihtiyacı için yanımızdan ayrıldı. O sırada bir kuş gördük, iki tane de yavrusu vardı. Biz yavrularını aldık, kuş ise aşağı yukarı çıkıp inerek çırpınmaya başladı.
Neticede Resûl-i Ekrem geldi ve şöyle buyurdu:
“–Kim bu zavallının yavrusunu alarak ona eziyet etti, çabuk yavrusunu geri verin!”
Amir’den nakledildiğine göre Resûlullah bir gün ashabıyla birlikte otururken elinde üzeri sarılı bir şey bulunan bir adam gelir ve Efendimize şöyle der:
– Ey Allah’ın Resûlü seni görünce buraya geldim. Gelirken bir ağaç kümesinin yanına uğradım. Orada bir kuşun yavrularının seslerini işittim de hemen onları alıp elbisemin arasına sardım. Derken anneleri gelip başımın üzerinde dönmeye başladı. Neticede ben yavrularının üzerini açtım, anne kuş gelip onların üzerine kondu. Ben tekrar üzerlerini örttüm. Şimdi onlar işte burada benimle beraberdir.
Nebiyy-i Muhterem:
“Onları hemen bırak” diye emretti. Adam da bıraktı. Ama anneleri yavrularını terk etmedi. Bunun üzerine Fahr-i Kâinât ashabına sordu:
“Şu annenin yavrularına şefkatine hayret ediyorsunuz değil mi?”
Ashap: Evet, yâ Resûlallah, dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz:
“Beni hak ile gönderen Zât-ı Zülcelâl’e yemin olsun ki, Allah’ın kullarına karşı rahmeti, şu anne kuşun yavrularına karşı taşıdığı şefkatten daha fazladır. Onları götür, aldığın yere koy, anneleri de beraber olsun” buyurdu. Adam da onları tekrar geri götürdü.
Hadisimiz çerçevesinde mesele ele alındığında tabiatta hür bir şekilde yaşamak üzere yaratılan hayvanların kafeslere hapsedilmesi acaba ne kadar doğrudur?
Resûlullâh Mekke’ye gitmek üzere ihramlı olarak Medine’den çıktı. Üsâye nâm mevkîye geldi. Burası Ruveyse ile Arc arasında bir yer idi. Gölgede kıvrılıp uyumakta olan bir ceylan gördü. Resûlullâh bir şahsa, herkes geçinceye kadar ceylanın yanında bekleyip kimseye hayvanı tedirgin ve rahatsız ettirmemesini emretti.
Mekke Fethi’ne doğru gidilirken hayvanlara muamele hususunda muhteşem bir tablo sergilendi. Bu tavır, Hâlık’ın nazarıyla mahlûkâta bakış tarzının bir netîcesiydi. Âlemlerin Efendisi on bin kişilik muhteşem ordusuyla Arc mevkiinden hareket edip Talûb’a doğru giderken, yolda yavrularının üzerine gerilmiş ve onları emzirmekte olan bir köpek gördü. Hemen ashâbından Cuayl bin Sürâka’yı yanına çağırarak onu bu kelb (köpek) ve yavrularının başına nöbetçi dikti. Anne kelbin ve yavrularının İslâm ordusu tarafından ürkütülmemesi hususunda tembihte bulundu.
Bir keresinde Hz. Aişe annemiz hırçın bir deveye binmişti. Hayvanı sakinleştirmek için onu sert bir şekilde ileri geri götürmeye başladı. Nebiyy-i Muhterem Hz. Âişe’ye:
“Hayvana yumuşak davran! Çünkü yumuşaklık nerede bulunursa orayı güzelleştirir. Yumuşaklığın bulunmadığı her davranış çirkindir” buyurdu.
PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN HAYVANLARA MERHAMETİ
Efendimiz hayvanlara gösterilen şefkat ve merhametin veya merhametsizliğin insanın ebedi mutluluk veya hüsran vasıtası olabileceğini değişik vesilelerle dile getirmiştir:
Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
“Vaktiyle bir adam yolda giderken çok susadı. Bir kuyu buldu, içine indi su içti ve dışarı çıktı. Bir de ne görsün, bir köpek, dili bir karış dışarıda soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalayıp duruyordu. Adam kendi kendine:
– Bu köpek de tıpkı benim gibi pek susamış, deyip hemen kuyuya indi, ayakkabısını su ile doldurdu, onu ağzına alarak yukarıya çıktı ve köpeği suladı. Adamın bu hareketinden Allah Teâlâ hoşnut oldu ve onu bağışladı.”
Sahâbîler: “Ey Allah’ın Resûlü! Bizim için hayvanlardan dolayı da sevap var mı? dediler.
Resûl-i Ekrem: “Her canlı sebebiyle sevap vardır” buyurdu.
Peygamber Efendimiz’in burada verdiği örnek karşısında, sahâbîlerden bazılarının, “hayvanlara iyilikten dolayı da sevap kazanabilir miyiz?” diye sormaları normaldir. Çünkü bu tür bir davranış o günkü toplumda mevcut değildi. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Nebiyy-i Muhterem bu soruyu soranları ve onlar gibi düşünen bütün insanları, verdiği cevapla ikaz ve irşad etmiştir.
Böylece hayvan da olsa mahlûkata yapılacak her iyiliğin Allah’ın rızasına ve mağfiretine vesile olacağını anlamaktayız. Bağışlanma ise sadet vesilesidir.
Dikkat çekici bir diğer hadis-i şerifte ise şöyle buyrulmuştur:
“Bir kadın, ölünceye kadar hapsettiği bir kedi yüzünden azâba uğradı ve bu sebeple cehenneme girdi. Hayvanı hapsettiğinde ona bir şey yedirmemiş, içirmemiş, yerdeki haşereleri yemesine bile izin ve imkân vermemişti.”
Bazen, hırçın hayvanları sırf terbiye etmek için belli kısıtlamalara tabi tutmak gerekebilir. Ancak burada aşırıya kaçmamaya dikkat edilmelidir. Savunmasızdır diye hayvana eziyet edilmesi İslâm’ın ruhuna aykırı bir davranıştır. Bu zulmün, dünyada veya âhirette hesabı mutlaka sorulur.
…………………………….
CAN DOĞANHİSARLI GÜZEL İNSANLAR
Sabahın köründe güzel yürekli vicdanlı Doğanhisarlı Rukiye ananın bu tavrı kanıma dokundu. Ağrıma gitti. Doğanhisarlı kimin arayabilirim diye düşündüm. Çok insanı arayabilirdim ama hayvan sevgisini de anlatabileceğim biri olmalıydı bu.
Aklıma ilk Çağlar Baştoklu geldi. Konya’nın kıymetini bilemediği Baştoklu ailesinin yiğit ismi Çağlar. Çağlar’a telefon bile etmedim whatsapp’tan ön bilgileri verip durumu ilettim.
Ben Çağlar’a 08.29’da durumu iletmişim. Biricik aslan gibi adam gibi adam Çağlar 09.25’te Doğanhisar’daki veteriner hekim Mustafa Özer Bey’in köpeğin yanındaki tedavi işlemlerinin fotoğrafını ve videosunu bizimle paylaşıyordu.
………………..
Allah hepinizden razı olsun. Doğanhisarlı güzel yürekli ana Rukiye Teyze’den veteriner Mustafa Bey’e ve sabahın köründe duyarlılıklarına samimiyetlerine inandığım ilk aklıma gelen ve beni yine yanıltmayan Çağlar Baştoklu’ya huzurlarınızda minnet ve şükranlarımı sunuyorum.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Zaman karanlık bir tünel olsa da sonunda aydınlık bir gökyüzü hep vardır
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Konuşa konuşa, birbirimizi dinleye dinleye bir noktada anlaşmayı becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.