Bizim oralarda kuş uçuranlara “mırtık” derler.

Onların hayatları kuşların üzerine kurulmuştur. Eşinden ve çocuğundan önce mırtık, kuşlarını düşünür.

Çocuklar aç kalabilirler; ama kuşlar yemsiz kalamaz.

Mırtıklar alınmasınlar da, toplumun genel kabulüne göre mırtıklar pek muteber insan olarak anılmazlar.

Hayatlarının büyük bir bölümü çatıda geçen mırtıklar, mırtıklığın raconu gereği başkalarının uçurdukları güvercinleri kendi damına indirebilirse, o kuşlar onun olur. Gösterişli dişi kuşu ayaklarından tutarak sürü halinde uçmakta olan kuşlara gösterir, kuşları kandırmanın yollarını arar. Buna da “kuş parlatmak” denir.

Siyasette de kamuoyunu etkilemek, partinin veya liderin gücünü olduğundan daha fazla göstermek için “kuş parlatma” işinin benzeri şeyler yapılır.

Şu anda Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu mırtıkların parlattığı dişi kuşa benzemektedir.

“Deveden bir kıl koparmak kardır” anlayışındaki Erdoğan karşıtları koro halinde, Karamollaoğlu’nu parlatmanın derdine düşmüşler.

Garibim de kerameti kendinden sanıyor.

Milli Görüş’ün en azılı düşmanları, 28 Şubat’ın şakşakçıları ne oldu da bir anda Milli Görüş’çü oldu acaba?

Malum kanalların başmisafiri Karamollaoğlu.

“Erdoğan gitsin de Türkiye de yıkılırsa yıkılsın” diyenlerin makalelerinin öznesi Karamollaoğlu.

Hiçbir anketinde gerçeğe yakın tahminde bulunamamış akortsuz anketçiler Karamollaoğlu’nu parlatma derdinde.

Taş olsun da baş yarsınlar. İstemeyenin karnı ağrısın.

Ancak bu işin bir proje olduğu o kadar belli ki; keşke biraz daha usturuplu yapsalardı.

Bindelik oy oranı ile iktidara racon kesmek, “dediğim dedik” diyerek ittifak şartlarını belirlemeye çalışmak fazla nazın aşık usandırmasına benzemektedir.

Saadet Partisi ittifakın olmazsa olmazı değildir.

İttifak, Saadet’siz de yoluna devam edebilir.

Fikir, düşünce, anlayış, inanç birliği olanların bir arada olmasının daha doğru olacağı için Saadet’e olta sallandırılmıştır.

“Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu anlatayım” demiş atalarımız.