NEREDESİNİZ EY AŞIKLAR?
Herkesin yüreği çelikten değildir.
Çelik yürekli olduklarını iddia edenlerin bile derinlerinde bir yarası vardır.
Hepimizin yarası vardır, kimimiz o yaraların kabuğunu söküp atar kimimizin o yarası her gün kanar…
Şahsen benim yaralarım her gün kanamakta.
Kan kaybından ölmem, ruhumu çoktan toprağın altına gömmüş olmam gerekirdi…
Ölmedim, direndim. Yaralarımı vatan sevgisi ile sarıp sarmaladım, devletin şefkati ile uykularımda yaralarımın acısını hissetmedim, milletim bu topraklarda daim olsun diye yaralarımı herkesten gizledim…
Sustum, içime attım, şehitliklere haykırdım içimi…
Allı bir turna olayım da uçayım kimsesiz diyarlara dedim.
Dağlarda çiçek olup öbek öbek açayım, yetim çocuklar yumuk elleriyle toplasın beni diye dualar ettim.
Kaderde var mı izleyip göreceğiz.
Hiçbir şeye layık olmadığımı biliyorum, hayallerde uçmuyorum sadece kanım dökülünce yaş toprağa, üzerinden rengarenk çiçekler saçılsın istiyorum…
Kokusunu Şırnak’tan İzmir’e vatan için çarpan bütün yürekler hissetsin istiyorum…
*****
Şu vatan uğrunda sıra sıra dizilmiş, kimsesizliğe terk edilmiş, yalnızlıkla dost olmuş o vatan evlatları nerede dersiniz?
Birçoğu ruhunu Cizre’ye, Silopi’ye, Kuzey Irak’a, Suriye’ye, Nusaybin’e, Ovacık’a, Kağızman’a, Digor’a teslim etmiş gitmiş.
Postallarının izleri hala o topraklarda, aradan yıllar geçmiş ama izleri asla silinmemiş…
Dilleri lal olmuş, kulakları sağır, gözleri kör…
Ruhları geceleri çatışmalarda, gündüzleri de uçsuz bucaksız arazilerde yürüyormuşçasına yorgun ve dingin…
Bir seslensek onlara, el etsek…
“Neredesiniz bre adamlar?” desek. Çıkıp gelirler mi?
*****
40 yıllık terörle mücadele hayatımızda binlerce şehit ve gazi verdik, şehitlerimizin ruhları şad olsun, gazilerimizden de Allah razı olsun.
Fakat bir de ruhlarını çoktan teslim etmiş yaşayan bir ölüden farkı olmayanlar var. Her meslek grubundan var: Hakim, savcı, polis, asker…
Devletin içindeki vatan hainlerinin baskılarına, iftiralarına dayanamayıp istifa edenler ya da ettirilmek zorunda kalanlar, yalan dolu balistik raporları ile görevden atılanlar, sivil hassasiyetine dikkat etmemiş diye apar topar kapı önüne koyulanlar, teröristin üzerinde tuzaklama var mı diye kıyafetlerini çıkardığı için açığa alınıp görevden atılanlar, erken emekli edilenler, emeklilikleri dolunca gözleri yaşlı bir şekilde veda edenler, 46 raporunu alınlarına çakıp toplumun içinde yalnızlığa terk edilenler…
Ve daha nicesi…
Kimisi bu yaşadıklarına kızıp devlete küser, farklı bir hayat çizer kendilerine.
Kimisi de yüreklerindeki devlet aşkını alıp, kimseye hissettirmeden vatanın uçsuz bucaksız köşelerinde nöbete koyulurlar…
Bir kurt misali dağda, bayırda, çölde, şehir merkezlerinde hep pusuya yatarlar da kimse göremez…
Sevdaları yücedir, aşkları derindir. Vazgeçerler mi hiç? Kendi imkanlarıyla kaldıkları yerden devam ederler…
Kıyamete dek, son nefese dek...
Ve bu deli aşıklar artık Fırat’ın doğusunda...
Allah yardımcıları olsun...
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.