KONYA’NIN ANAHTARI (!)
Hafta sonundan buyana şehri bir toparlamaya çalışırsak bize bugün sayfa yetmez. Onun için sadece birkaç konu ile yazımızı sınırlandırmaya çalışacağız.
İsterseniz hafta sonu kaldığımız yerden Konyaspor’dan başlayalım. Çünkü geçtiğimiz hafta şehrin 1 numaralı siyasi konusu Konyaspor’du.
Oysa ne güzel de başlamıştık değil mi?
Hangi siyası ile görüşsek “Biz taraf olmayacağız. Konyaspor Konya’nın demişti”…
Bizde salak salak bu sözlere inanmış ve sevinmiştik. Niye? Konya’da Konyaspor üzerinden siyasetten ticarete kim kalbini bozmuş ise hepsinin sonu felaketle sonuçlanmıştı. Bu bozukluğun merkezinde de hep çirkin siyaset yer almıştı. Biz de başta İl Başkanımız Hasan Angı’dan Belediye Başkanlarımıza kadar hepsine bu duyarlı duruşlarından dolayı minnettar idik.
Meğer çok yanılmışız, yine siyasiler sözlerinde duramamış; hısım, akraba, eş dost, oğlan, ortak ne varsa her listeye üç koldan sarılmışlardı.
Kongreye gidilirken üç başkan adayı da at izi it izine karıştığı için her ihtimale karşı listelerinde yer alan tüm isimleri Emniyet ve istihbarattan bir kez daha teyit ettirmişlerdi. Allah var ya zaten millet gölgesinden şüphelenir durumda ne olur ne olmazdı. Eşeği sağlam kazığa bağlamak gerekiyordu. İstihbarat yönünden de temiz çıkan listelere bir de son kez siyasiler yine göz atmak isteyince bazı listelerde bazı isimler siyaseten şehrin yönetimine şirin(!) gelmemişlerdi. Ve ilk değil, ikinci hatta üçüncü müdahaleler sonucunda listeler siyasilerimizin de icazetlerini almışlardı.
Genel kurul her şeye rağmen temiz geçti sayılır. Üç adet “deve dişi” gibi başkan adayı ve yönetimlerinin yarıştığını göz önüne alırsak küçük çatırtı patırtılar asla gündeme gelmemeli derim. Çünkü lafa geldiği zaman “Büyük Konyaspor” cümlesinin arkasına sığınanlar bu konuda da egolarını bastıramayınca sadece zarar veriyorlardı.
Sonuçta nezih bir genel kurulun ardından Hilmi Kulluk ve ekibi kazandı. Ama Zeki Çimen ile Mustafa Oral listeleri ile asla kaybetmediler.
Zeki Çimen ve çekirdek kadrosu bu işe ilk soyunup “biz de varız” diyerek bu zorlu yolu açan kişiler olarak büyük sempati topluyorlardı. Zeki Çimen abimiz ve ekibinin kazanabileceği bir seçimde kaybetmesinin en büyük sebebi bence yine siyaset oluyordu. Çimen ailesi her ne kadar AK Parti’nin göbeğinde de olsa golü yine AK Parti’den yiyorlardı. Yukarıdan bu yana demek istediğimiz bu işte. Olay kısa sürede sahadan çıkıp siyasete giriyordu.
Mustafa Oral abimizi spor konusunda yakından tanırım. Çok iyi hatta fazla iyi niyetinin kurbanı oluyordu. Bu güne kadar Ahmet Şan yönetimine maddi manevi ve en stratejik desteği veren kritik dönemlerde eline geçen fırsatları sadece ve sadece düzgün kişiliği ve duruşu ile elinin tersi ile iten Mustafa abimiz sonuçta eğer listesine yazdığı isimler kadar bile oy alamıyordu.
Sebebi ise siyaseti(!) pardon oyunu kuralına göre değil de illa ki düzgün yapacağım diye doğru yolunda gitmeye çalışmasıydı.
Ve listeler hazırlanmaya çalışırken Zeki abimizin ekibinde dahası çekirdek kadrosunda yer alan iki isme direkt yüzlerine şöyle demiştim “İyisiniz hoşsunuz ama kazanma şansınız zor. Çünkü…….” demiştim.
Evet, Konyaspor’da kazanmanın anahtarı vardı ve bu anahtarı çok iyi elinde tutup değerlendiren Hilmi Kulluk ve ekibi açık ara kazanan taraf oluyordu. Bu ekibi buradan kutlarken yine şahsi görüşümü söyleyeyim, “Bu liste birlik ve beraberliğini korumayı başarırsa büyüklerinin söylediklerini seçim sonrasında da tutarsa Konyaspor rahat bir sezon geçirir. Konyaspor’un rahat sezon geçirmesi demek Konya’nın rahat, huzurlu ve mutlu olması demektir”…
Bütün bu işler olurken yani birileri seçim kazanıp birileri seçim kaybederken bir de hep kazananlar vardı. Yalnız lütfen dikkat, kimse dananın altında buzağı aramasın. “O hep kazananlar bir değil, iki değil, üç değildir…”
Hep kazanlar grubu sporda siyasette aklı ve duruşu ile gelecekte Konya tarihine geçeceklerdir.
Sonuç; genel kurul ve Konyaspor’da kazanan listesi ile kaybedenler grupları ile bir çuvala konup bakıldığında Konya kazanmıştır. İnşallah rahat, huzurlu, mutlu, zevkli, az dedikodulu bir sezon geçiririz.
ŞEFİK CAN KÖPRÜLÜ KAVŞAĞI’NIN
SONU İNŞALLAH İYİ OLUR
Yine geçtiğimiz hafta cumadan bir konuyu ele alacağız. Cuma günü nereden nasıl girdik tam anlayamadık ama bir anda kendimizi inşaatı devam ettiğini sandığımız Şefik Can Köprülü Kavşağının içinde bulduk. Yeni yolda idik, yeni alt geçitte idik. Ne kadar çok şaşırdık ise bir o kadar da mutlu idik. Şükürler olsun Allah’ım yol açılmıştı.
Amma velakin alt geçitte öyle bir trafik vardı ki. Durup bekliyorduk. Ya ileride bir kaza var dedik ya da çalışma tamamlanamadığı için bekliyoruz. İlk gün Bismillah deyip kızıp üzülecek değildik ya. Sabırla sonunu bekledik. Sonunda gördük ki bu iş yeni yol işi değildi. Geçidin sonunda ışıklarda bekliyorduk.
Neyse Cumartesi günü aynı yola bu kez bilerek isteyerek gururla girdik. Ammaaaa. Yine bekliyorduk. Ve ikinci günün sonunda şunu gördük ki bu alt geçitten çıksak da bir süre sonra karşımıza kırmızı ışık çıkıyordu.
Uğur Başkan’ın bu işi nasıl sıkı tuttuğunu biliyoruz.
82. günde bu yolun trafiğe açılmasının sebebi de budur.
Bu güzergâhta bulunan tüm alt geçit ve üst geçitler tamamlandığı zaman yolun akışını bir kez daha net olarak görmek yaşamak lazım.
Ama korkum şu ki bu at bu arabayı yine çekmez ise sorunun çözümünün bu geçitler olamayacağıdır. Çünkü İstanbul yönünden Beyşehir yoluna kadar geliyoruz ve paaaat diye bir koca duvara çarpıyoruz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Keşke herkes ilk tanıdığımız haliyle kalabilse.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bayram haftasına girdiğimiz şu mübarek gün ve saatlerde sabrı ve imtihanı hiç aklımızdan çıkarmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.