Futbolda, basketbolda ve diğer bütün branşlarda hep kazanamazsınız… Her sezon şampiyon olamazsınız… Hep kazanmak olduğunu düşünürseniz, kaybettiğiniz zaman kulüp olarak depresyona girersiniz… Bir Ronaldo’ya ihtiyacımız var bizim de. “Yeter artık. Kazanamadık, çünkü sadece kaybettik” diyebilecek.
FRANSA 98 Dünya Kupası Finali… Ronaldo’nun bir gün önce çok gizemli bir nöbet geçirdiği, maçın başlamasına 20 dakika kalıncaya kadar kadroda olmadığı o ünlü final...
Brezilya belki Dünya Kupası tarihinin en kötü maçlarından birini oynayarak 3-0’la teslim olmuştu Zidane ve arkadaşlarına… Bu yenilgi Brezilya’da büyük tartışma yarattı. Çünkü bu ülkede final oynamakla ilk turda elenmek arasında fark yoktu… Başarı tekti ve adı kupayı havaya kaldırmaktı… Aradan uzun süre geçti. Brezilya Futbol Federasyonu’nun Nike firmasıyla imzaladığı 160 milyon dolarlık anlaşma yüzünden davalar açıldı. Birçok komplo teorisi ortaya atıldı. Ve tartışmalar Ronaldo’nun neden hasta hasta finalde oynatıldığına dayandı. Mahkeme önce teknik direktör Zagallo’yu dinledi. Tatmin edici yanıtlar alınmayınca gözler Ronaldo’daydı… Ünlü yıldız mahkeme heyetinin karşısında soruları yanıtlamak için oturuyordu. Ronaldo’ya Nike ile yaptığı kişisel kontrat da sorulur. Yıldız futbolcu sinirli bir şekilde, “Nike’ı ya da CBF’yi savunmak için burada değilim. Benim kişisel kontratım kendi açımdan oldukça iyi bir şeydi. Çünkü benden kramponları giyip gol atmamdan başka hiçbir şey talep etmiyorlardı” der. Kazanamadık! Çünkü üç gol yedik, çünkü kaybettik… Amacım Dünya futbol tarihinin dramatik maçlarından birini anlatmak değil burada. Ama artık ‘tak’dedi. Çünkü, Türkiye’deki futbolu, basketbolu hatta sporu öldürmeye başladık… Her taşın altından komplo teorisi üretmeye başladık. Başarılı olan herkesi alaşağı etmeye heveslendik. Medyadaki ‘takım’ yazarları yüzünden ülkeyi böldük… Ya da biri çıkar “öyle de yeniliyorsun böyle de yeniliyorsun” der. Ve olur olmaz yerde ‘evladını’ eleştirir, arkasından konuşur. Ayıptır! Sen duayen olacağın yerde hâlâ hırsının peşindesin…
Tahkim, federasyonlar, disiplin kurulları, itirazlar, açıklamalar, basın toplantıları, yolsuzluklar, şikeler, teşvikler, ikili sözleşmeler, düşük gösterilen ücretler. Ne ararsan var Türkiye’de. Ama bir şey yok… Kuralları uygulayabilecek başarılı olabilecekleri destekleyecek cesur yürekli insanlar…
Bir kulübün başkanı kendisine yönelik eleştiriler yüzünden bir açıklama yapıyor. İçeriğe geçin… Özet şu… “Her başarı legaldir. Geçmişte yapılanlar ortada.”
Her başarı kurallar uyulmadığı sürece legal olamaz.
Bir Ronaldo’ya ihtiyacımız var bizim de… Her türlü konuşma yasağını delecek. İçindekileri haykıracak. Yoksa görünen köy kılavuz istemez. Gelecek kötü. Gelecekte her başarı, nasıl kazanılırsa kazanılsın gerçekten legal olacak…