KOCATTINIZ ARTIK YETER
Rüzgar yukarıda sert falan estiği yok, aslında biz yukarda değiliz, bizi gömdüler de haberimiz yok. Nasıl mı? Buyurun. 8 güne sığan son 3 maçta yenilen son dakika golleri bizi iki galibiyet bir de beraberlikten ederken puanlarımızın uçup gitmesine neden oldu ve takımdaki öz güven sorununu yukarıya taşıdı.
Aslında neler olduğunu sezon ilk yarısı bitince toparlayacaktım ama sanırım şu an tam zamanı. Aykut Kocaman ayrılıp da Mustafa Reşit Akçay ile anlaşınca başlamıştı her şey. Kimilerine göre artık sıkıcı futbol izlemeyeceğiz kimilerine göre ise şaşalı puanlarımızı mumla arayacaktık. İyi futbol oynayıp da her zaman sonuca endeksleyemeyeceğimiz zamanların olacağı görüşü de hafifsenmeyecek kadar fazla idi.
Sonra Samsun’a gittik. Süper kupa maçı oynadık, büyük bir makyaj yapmıştı Konyaspor bize. Öyle bir makyajdı ki bu, eğer bu tempoda maç yaparsak yeniden Avrupa kupalarında oynamamız kaçınılmaz görünüyordu. Sahaya atılan kapalı konumdaki bıçak 120 bin Passolig sahibi Konyalıyı Türk futboluna yaptıkları onca hizmetten sonra silmeye yetmişti bile. Verilen 5 maçlık ceza, gözden ırak olan gönülden de ırak olur edasıyla verilmişti sanki, çekilen fikstür gereği Konyasporlular 12 hafta sevdalarından uzak, yaklaşık 4 ay hasret kamışlardı.
Zafer şarkıları ile kupamızı kaldırırken yerimizde duramıyorduk, derken lig başladı… Aslında mükemmel oyunla Trabzon’a sahayı dar ederken hakem de bizi çimlere gömüyordu. Hakemin bu tavırlarından destek alan Trabzonlu çaresiz oyuncular Abduo Razack Traore’nin ayağını kırmışlardı bile. Son dakika golü ile kaybedilen puanlarda cabası.
Hücum gücümüzün %90’ını kaybettiğimizi çok sonra anlayacaktık. Zorlu fikstür karşısında alınan kötü sonuçlar ve ligdeki takımların bir çoğunun kadro kalitesi elimizi güç duruma sokuyordu. Özellikle alınan hücum oyuncularının kötülüğü elde kalanların vasatı geçememesi üzerine gelen yönetimsel krizler Konyaspor’u geri dönülmesi zor yollara sokuyordu.
Başarısızlık, kötü oyun, gol atamama üzerine gelen talihsiz açıklamalar hepsi belimize bağlanmış ucunda ağırlıklar olan bir iple suya bırakılmasından farksızdı. Bunlar yetmezmiş gibi birde o zamanki kulüp başkanının bylock muhabbeti çıkınca tek başına istifa etmesi gibi bir saçmalık yaşadık. Üzerine gelen Beşiktaş açıklamaları ve yönetici sıfatıyla Konyaspor’u küçümseyip Beşiktaş’ı övüp özür dileyen talihsizliklerle hiç girmeyeceğim. Geçmişte İstanbul takımlarını tuttuğum doğrudur, fakat ben Konyasporluyum diyemeyip hala orada Konyaspor’a ait koltuklara oturanlara söyleyecek laf kalmadı.
Store’de yapılan anlaşmayı da artık herkes bildiği için ekstra yazmaya gerek yok sanırım. Artık suyun içindeydik ya ipi kesip kurtulacak, ya kendimizi bırakıp boğulacak ya da bir ihtimal daha var deyip ağırlığı da kendimizle birlikte yukarı çekecektik.
Özet geçtiğimiz tüm olaylar ve yapılan yanlış transferler ile yönetim kendi başarısızlığının cezasını hocayı göndererek kesmiş oldu. Dolayısıyla ipi kestiler fakat atladıkları bir şey vardı, ipi kestik ama yüzme biliyor muyuz? Unutmayın hala sudayız. Bu sezon yönetimin yaptığı belki de en akıllı iş olan Mehmet Özdilek ile anlaşmak oldu diyebilirim. Fakat bu defada maç izleyenlerin sabrı kalmamıştı. Yani sudan yukarıya çıkacak güç o an için yoktu. Yönetimsel hatalar, hakem hataları, federasyonun verdiği cezalar, TV programlarındaki aleyhte oluşturulan lobilerden gelen bıkkınlık sabırsızlığa itmişti. Artık skor gelmeyen her maçtan sonra sabır küpü biraz daha çatlamaya başlamıştı.
Aslında bazı oyuncularında profesyonel takımda olduğunu bilmesi gerekir. Küçük bir hatırlatma Kayserispor’a karşı farkı bire indirmişken topu karna sokmak profesyonellik midir? Yoksa aldığın tüm eleştirilere rağmen hala süremiz var deyip yere yatan oyuncu arkadaşını kaldırmak mı?
Antalya ile yaptığımız maçtan beri oyun olarak yükselişe geçen takımımız, skoru koruyamayınca puanlarda elimizden uçtu gitti. 7.32’ye 2.44’lük bir alana topu isabet ettirememek ne kadar zor olabilir. Bu kadar yeteneksiz oyuncular bir araya nasıl gelebilir sormadan edemiyorum.
Sonuç olarak; evimizde oynayacağımız Bursa ve Karabük maçlarından kayıpsız ayrılmamız gerekiyor. Artık ne kredi falan yok tuhaf olan çok enteresan şekilde rakiplerinde puanlar kaybetmesi ilk yarıyı 18-20 aralığında kapatmak ikinci yarı elimizi güçlendirecektir. Öte yandan artık alt ligden mi alırsınız, İngiltere’ye mi bakarsınız, Fransa’ya mı gidersiniz, bilmiyorum. Bildiğim şey Mehdi ve diğerlerini seçen kişinin aynı kişi olamayacağı ve golcü alınmaz ise küme düşmeye mahkum olacağımız. Mehmet Özdilek kalitesini göstermeye başladı, lakin maçın son dakikalarında skoru korumayı da bir parça düşünse daha güzel işler yapacaktır. Yine de hücum oyuncuları bir parça yetenekli olsa bugün çok güzel sonuçlar alıyor olurduk. Önümüzdeki hayati iki maçı alırsak farklı düşünmeye başlayabiliriz. Şu da bir gerçek sayın yöneticiler kocattınız! Artık yeter.
Maçın Sözü; Kişinin geleceğe dönük umutları şimdiki gücünün kaynağı imiş, ortada güç falan kalmadı, umutlarımızı daha fazla silmeyin. İstifa edin!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.