Değerli Okurlar; Bugün Ortadoğu ve Kobani’de yaşananlar birden bire olmuş değildir, planlı bir sürecin sonucudur. En azından ben öyle düşünüyorum.

Ortadoğu’da bir oyun oynanıyor. Bu bir satranç oyunu. Amerika ve müttefiklerinin kazanacağı bir oyun. Şah belli, vezir belli. Sonuçta, kazanan emperyalistler olacağı için piyonların kim olduğu önemli değil. Önemli olan onlara biçilen roller. Piyonlar, bazen birbirine saldırıyor bazen başkalarına. Niye öldüklerini, niye öldürdüklerini, sonucun ne olacağını bilmeden savaşıyorlar.

ABD, Esad’ı devirmek için birtakım planlar yaptı ve harekete geçti. ABD planında, eski başbakanımızın da rolü bulunmaktaydı. Güya Esad devrilecek, Suriye parçalanacak ve parçalanan yerler, Türkiye’ye bağlanacaktı. Üstelik Irak’tan ayrılacak yerler de Türkiye’ye bağlanacaktı. Bu şekilde, Yeni Osmanlı canlanacak ve Tayyip Erdoğan da, Yeni Osmanlı’nın ilk padişahı olacaktı.  

Bunun bir tek şartı Kürt açılımıydı. Eğer yeni Osmanlı olunacaksa, Kürtlerle barış yapılmalıydı. ABD planını hayata geçirip, Esad’ı devirecek, Suriye’ye özgürlük getirecek ve Erdoğan da dünya tarafından alkışlanan, gerçek bir dünya lideri olacaktı. Fakat işler hesaplandığı gibi gitmedi. Bu arada, Suriye karıştı, iç savaş çıktı. ABD, geri çekildi ve ağırdan almaya başladı. Tayyip Erdoğan satıldığını anladı ama iş işten geçmişti.

Esad, Suriye’nin bir bölgesini, hiç mücadele etmeden, PKK’nın Suriye kolu olan PYD’ye bıraktı. Esad’ın ordusu yerindeyken, ağır silahları, tankları, uçakları varken, bu bölgeden niye bu kadar kolay vazgeçti bunu hiç kimse sorgulamadı. Ve oyunun ikinci perdesi başladı.

Bir sabah uyandığımızda, IŞİD adında, dinci bir terör örgütünün, Musul’u işgal ettiğini öğrendik. Hemen ardından, Telafer’i ve birçok köyü işgal etti. İşgal edilen bölgeler, tamamen Türk yerleşim yerleriydi. IŞİD, Musul’u işgal etti ve Musul’da görev yapan, Türk konsolosluk görevlilerini tutsak aldı. Türkmenlere karşı, korkunç bir katliama başladı. Hayatta kalabilenler Barzani Kürtlerinin sınırına, canlı kalkan olarak yerleştirildi. Bu arada Irak ordusu ne yaptı? Irak ordusu, o kadar ağır silahları bırakarak kaçtı. Hiçbir ordu, kaçarken düşmanına silah bırakmaz. En azından imha eder. Anlaşılan birileri, bırakın gidin dedi.

IŞİD’in, Musul’u işgal etmesiyle birlikte, Barzani peşmergeleri, bunu bahane ederek, yıllardır göz koydukları, Kerkük’ü işgal etmiştir. Unutulmamalıdır ki Kerkük, bir Türkmen şehridir ve şu an Kürt işgalindedir.

Türkmenlere, Araplara karşı yapılan IŞİD saldırılarına sesi çıkmayan, ABD ve müttefikleri  konu Kürtler olunca, Suriye’de de harekete geçtiler ve IŞİD’in üzerine bomba yağdırmaya başladılar…

IŞİD’in, Kobani’yi kuşatması ve PKK-PYD ile çatışmaya geçmesini fırsat bilen, HDP’liler ve Kandil’deki teröristler, Kürtleri topyekûn ayaklanmaya çağırdılar. Bir anda, Türkiye’nin cadde ve sokakları, savaş alanına döndü. Kürtlerin ayaklanma girişimi, istedikleri gibi başarılı sonuç vermese de ortalığı yakıp, yıktılar ve yağmaladılar.

Sonuç; dün IŞİD ile aynı görülen PYD’ye bugün yardım koridoru… Cumhurbaşkanımızın  Afganistan dönüşünde uçakta yaptığı, “PYD şu anda bizim için PKK ile eştir, o da bir terör örgütüdür. ABD’nin böyle bir yardımına biz ‘evet’ diyemeyiz” şeklindeki ifadesi ne oldu da değişti. PYD tövbe mi etti? Korkarım kendi elimizle sınırımızda bir Kürt devleti kuruyoruz.