Bugün siz tatil yapan değerli okurlarımız için güzel bir hafta sonu.

Evlatlar, torunlar dün karnelerini aldılar. Hava sıcak ve güneşli, çok şükür bayram yaklaşıyor. Evlerde, iş yerlerinde tüten ocaklarda yavaş yavaş çaktırmadan mutfaktan pazar yerlerine, dükkânlardan AVM’lere hazırlıkların temposu artıyor.

Bu günler güzel günler.

Bu günler insanların ömürlerinde yılda iki defa yaşanabilen sayılı günler.

Böyle güzellikler içerisinde asla sıkıntılı bir yazı yazmak istemiyorum.

Önemdeki notlara baktım.

Yazılmak için aldığım bilgelere ve sizlerden ulaşanlara göz atım. Hepsi sıkıntılı. Yazmayacağım. Mümkün oldukça bayrama kadar sıkıntılı işlere girmeyeceğim inşallah.

Bu yüzden de bu gün pek çok şeye teğet geçeceğim.

Son satırına gelinceye kadar gaza gelmez isem yazı böyle tamamlanacak inşallah.

………….

Havalar iyiden iyiye ısındı. Yaz geldi gibi sanki değil mi? Çok şükür ramazanda hava biraz serin ve yağışlı idi iyi oldu hani. Koskoca mübarek ayın nasıl gelip geçtiğinin farkına bile varamadık.

Ramazanlarda havalar iyi olunca insanlarımız bir anda kendilerini dışarıya attılar. Parklar, bahçeler yeşil alanlar insanlarımız ile doldu. Mangalların yakılmasından kömürde çaya kadar her yeri birbirinden farklı koku ve duman ile kaplar oldu.

Şehrin insanının yeşil alana ihtiyacının bu denli büyük olduğunu gördükçe iki isim hep aklıma geliyor.

Birincisi Sayın Mustafa Özkafa.

Sayın Özkafa, taaa o yıllarda Hatıp’a o günün şartlarında şehrin en büyük parkının yapılacağını açıklayınca çok garipsemiştim. Yani o yıllarda Hatıp’ta bu bölgede in cin top oynardı. Bir de kendi kendime sorardım “O kadar uzağa bu kadar millet niye gitsin ki?” derdim.

Sonradan gördük ki bizim insanımız için yeter ki yeşil alan olsun yeter. Mangal keyfi için Fizan’a bile gidecektik.

Sonra, Tahir Başkan’ın, Ankara yolu üzerinde kilometrelerce uzunluğunda sağlı sollu park projesi.

Yine hafızam almıyordu.

Konya’nın Ankara Yolu çıkışı, 24 saat şehirlerarası otobüslerin, tırların kamyonların yani araç trafiğinin vızır vızır işlediği bir yola binlerce kişi kapasiteli yeşil alan ha(!).

Gel zaman git zaman bir de baktık ki, vatandaş bu alanı öyle doldurmuştu ki mangal ateşini öyle bir körüklüyorlardı ki dumandan göz gözü görmüyordu.

Düşündüklerimizsin tam tersine burada mağdur olan kesim bizim vatandaşımız değil aksine tırların kamyonların sürücüleri dumandan ilerlemedikleri için farlarını yakmak zorunda kalıyorlardı.

Sonuçta şuna bir kez daha şahit oluyorduk ki bizi yöneten insanlar bu milleti çok iyi biliyorlardı. Bizim insanımızı çok iyi tahlil etmiş ve çözmüşlerdi.

Yok mesafe uzundu kısaydı, yok can güvenliği idi, yok efendim temiz hava, sağlıklı ortam, yeşil doğa idi….. hepsinin palavra olduğunun aşikarlığı her seferinde ispatlanmış oluyordu.

40 yılın sonunda geldiğimiz noktada bizi yöneten insanlarımız sevsek de sevmesek de yaptıklarına katılsak da katılmasak da sade vatandaş için en doğrusunu yapmış oluyorlardı. 

Yumuşak yazıp kimseyi kızdırmayacağız dediğimiz bu günkü yazının sorumlusu da Erenköy’den Mehmet T…. Abimizdir. 

Mehmet abi önce şu iki kareyi bize göndermiş;

Sonrada altına da şunları yazıyordu;

“Tuvalet yok. Mangal yakacak yer yok. Yaktığımız mangalın külünü dökeceğimiz yer yok. Çöplerimizi atacağımız çöp kutuları küçük küçük. Bu kadar millet yediğini, içtiğini nereye atacak. Küçücük çöp kutusu dolunca millet yere atar tabi. Temizlik görevlisi ne yapsın? Su yok.

O zaman ne yapalım. Bir levha bir afiş dikelim işi bitirelim.”

……………..

Sakin Mehmet abi sakin. Şimdi daha büyük yeşil alanlar ve parklar geliyor. Biraz sabırlı ol. Biraz sabırlı olalım lütfen.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Başkasından üstün olmanın onurlu bir yanı yoktur. Asıl onur kişinin eski halinden üstün olmasından gelir. 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bencilliğin bütün fesatlıkların kaynağını olduğunu bilip bu kötü huyumuzdan vazgeçmeye çalıştığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.