TARİHİN DONDUĞU YER: SARIKAMIŞ
TARİHE YOLCULUK (180)
Osmanlı açısından 93 Harbi ‘Büyük Kıyamet’, Balkan bozgunu ise “Küçük Kıyamet’tir. 30.000 şehit verdiğimiz Sarıkamış Taarruzu ise; askerî açıdan düşündürücü, Mehmetçik açısından büyük bir kahramanlık ve fedakârlık destanıdır.
Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Konya İl Başkanlığı tarafından İl Halk Kütüphanesi’nde; “Sarıkamış Şehitleri Anma Fotoğraf Sergisi” açılmıştı. Sergiyi açan İl Başkanı Hakan Topçu, ve emeği geçen Tayyar Yıldırım, Bahri Kılınçel ile TEMAD üyelerine teşekkür ediyorum. Bu sergi beni son derece hüzünlendirdi ve düşündürdü.
Askerî açıdan düşündürücü olan Sarıkamış Taarruzu, düşmanı kuşatma ve yok etme harekâtı idi. Sarıkamış; Mehmetçik açısından bakıldığında ise, o soğuğa ve tipiye karşı gösterilen büyük bir kahramanlık ve fedakârlık destanıdır.
Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’na girmeden önce 18.yüzyılda tarihe 93 Harbi olarak geçen Osmanlı-Rus savaşında yenilince; Rus kuvvetleri, Yeşilköy’e kadar gelmişler ve Doğu Cephesi’nde ise Erzurum’dan Ardahan’a kadar ve Sarıkamış da dahil pek çok Osmanlı şehri Çar kuvvetlerinin eline geçmişti. Tarihte bu yenilgiye ‘Büyük Kıyâmet’ olarak bakılmış ve o şekilde değerlendirilmiştir. Osmanlı’nın ‘Küçük Kıyâmet’i ise; Balkan bozgunudur.
Biz Balkan bozgununda 700.000, Sarıkamış’ta 90.000, Çanakkale’de 250.000 askerimizi sivillerle birlikte şehit verdik. Osmanlı-Rus Savaşı ile Balkan Bozgununu, askerin siyasete bulaşması, emir-komuta zincirinin bozulması ve “Saltanatçı-İttihatçı” ikileminden dolayı yaşadığımız söylenebilir. Balkan savaşları başlı başına büyük bir acı, kan, gözyaşı ve dramdır. Balkan bozgununda sivil kayıplarımız çoktur. Sivil ahaliye çoluk çocuk, kadın yaşlı denilmeden büyük bir zulüm ve işkence yapılmıştır. Kanlı Balkanlar, bizim tarih kitaplarımızda bütün gerçekliğiyle neden genç kuşaklara anlatılmadığı ise düşündürücüdür.
Yukarda verilen rakamlara cephe gerisinde hasta ve yaralı olarak şehit olanların sayıları dahil değildir. Ruslar, Doğu Cephesi’nde esir aldıkları 65.000 Osmanlı askerinden (siviller da dahil) 40.000’i geri dönmüyor. Ruslar, Ermeni Komitacıların kışkırtmalarından dolayı Türk esirlere büyük işkence ve zulüm yapıyorlar. Sarıkamış’ta tifo hastalığına yakalanan ve esir alınan Türk askerleri iki tren vagonunda esir kamplarına götürülürken bir istasyonda, manevra yapıldığı sırada vagonlar unutulur. İki hafta sonra farkedilip geriye dönüldüğünde Ruslar, her iki vagonun dışarıdan pencere ve kapıları daha önceden çivilerle sıkıca kapattıklarından esirler içeride yaşam savaşı vermelerine rağmen hepsinin tifoya yakalandıkları varsayılarak vagonlar ateşe verilmek suretiyle yakılır. Bu, Rusların Türk esirlerine karşı nasıl muamele yaptıklarına dair göz önünde bulundurulması gereken çarpıcı bir örnektir.
ALLAHUEKBER DAĞLARINDA DONARAK ŞEHİT OLDULAR
Sarıkamış, başarısızlıkla sonuçlanan bir taarruz harekâtıdır. “90 bin asker tek bir kurşun dahi atmadan donarak öldü” iddiası ise elbette gerçek değildir. Üç Kolordudan oluşan Osmanlı Ordusunun başında Enver Paşa bulunmaktadır. İki tümenden oluşan (20.000 asker)10. Kolordu Kumandanı Hafız Hakkı Paşa, Rusları arkadan kuşatmak için Allahuekber Dağları’na vardığında zor kış şartları ve fırtına çıkmasından dolayı 3.200 asker donarak şehit olur. Tipiden birbirlerini göremez ve farkedemez hale gelen önde ilerleyen askerler, birbirlerini düşman zannederek vuruşurlar ve 2.000 askerimiz de kendi kendilerini öldürürler. Bu arada Ruslar, Osmanlı Ordusu’nun kendilerini arkadan kuşatarak yaracakları istihbaratını çoktan almışlardır. Rus kuvvetleri sayı ve ulaşım bakımından Osmanlı kuvvetlerince üstün durumdadır. Ruslar, Sarıkamış’a kadar tren yolu vardır. Enver Paşa komutasındaki Osmanlı askerleriyle Hafız Hakkı Paşa komutasındaki askerlerin buluşma noktasına; askerler, Allahuekber dağlarını yaya olarak aşamadıkları için varamazlar.
Enver Paşa, Sarıkamış yenilgisinden sonra İstanbul’a döner. Sarıkamış harekâtının basında yer almasına mâni olur. Enver Paşa, Kafkas Cephesi’nde Ruslara karşı çarpıştığı sırada 1922’de 41 yaşında şehit olur. Tacikistan’ın Çeğen köyündeki kabri ise, 1996’da Türkiye’ye getirilerek İstanbul Şişli’deki Abide-i Hürriyet Tepesi’ndeki Talat Paşa’nın mezarının yanındaki mezarlığa tekrar defnedildi.
Sarıkamış şehitlerimizi rahmetle anıyor, Balkan bozgununda, Çanakkale’de, İstiklâl Harbi’nde ve en son 15 Temmuz’da kaybettiğimiz şehitlerimizle birlikte bütün şühedanın ruhları şâd olsun. Ruhlarına el-Fatihâ.
YARIN: Yapay zeka ve düşündürdükleri…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.