Para sıkıntısı gerçekten var mı? Yoksa “mağdur edebiyatı” mı yapıyoruz?
En güzel hafta sonları ve mutlu tatiller dileği ile bugün ki “gıcık” yazımıza başlıyoruz.
“Biz basın mensupları” demeyeyim de, bizim gibi bazı gazeteciler(!) meslekleri gereği çok gezmek, dolaşmak, bir gün içerisinde en az üç beş yeni isimle tanışmak ya da tanıdıkları ile sohbet etmek zorundadırlar.
Biz de bu düşünce içerisinde altı yok pabuç gibi gezmek zorundayız.
Vallahi de billahi de atmıyorum, sallamıyorum da.
Bizimle gezen ya da gazetede şahit olan arkadaşlarımız biliyorlar ki zaman zaman günde 20 ayrı isimle bile görüştüklerimiz oluyor. Bunlara telefon görüşmeleri filan da dahil değil.
Hatta bazen bir günde iki ayrı Belediye Başkanı ile basına yansımaması gereken özel sohbetlerimiz bile oluyor.
Zaten zeki bir adam değiliz. Bu derin ve özel görüşmeler ile kel kafamız bazen bidon
gibi oluveriyor.
............
İşin kötü tarafı bu telaşe içerisinde sohbetlerin 10 tanesinden 9’u para ile alakalı.
İş dünyasının en baba isimlerinden, garip, kendi dünyasında ticaret yapmaya çalışanlar bile bir türlü açılamayan piyasalardan rahatsızlıklarını dile getiriyorlar.
Devlet ile belediyeler ile iş yapanlar ise, “iş yapar gibi görünseler de paralarını zamanında asla alamadıklarını” hatta “taahhüt edilenden sonra aylar geçmesine rağmen alacaklarının 10’da birini bile alamadıklarını” kulağımıza fısıldamaktalar.
Bunları işittikçe üzülüyoruz.
Niye?
Ucu sonunda dolaylı olarak bize de dokunuyor.
Çünkü, herkes iyi olsa, mutlu olsa, para kazansa bizim sektörde iyi olacak.
Herkes ile biz de uçacağız.
Kimin kapısı çalsak, kiminle sohbete dalsak herkes ağlıyor.
Haaa Allah’a şükürler olsun ki sıkıntılarını bize yansıtmamaya çalışıyorlar.
Ne var ki üstü örtülü bir durgunluk had safhada.
..........
Diğer yandan daha garip bir durum var. Hadi bizim dışımızdaki diğer gazeteler yalan yazıyor.
Eeee biz daha dört gün önce manşet yapmışız.
Resmi rakamlara göre Türkiye’de 1 milyon ve üzerindeki mevduatı bulunanların sayısı 95 bin imiş. Yani bu ülkede 95 bin milyoner varmış.
Vallahi en kötü tahmin ile bunun en az 15 bini Konya’dadır.
Bu rakamın 25 bin, 35 bin olmasını istemeyenin iki gözü birden kör olsun.
............
Yine resmi rakamlara göre 80 milyon insanımızın yaklaşık 70 milyonunun bankalarda maaş hesabı değil mevduat yani para hesabı varmış.
Tekrar, tekrar okuyorum yani 70 milyon insanın bankada tasarruf amaçlı parası varmış.
Bunlardan 60 milyonun hesabı 10 bin liraya kadarmış.
...............
Şimdi duyduklarımıza mı inanacağız, yoksa resmi rakamlara mı?
..............
Ben artık rakamlara inanıyorum.
Çünkü benim Organize Sanayii’nde çok büyük, maddi yönden çok güçlü, manevi yönden de “En iyi ben Müslümanım” diyenden daha hassas Allah’tan korkan, kuldan utanan samimi mi samimi bir Ali abim var.
(Bilenler bildi değil mi?)
Ali abime geçenlerde bu durumu sordum.
Benim güzel abim aklımda kaldığınca özetle şöyle diyordu; “Uğur abiiii para kazanmıyoruz diyene inanma. Allah’a şükürler olsun ki para kazanıyoruz. Sanayicisi de kazanıyor, imalatçısı da, üreticisi de. Kazanmıyorum diyene inanma. Ama şöyle bir durum var. Sanayiden kazandığımızı sanayiye yatırmıyoruz ki. Nerede büyük arsa var, nerede büyük toprak işi var. Yani ter dökmeden yorulmadan rant var, biz artık oradayız. Tabii sen fabrikadan kazandığını 5 yıl sonra bir yatırıp 100 kazanacağın arsaya yatırırsan sıcak para akışı durur.”...
Tam anlamıyordum ama anladığım kadarı ile demek ki parası olan iyi para kazanmaya devam ediyordu.
Ben yine bir, iki “ama” larla soru sorup, ters örnekler verdiğim zaman da Ali abim masasının üzerindeki sigara paketinden bir dal daha çıkartıyor, yakıyor ve “Uğur abi kimsenin kimseye güveni yok artık” diyordu.
..........
Siz bu yazıdan ne aldınız ise ben de o kadar anladım işte.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Aklın ve bilginin üç büyük düşmanı vardır: Kötülük, bilgisizlik ve tembellik.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Engelli tekerlekli sandalyelerimizle ana yolda ters yönden gitmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.