Kombassan’dan Stratejik Adım
Kombassan Holding bünyesindeki Bera Otelleri 4. şubesini Ankara’da açtı. Biz de otelin açılışına Konya’dan giden bir vagon dolusu gazeteciler arasındaydık. Holding ve otellerle ilgili bilgileri Başkan Haşim Şahin ve Başkan Yardımcısı Ahmet Şan’dan aldık. Bera’lar yeni yeni illerde de arayış içerisinde. Bu beş yıldızlı otel Başkent’te çok iş yapar. Sayın Şan’ın dediği gibi keşke İstanbul’da açsalar. Kombassan Holding yöneticileri bir iki sene sonra Konya’ya sığmayacaklarını önceden keşfetmişler. Bunun için de başta Ankara ve İstanbul olmak üzere açılımlarını sürdürüyorlar. Bunda da son derece isabetli bir karar aldıkları çok aşikar. Çünkü Ankara’daki inşaat işleri çok iyi gidiyormuş.
Kombassan Holdingin çalışmaları ile ilgili duyumlarımızı inşallah önümüzdeki günlerde biraz daha açık yazarız. Ama Ankara Otel işi gerçekten çok yerinde bir karar. Otelin yeri de zaten Ankara’nın göbeğinde kurtuluş parkına bakıyor.
SPOR DOSTLUĞU,
EN GÜZEL OLANIDIR
Gazetecilikte artık yavaş yavaş 40’a doğru yaklaşıyoruz. Bu bir taraftan insana gurur veriyor diğer yandan yolun sonuna ne kadar yaklaştığımızı da gösteriyor. Bu uzun yıllar içerisinde şehrimizde iş dünyasından siyasete, bürokrasiden spora sayısını söyleyemeyeceğim kadar çok insanla tanıştık zaman içerisinde de dost olduk.
Ve şöyle bir geriye doğru döndüğümüz zaman yaşlılıktan 35 yıl önceki insanları zor tanımaya başladık. Geçen hafta sonu idi. Cumartesi sabahı, bir esnaf dükkanına girdik. Dükkan sahibi abimiz ile bir beyefendi kahvaltı yapıyorlardı. Bizde bir kenara oturduk. Kahvaltımızı yaptığımız için bize de bir kahve söylemişlerdi. O tanımadığımız abi bir süre sonra “Memleket neresi?”… Biz abimizin sorularına güzel güzel cevap vermeye çalıştık.
Abi bir ara tekrar sordu “Ahmet Hamdi Uçarok'u tanır mıydınız?”… Biz lüzumsuz yine sazan gibi atladık “Tanımaz olur muyum abi. O adam da çok saf, parası çok; ama aklı biraz yok kıymetli bir adamdı. Adamı yanlış yönlendirdiler. Hem kendine etti hem de Konyaspor’a”… demiştim.
Abimiz onca sorunun ardından bu kez kendisi konuşmaya başladı.
“Sen beni tanıyamadın. Ben Bozkırlıyım. O dönemde Konyaspor yönetimdeydim. Aynı zamanda da bir siyasi partinin yöneticisi idim, dediğin gibi bu şehir insanı yutar. Ahmet Bey şimdi perişan. Şeker hastası. Bir ayağı kesildi. Maddi durumu da parlak değil. Birkaç yerin geliri ile idare ediyor. Ama dediğin gibi adamı resmen yediler. Konyaspor’un açılış töreninde Erbakan Hoca’ya top vurdurttu. Birileri hemen bu milletvekili olacak diye adamı yediler”…
…….
Bu abimiz Nimet Koçak Beydi.
Bizi çok eskilere götürdü. 35 yıl önceki Yeni Konya Gazetesi’ne gittik. Rahmetli Galip Yenikaynak’tan, artık Antalyalı olan dostumuz Haşmet Öyken’e, yine rahmetli Selçuk Yelli’den, kulakları çınlayasıya Ahmet Sarı’ya kadar kimlerden kimlere…
Nimet Bey bu gün de işi gücü yerinde bir şehir insanımız.
Ama kaypaklıktan, dostlarından yediği darbelerden, fitneden fesattan öyle yılmış ki artık ne sporda var ne de siyasette. Tek kelime ile köşesine çekilmiş. O bizi dükkana ilk girdiğimizde tanımıştı. Ama kahve sonunda açılmayı tercih etmişti. Ne de olsa yoğurttan ağzı yanmıştı(!)
Teşekkürler Nimet abi bizi eskilere çok eskilere götürdün. Allah senden razı olsun.
……………
Aynı gün şehrin genç jenerasyonundan yine iş ve spor dünyasından tanıdığımız Mehmet Üzümcü ile karşılaştık. Biz Mehmet Bey’i işinden gücünden tanımayız. Sadece ve sadece Konyaspor’dan tanırız biliriz. Zaman zaman Konyaspor’da görev yaptı. Parası ile pulu ile Konyaspor için en iyisini yapmaya çalıştı. Bizde kendimizde gazetecilik yapmaya çalıştık. Yeri geldi iyi yazdık yeni geldi kötü yazdık. Bu yüzden de pek çok dostumuzla olduğu gibi Mehmet Bey’le de bazen sarıldık öpüştük, bazen karşı karşıya dahi gelmemek için birbirimizden köşe bucak kaçtık.
Ama bugün hasretle sarılıp dostça kucaklaşabiliyoruz. Çünkü ortak paydamız şehir ve spordu.
Kim ne derse desin. Günah mı? Mekruh mu? Bilemem. Ama ben bu zıkkım sporu çooook seviyorum.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Başarının %5'i yapmayı bilmekten, %95'i yapabilmekten oluşur.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bayan sürücüler yeşil ışık yandığı zaman telefonla konuşmayı bırakıp araçlarını hareket ettirebildikleri zaman ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.