İŞİMİZ ALLAH’A KALMIŞ…
Hiç kimse başarısızlığın yanında yer almıyor. Büyük makamlara gelmiş öğrencileri ile övünen öğretmenler, hırsız, katil, ayaktakımı kişiye de sahip çıkıp, “Bu da benim öğrencimdi” demiyor. Nasıl ki başarılı insanları bir öğretmen yetiştirdi ise, başarısız insanların da bir öğretmeni mutlaka vardı.
Başarıyı yakalamış, zengin olmuş kişiler hayat hikayelerini anlatırken en büyük pay genellikle kendilerine aittir. Söze “Çok çalıştım” diye başlarlar. Kerameti kendinden menkuldür. Kendileri gibi çok çalıştığı halde bazı insanlar başarıyı yakalayamamış olabiliyor. Aynı kişi çok çalıştığı halde başarılı olamadı ise söz hazırdır:
“Allah dilemedi…”
Başarısızlık (Hâşâ) Allah’tan ama başarı kendisindendir. Çok çalıştı… Oysa veren de Allah’tır, vermeyen de. Biz insanlar sadece sebebini işleriz. Verdiğinde de bir hikmet vardır, vermediğinde de.
Neticesi başarısızlıkla biten işlerde, sözün bittiği zaman bir çoğumuz şöyle deriz:
“İşimiz Allah’a kaldı…”
İşi Allah’a kalan sevinmeli değil midir? Bu nasıl bir gaflettir. Ne dediğimizin farkında değil miyiz yoksa ? Ne mutlu işi Allah’a kalanlara. Allah “Ol “ dese de sevinmeliyiz, “Olma” dese de sevinmeliyiz. “Ol” dediği de bizim için hayırlıdır, “Olma” dediği de bizim için hayırlıdır. Bizim için hayırsız gibi görülen işte Allah kim bilir ne hayırlar dilemiştir.
Düşünmeden dillendirdiğimiz bir cümle daha var.
“Senden gelecek hayır Allah’tan gelsin…”
Bu cümlede de (Hâşâ) Allah’ı küçümseme var. Hiç birimiz bu cümleyi elbette o niyetle söylemiyoruz. Ama ağzımızdan çıkanı da kulağımız duymalı değil mi?
Ben işin fetva kısmına karışmam. O beni aşar.
Fakat düşünmeden söylediğimiz kesin. Lafın nereye gideceğini bilmeden salıvermek hiç de mantıklı değil.
Sanki çok konuşuyoruz, ama az düşünüyoruz.
Oysa doğrusu: Az konuşacağız ama, çok düşüneceğiz olmalı.
O zaman şöyle noktalayalım: İşimiz Allah’a kaldıysa, olmuş bil.
Hayırların en güzeli Allah’tandır.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.