Tavuk besleyecek olanlara...
1 Kasım seçimleri bitti halk diyeceğini dedi ve istikrara karar verdi. Yüzde 50 ile AK Parti’yi tek başına iktidara getirdi. Allah vatanımız ve milletimiz için hayırlara vesile kılsın. Yeni hükümete başarılar versin.
Yukarıdaki başlık bazılarını şaşırtabilir. Biliyorsunuz bazı siyasiler siyasetten çekilince tavuk besleyeceğini söylüyor kameralara.
Bu haberi televizyonda seyredince aklıma bir anekdot geldi de onu anlatmadan geçemedim.
Bir arkadaşım vardı devlet dairesinde, bir anısını anlatmıştı yıllar önce. Çok hoşuma gitmişti beni hem güldürmüş hem de düşündürmüştü. Arkadaşım şöyle diyordu: İsmail abi bir insan bildiği işi yapmalı, bilmediği işe kafasını sokmamalı eline yüzüne bulaştırır hem toplum içerisinde hem de ailesinin yanında rezil rüsva olur diyerek anlattı. Emekli olunca boşluğa düştüm bir arkadaşıma dedim ki yahu canım sıkılıyor evde boş duramıyorum senin tuttuğun bir iş var mı bana da tavsiye etsen de ben de bir şeylerle meşgul olsam dedim. Bana tavsiyesi şu oldu: Ben tavukçuluk yapıyorum bazen çiftliklerden bazen de mahalle aralarında beslenen tavuklardan yumurtadan çıkmış olan satılık tavukları alıp pazarlarda satıyorum. Üç beş kuruş hem kazanıyorum hem de can sıkıntım olmuyor her gün evde oturarak hanımı da rahatsız etmiyorum.
Bunun üzerine araştırdım bir tavuk çardağında bu tür tavukların satıldığını duydum. Aracım ile çarşıya uzak olan çardağa gittim derdimi anlattım çardak sahibine. O adam bana iyilik yaptı toptan alanlardan ayırmayıp bana da istediğim kadar tavuğu onlarla aynı fiyata vereceğini söyledi. 20 kadar tavuk aldım, aracımın bagajına koyup pazara geldim. Adamın tembihi şu oldu: Ortalık sıcak tavukları aracın bagajında çok durdurma sonra ölürler dedi.
Benim böyle bir tecrübem yok hazırlığım yok, Konya’nın en büyük pazarına geldim bir kenara aracımı park edip on tavuk bulunan koliyi alıp satış yerine geldim. Geldim de etrafa yabancıyım herkesin gözü sanki benim üzerimde. Biri gelip kardeşim buraya durma başka yer bul az ileri gidiyorum. Bir başkası yanıma durma git buradan diyor.
Güç bela bir yere sığındım ama tavuk kaç para diye soran yok. Zaten malların ayakları bağlı kolinin içerisindeler öyle alıcıya görünecek bir yerde değiller. Koliden bir kaçını dışarıya çıkardım öyle beklerken aradan zaman bir hayli geçti çardakçının ikazı aklıma geldi. Hemen yanımdaki satıcı arkadaşa rica ettim Gardaş sen şu tavuklara bak da benim aracımda beş on tavuk daha vardı onları alıp geleyim dedim. Adam yani sen geleli araçta mı tavuklar evet, yahu onlar ölmüştür deyince daha da heyecanlandım koştum aracın yanına bagajı açıp kolinin içersindeki tavuklara baktım ki, 4 tanesi ölmüş öbürleri de sekaret zavallı hayvanlar ağızlarını açıp açıp yumuyorlar. Onları da aldım ölenleri bir kenara atacaktım, ev sahibi olduğunun sandığım birisi çıkıp çek ulan bu kokmuş tavukları buraya atma mahalleye hastalık getireceksin git buradan dedi. Utandım ölüsünü dirisini koliye koyup pazara geldim. Emanet ettiğim satıcı, komşum sağ kalmışlar mı bari, diye sordu. Ne gezer dördü ölmüş deyince, hemen öbürlerini çıkar onlar da ölür dedi.
Çıkardım adamın hazır olan suluğundan hayvanlara içirdik, onları rahatlattık. Adam, gardaş bu ölüleri kaybet zabıta gelirse büyük ceza yazar ya da boğazlarını kes öyle sat, demesin mi. Olur mu yahu ölmüş tavuk murdar olur müşteriye satılır mı, dedim. Boş ver kim bilecek ölü olduğunu, kesilmiş zannederler dedi kurnazca. Yok günah dedim, ona emanet olsun diye bıraktığım tavuklardan ikisinin olmadığını görünce, gardaş benim bıraktığım tavuklardan iki tanesi yok olmuş sen filan sattın mı, diye sordum. Yok gardaşım burası pazar yeri, ben görmeden birileri alıp gitmiştir demez mi.
Baktım olmayacak tavukları topladım, bir kısmını koliye koydum bir kısmını da kucağıma alıp araca doğru gelirken kucağımdakiler hem üzerimi tırmalıyor hem de elbiselerime pisliyorlardı. Güçlükle aracın yanına geldim dört ölü iki kayıp vardı. Araca koyuncaya kadar ikisi de elimden kaçtılar. Uçan hayvanları tutamadım.
20 tavuktan 8 zayiatla eve geldim. Evin ziline basıp hanımı çağırdım gel şunların bir çaresine bakalım dedim. Hanım o yırtılmış ve pislik içindeki elbiselerimi görünce ağzına gelen bütün kötü lafları sayıp git buralardan çok fena kokuyorsun eve bucağa almam ben seni diyordu.
Haklıydı çünkü ben bile kendimden iğreniyordum. Neyse rica minnet hanıma kendimizi kabul ettirdik. Kalan sağlam tavukları komşulara fakir fukaraya meccanen hem de kesip vererek dağıttık evde huzuru sağladık. Aman abi tavuk mu, şimdi değil alıp satmak yemek için bile alıp eve bastırmıyorum demişti.
CHP’li Muharrem İnce, AK Parti’ye yolsuzluk haksızlık isnat ederek hem de seçmenlere kinayeli söz sarfedip kahırlanırcasına köye gidip tavuk beslemek ya da kitap okumak lazım diyor. Sayın vekil bu ülkenin insanları senden benden daha akıllı, o eski cahil okumamış bilgisiz insan yok karşınızda, kime oy vereceğini kimi sandıkta nasıl cezalandıracağını insanımız gayet iyi biliyor. Siz tavuk besleyebilirsiniz köye gidebilirsiniz ama halkın benimsemediği yalan ve kumpaslarla suçlanan büyük bir partiye karşı daha dürüst ve kibar davranırsanız sanırım sizin için iyi olur. Bu necip millet sizlerin de onlarında yaptıklarını görüyor biliyor ve ona göre tercihini yapıyor. Size tavsiyem bizim dostumuzun yaptığı hataya düşmeyin. Tavuklar üzerinize pisler filan ederse siyasi makamdan olduğunuzla kalmaz evdeki durumunuzla da zora düşersiniz, benden acizane tavsiyedir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.