İstanbul’a sakın abdestsiz ayak basmayın!
TARİHE YOLCULUK (141)
- Ölülerle yaşayan aziz bir milletin torunları olarak İstanbul gibi mübarek bir beldeye, Merkez Efendi’nin bulunduğu bölgeye sakın abdestsiz ayağınızı basmayın!
İstanbul’da bu sefer, Zeytinburnu İlçesinde bulunan tarihi mekânları gezme fırsatını zaman kısıtlı olsa da buldum.
Merkez Efendi Camii ve Türbesi ile Zeytinburnu Merkezefendi Mezarlığı’nı da gezerek önemli şahsiyetlerin ve mûsıkîşinasların kabirlerinin bu mazarlıkta olduğu gördüm ve resimlerini çektim. Çıkmış olduğum bu Tarihe Yolculuk’ta, tarihî mekânları görmek insana heyecan veriyor. Gazeteci yazar arkadaşlarım içinde tek fotoğraf makinasıyla İstanbul’a giden tek gazeteci olmanın avantajı bu olsa gerek. İstanbul’u bir günlüğüne dahi olsa ziyaret etmek zevklerin en güzeli! En azından bir değişiklik yaşıyor ve görmediğiniz tarihi yerleri görmenin keyfini çıkarıyorsunuz.
Florya’da denize karşı çay içmek veya kahve yudumlamak da ayrı bir keyf olsa gerek. Denizden gelen dalga sesleriyle martı seslerinin birbirine karıştığı ve her bir dakikada bir uçağın indiği Florya sahil boyunca yürümek ve hatıra fotoğrafı çekinmek de bir o kadar güzel.
Mevlânakapı Tekkesi’nde Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü (MEDİT)’nü göreceğimi hiç ummuyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse, böyle bir üniversitede okumak isterdim. Merkez Efendi’nin ruhuna ve orada bulunan hamuşanlarla birlikte ervahının ruhuna Fatiha yollarken, gökyüzünde uçan martılar ve güvercinler ile Yenikapı Mevlevîhânesi’nin kabirleri arasında benimle birlikte dolaşan kedilerini nasıl unutabilirim!
Ölülerle yaşayan aziz bir milletin torunları olarak bu bölgeye sakın abdestsiz ayağınızı basmayın derim. Bildiğiniz üzere “Âb-dest” kelimesi Türkçe’ye Selçuklular zamanında Farsça’dan geçmiştir. Âb “su”, dest de “el” oluyor. İkisinin birleşimi olan âbdest “el suyu” oluyor. Kur’an’da “gusül” olarak geçen âbdest, Arapça’da; “bir sıvıyı bir nesne üzerinden akıtmak, koku sürünmek” anlamlarına geliyor. Gusül ise “boy abdesti” için kullanılıyor. Eskiden “küçük abdesti bozmak” ve “büyük abdesti gidermek” terimleri kullanılırdı, bir helâya girilirken. Daha eskiler ise, “def-i hacet” derlerdi.
Beş vakit aziz olan suyla arınmak (temizlenmek)ne güzel…
Necmeddin Erbakan’ın Mezarı
Merkez Efendi Camii’nin avlusunda ve türbeye yakın bir yerde bulunan şadırvanda abdestimi tazelerken gözüm, kâbir taşlarına takıldı. Mezar taşlarının estetik güzelliği zaten sizin bakışlarınızdan kaçması mümkün değil.
Merkez Efendi Mahallesi’nde yer alan Merkez Efendi Kabristanı, 16'ıncı yüzyılda Merkez Efendi'nin buraya defnedilmesi ve türbesinin inşâ edilmesiyle birlikte başlamış. Mezarlığın eski kısmının 1950'lilerde hızla dolmasıyla birlikte mezarlık daha sonra genişletilmiş. Bunun yanı sıra mezarlığa fazla talep olması dolayısıyla birkaç yüz metre ileride bulunan mezarlığın adının da “Kozlu Mezarlığı” olduğunu sonradan öğrendim. 54’üncü hükümetin başbakanı Necmeddin Erbakan ve aile mezarlığı da burada. Ziyaret ederek ruhuna Fatiha göndererek kabri başında hayırla yâd ettim. Merkez Efendi Mezarlığı’nda Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’dan başka hangi devlet büyükleri ve adı tarihe geçmiş nice şahsiyetler yatıyor…
‘İstanbul Panorama 1453 Tarih Müzesi’de Merkez Efendi’ye çok yakın. Topkapı'da bulunan bu müze, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethedişinin, bir odada top sesleri, Mehter Takımı'nın ve Osmanlı atlarının kişnemesinin efekt olarak verildiği panoramik bir müzedir.
Bu müzeyi gezerken etkilenmemek ve kendinizi Fethin içinde hissetmemeniz mümkün değil.
YARIN: İstanbul Panorama 1453’ten “darısı Konya’nın başına”ya…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.