Selçuk ve Alâeddin Keykubâd
Selçuk adı Oğuz boylarından olan biri olan Kınık boyuna mensup Selçuklu Devletine ve hanedanına ismini veren Selçuk Bey’den geliyor.
Selçuk Bey’in atası Dukak’tır. Dukak, Oğuz Yabguluğu’nda subaşı (ordu/birlik komutanı) görevini yapıyordu. Daha sonra bu göreve oğlu Selçuk gelmiştir. Selçuk Bey ve torunlarının kurduğu devlete onun adına nisbetle Al-i Selçuk (Selçuklu ailesi) olarak verilir. Selçuk Bey oğullarına Arslan, Mikail, İsrail, Musa ve Yusuf isimleri verir. Torunları Tuğrul Bey ve Çağrı Bey’dir. Tuğrul Bey, 1038’de başşehri Mevr olan ilk Selçuklu Devleti’nin sultanı oldu.
Selçuk Üniversitesi’nin adı da Al-i Selçuk’tan geliyor.
Çağrı Bey’in oğlu Alp Arslan, 1071’de Anadolu’nun kapılarını ardına kadar Türklere açtıktan sonra Türkleşme ev Müslümanlaşma da Horasan’dan gelen Alp-Eren’ler vasıtasıyla daha önceden başlamıştı. Yiğit ve adaletli vasıflarıyla bilinen Alp-Arslan’ın şehadetinden sonra Melikşâh sultan oldu. Ortadoğu’dan Uzakdoğu’ya kadar büyük bir coğrafyada hâkimiyet kuran Melikşâh’a, Bağdat’taki Halife Muktedî tarafından kılıç kuşandırılarak 1087’de “Dünya hükümdârı” ilân edildi. Melikşah’ın genç yaşta bir suikast sonucunda şehit edilmesinden sonra Selçuklu Devleti zayıfladı, bölünmeler oldu ve Haçıl seferleriyle birlikte Kudüs’te elden çıktı. Yüzyıllar sürecek olan Hilâl-Haç kavgası başladı. Selçuklu hanedanı üyelerinin bölgelerinde bağımsız hareket etmeleri sonucunda Büyük Selçuklu Devleti yıkıldı. Nasıl, neden ve niçin yıkıldığıyla ilgili Büyük Selçuklu Veziri Nizamül Mülk, Siyasetname’sinde bunu anlatıyor.
Türkiye Selçuklu Devleti ise, Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından kuruldu. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Selçuk Bey’in oğlu Arslan Yabgu’nun torunudur. 1074’de Konya’yı fetheden Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1075’de de İznik’i alarak burayı merkez yaptı.
Şüphesiz Türkiye Selçuklu Devleti en parlak dönemini 1. Alâeddin Keykubâd devrinde yaşadı. 17 yıllık saltanatı döneminde ve Türkmenler tarafından Uluğ Sultan olarak bilinen Alâeddin Keykubad, payitaht Konya’yı mimari açıdan, sanat ve kültür ile ilmi yönden çok mamur hale getirdi. Refah seviyesi arttıkça ilim ve sanat erbabı ile manevî ilimlerde mütehassıs âlim ve ulema da Konya’yı kendilerine yurt edindiler. Tekke ve zaviyelerden sonra dünyanın en büyük medreseleri yapıldı. Bunlar arasında Karatay Medresesi ve İnce Minareli Medrese en başta gelenleriydi. Bunları Sivas, Kayseri ve Erzurum ile diğer şehirlerde açılan medreseler takip etti.
Alaeddin Keykubad, kültür ve medeniyet hizmeti için, ilme, âlimlere ve sanatkârlara büyük değer verdi.
Medreselerde İslam ilimlerinden; tefsir, hadîs, hadîs usulü, kelâm, kelâm usulü, fıkıh, fıkıh usulü ve tasavvuf yanında, matematik, astronomi, tıp ve felsefe gibi ilimler de öğretilirdi. Genellikle, medresenin yanında, dârüşşifa denilen hastane, cami, kütüphane, zâviye, kervansaray, imaret de bulunurdu. Bunlar da birer ilim irfan yuvasıydı. İslam ülkelerinden bir çok âlim, payitaht Konya’ya gelip başta sultan olmak üzere devlet adamlarından ve halktan iyi muamele gördüler. Türkiye Selçuklu Devletini, ilim ve irfan yuvası haline getiren değerli âlimlerin arasında Şihabüddin-i Sühreverdî, Necmeddîn-i Râzî, Muhyiddîn-i Arabî, Ahmed Fakîh, Mevlânâ Celaleddîn-i Rumî, Hacı Bektaş-ı Velî sayılabilir.
***
Hititler döneminden beri kullanılan çift başlı kartalı üniversitenin amblemi yapan Selçuk Üniversitesi’nin kampüsünün adı da Alâeddin Keykubâd Kampüsü’dür. 42. Kuruluş Yıldönümünü kutlayan Selçuk Üniversitesi, hem adıyla hem de kampüse verilen isimle birlikte tarih kokan ve diğer üniversitelerimize her yönüyle abilik yapan Cumhuriyet dönemi Konya’sının önemli bir ilim yuvasıdır.
Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin’i kutluyor ve 42 yaşına giren üniversitemize “42 kere maşâllah” diyorum. 42. Kuruluş Yıldönümü töreninin merhum rektör Prof. Dr. Erol Güngör’e atfedilmesindeki güzelliği bir yana, onun anısına 42. Yıl Özel Sunumunun Türkiye Günlüğü Dergisi Genel Yayın Müdür Mustafa Çalık’a yaptırılmasını da anlamlı buluyorum. Şahin hocam, açılış konuşmasında, 1975 tarihinden 2016’ya kadar 600 bine yakın öğrenci mezun eden Selçuk’un, Türkiye’deki 181 üniversite arasında 13. sırada, dünyadaki 28 binden fazla üniversite arasında ise 902. sırada olduğunu açıklamıştı.
Ben, Selçuk’un yerinin bu sıralamaların daha da üstünde olması gerektiğine inanıyorum. Çıtayı daha da yükseklere koyması hem ülkemiz, hem şehrimiz hem de ilim dünyası ve üniversitemizin fonksiyonu açısından büyük bir değer oluşturacaktır. Türkiye’de yükseköğretimin masaya yatırılıp yamuk yerlerinin bistüri ile neşter vurulup düzeltilmesi gerekiyor. Ya değilse mevcut haliyle devlet üniversitelerinden Türkiye’yi ve milletimizi muasır medeniyetler seviyesine çıkartacak hamleler yapmasını beklemek biraz safdillik olur.
***
“Selçuk” ve “Alâeddin Keykubâd” isimlerine hürmeten ve içlerini doldurmak babında ve örneklik teşkil etmesi açısından genç nesilleri her türlü kötü alışkanlıklardan ve bağımlılık yapan maddelerin boyunduruğundan kurtaracak bir erdemli ve ahlâkî hareketin Selçuk’ta, Alaeddin Keykubad Yerleşkesinden başlatılması gerekir diye düşünüyorum.
AZİZİM DİYOR Kİ…
“Avrupa Ortak Pazarı’nın kuyruğu mu, yoksa Ortadoğu’nun başı mı olacağız? Bize düşman olan ve düşman kalacak bir medeniyetin çöpçülük hizmetini mi, yoksa kendi medeniyetimizin öncülüğünü mü yapacağız? Türk münevveri bu konuda derhal bir karar vermelidir.” diyen Erol Güngör hoca ne kadar haklı ise, hocamızın bu sözünü hayata geçirme noktasında Selçuk’a ne kadar büyük bir görev yüklendiğinin idrakinde ve şuurunda olmalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.