MHP - BBP ve sistem
16 Nisan Referandumundan çıkan sonucu nasıl okumak ve değerlendirmek lâzım?
Bütün partilerin bu referandumda ortaya çıkan yüzde 1’lik iradeyi psikolojik ve sosyolojik açıdan ve siyaseten de çok iyi değerlendirmeye başladıklarına inanıyorum.
Referandumla ilgili olarak bir araştırma şirketi, memur kesiminin birtakım kaygılardan dolayı yüzde 60 dolayında “hayır” oyu verdiğini, gençliğin büyük bölümünün “hayır” dediğini, büyükşehirlerde okuma-yazma oranı yükseldikçe “hayır” oylarının da yükseldiği tesbitini, bir tv. kanalında açıkladı.
Bu referandumda, Anayasa Paketi alelacele Meclis’e getirildiği ve Anayasa’nın 18 Maddesi’nin neleri kapsadığıyla ilgili olarak millete ve halka yeterince anlatılamamasından ve nelerin değişip değişmediği konusunda tam olarak iknâ edilememesinden dolayı vatandaşların ekseriyetinin bu sebeple kararsız kaldığı gözlemlendi.
Bu kararsız oyların kahır ekseriyetinin “hayır” yönünde sandığa yansıdığı, Doğu Anadolu’dan ise “evet” oylarının artmasının iyiye doğru çok ama çok önemli bir gelişme olduğu da o araştırmada dile getirildi.
Referandumdan çıkan sonucu iyi okuyamayan partiler, sistemi tartışmak yerine hâlâ kişileri ve YSK’nın aldığı kararı tartışmaya devam ediyor. Hâlbuki milletimiz, yüzde 1’lik bir oranla dahi olsa kararını vermiş ve sistem değişikliğine onay vermiştir.
Ne Milliyetçi Hareket Partisi ne de Büyük Birlik Partisi, mevcut sistemin devamından yana değillerdi. Mevcut sistemin çifte standartlı, etrafına ışık vermeyen aydınlarına bakacak olursanız; ne Yeni Türkiye’den yana olduklarını ne de Büyük Türkiye’yi istemedikleri anlaşılır.
Şimdi bu yeni sisteme göre; Anayasa Mahkemesi dahil, Sayıştay, Danıştay ve Yargıtay gibi yüksek yargı organlarının başkanlarını ve üyelerini bundan böyle Türkiye Büyük Millet Meclisi seçmeyecek mi?..
O halde bundan böyle hiçbir güç, “sizi buraya tıkan güç böyle istiyor” dedirtemeyecek. Devletin asıl sahibi olan milletin gerçek temsilcileri olan TBMM tarafından seçilen Yüksek Yargının hiçbir üyesi ve başkanı dahil hiçbir zaman ve zeminde, millete hakaret etme cür’etini gösteremeyecek ve etrafına ışık saçmayan aydınlara da kına yakma fırsatı vermeyecektir.
Yeni sisteme göre Yasama Meclisi, çıkardığı yasalarda hukukiliği koruma noktasında kanun devletinden çok hukuk devleti olma yönünde önemli kararlar alacağı inancıyla; kendi asli görevine yâni yasam ave denetim görevine geri döneceğinden kimsenin şüphesi olmasın.
Devlet bu aziz milletin nesi oluyor?
Elbette Leyla’sı…
Burada Leyla hasta olsaydı Mecnun ne yapardı diye bir soru akla geliyor.
Bu sistem değişikliğinin Leyla’nın yâni Devlet’in hastalığına çare bulmak için yapıldığını aziz Türk Milleti, yüzde 1’lik te olsa ufkunun ne kadar geniş olduğunu göstermiştir.
Hasta Leyla’ya çare bulabilmek için ne Kaf Dağının arkasında, ne Lokman Hekimin kutlu ellerinde, ne de Bengisu ırmağının ölümsüzlük sularında o çareyi aramadan sandıktan çıkarmıştır.
Evet bu asil millet, kendi çaresini kendi içinde, öz cevherinde aramıştır. Her 10 yılda bir öz benliğinden sömürülenleri artık geri istemektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 80 milyon halkıyla birlikte sömürülmekten bıkmıştır artık.
Dileyelim ki getirilmek istenen yeni sistem, bu sömürü düzenine son veren bir adîl sistem olsun.
“Artık Yeter! Söz milletin!” olsun istiyoruz.
Bundan böyle devlete yakışan hem fakirin, hem zayıfın ve hem de güçsüzün yanında olması için hukuk devletine yakışın kanunlar çıkarmasıdır.
Ben, getirilmek istenen yeni sistemden bunu diliyor ve istiyorum.
Ahtapotlaşan sistemin vurguncu ve soyguncu kollarının “faiz” yoluyla halkımızın kanını emmesine artık son verilmesini istiyorum.
AZİZİM DİYOR Kİ…
MHP ve BBP, kendi siyasi geleceklerine de malolsa ellerini taşın altına koyarak “millî beka” uğruna yeni bir sisteme geçit vermek adına Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte hareket ettiler.
MHP ve BBP’nin içinde bu yeni sisteme “evet” diyenler de oldu “hayır” diyenler de.
Ama şurası bir gerçek ki, AK Parti’den gelen yüzde 44,5 ve MHP’den gelen yüzde 4,5 ile diğer partilerden gelen küçümsenmeyecek oylarla Türkiye, yeni bir sisteme ve değişikliğe yüzde 51,4’lük bir oranla “evet” demiştir.
Bize de HAYIRLI OLSUN demek düşüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.