TİRİDİNE BANDIM
Konya’dan bir Aykut Kocaman geldi geçti ki rüzgarı halen esmeye devam ediyor. Geldiği günü daha dün gibi hatırlıyorum da şehirde bayram havası yaşanmıştı. Ekibiyle birlikte bileklerini sıvayıp harekete geçen tecrübeli hoca kendinden emin adımlarla öyle bir noktaya geldi ki defalarca “Tarihinde ilk kez” diye başlayan cümleler kurduk, manşetler attık. Süreç içerisinde sancılı dönemler yaşansa da filmin sonuna geldiğimizde Yeşilçam repliğiyle mutlu son kelimesini Eskişehir’de Ziraat Türkiye Kupası ile taçlandırdık.
Şahsım adına ben hocanın iyisiyle kötüsüyle hep yanında oldum, destekledim. Kötü günlerde “Aykutçu musun? Kimse bu takımdan üstün değildir” gibi bir takım sözleri üzülerek duysak da kupa finalinde en çok da hocayı eleştirenlerin bizlerden fazla sevindiğini gördüm. Olsun, ayrıştırmadan birlikte daha güçlü bir camia olabileceğimizi gördükleri için mutlu oldum. Gün oldu, devran döndü ve Aykut Kocaman’ı bu büyük taraftar rakibi olan Fenerbahçe’ye omuzlarda uğurladı. Şimdi herkes yerinde sağ olsun ama Kocaman’ın bu takıma, bu camiaya, bu şehre verdiği emekler gerçekten paha biçilemez. Millet Fransa’dan, İtalya’dan, Brezilya’dan bilmem kaç milyon dolara oyuncu alırken biz gittik Balkanlardan transfer yaptık. Belki de Kocaman en çok eleştiriyi bu konuda alsa da gözünü tıkayıp kulaklarını kapatarak işine baktı. Şimdi o futbolcular Avrupa’nın prestijli takımlarının bilmem kaç milyon dolar transfer pazarlığı aşamasında oltada bekliyor. Ve vurduğumuz etiketten de satılıyor.
ZAFER İNANANLARINDIR
“Neredeydi? Ne zamandı? Biletler satışa çıktı mı?” derken Süper Kupa finaline sayılı günler kaldı. Samsun’un Karadeniz manzaralı yeni stadının açılışında Süper Kupa finalini lig şampiyonu Beşiktaş ile oynayacağız. Aslında açılış dedim ama Samsunlular stat açılışını birkaç gün önce Ankaragücü ile prestij maçı oynayarak yaptılar. Ve Samsun 19 Mayıs Stadı’nda resmi olmayan bu maçta Samsunspor kazandığı penaltı atışını filelerle buluşturunca tek golle galibiyet sevinci yaşadı. Maç öncesi aralarında eski Avrupa gol kralı Tanju Çolak’ın da bulunduğu Samsunspor’un eski futbolcularından oluşan şöhretler karması da maç yaptı. Ama Samsun bu kupa finaliyle böylesine ilk defa şahitlik edecek. Şehir olarak daha tam anlamıyla motive olmuş durumda değiliz. Ama müsabakanın oynanacağı gün muhteşem bir atmosferin tüm sporseverleri beklediğine kesin gözüyle bakabiliriz.
Ve temsilcimiz Konyaspor’u gidenleriyle, geride kalanlarıyla; en önemlisi de ilk defa resmi ve bir o kadar da camia için önemli bir maçta Mustafa Reşit Akçay ile izleyeceğiz. Akçay’lı Konyaspor için elbette bu maç bir kıstas olamaz ama Kocaman’lı Konyaspor’dan sonra üç aşağı beş yukarı takımın bu sene nasıl bir yol izleyeceğini de kestirebiliriz. Skorun ne olduğunu gözetmeksizin, maç sonuna kadar şehrini seven tüm yeşil beyaz renklere gönül vermiş taraftarın takımların arkasında muhteşem bir güç olacağına kesinlikle inanıyorum. İnanıyorum dedim çünkü bir amaca tam inanmanın o amacın başarılmasında büyük etkisi vardır. Nasıl mı? Bunu ispatlamak isteyen bir grup bilim adamı, pirelerin kendi boyutlarının kat kat üzerinde yüksekliğe zıplamasını ele alarak çalışırlar. Deney amaçlı birkaç pireyi toplayıp 30 cm yükseklikteki bir cam kavanozun içine koyarlar. Ağzını da cam bir kapakla kapatırlar. Kavanozun zemini ısıtırlar ve ısıdan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışır ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Düştükleri zemin sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, başlarını cam kapağa vurarak yine zemine düşerler. Pireler camın ne olduğunu algılayamadıklarından kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 cm’den fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler. Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılınca kavanozun içindeki tüm pirelerin eşit yükseklikte 30 cm zıpladıklarını görürler. Üzerlerinde artık cam kapak engeli yoktur, daha yükseğe zıplama olanakları vardır ama buna hiç cesaret edemezler. Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı hayat dersine bağlı halde yaşarlar. Engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel ortadan kalkmıştır ama kafalarında ki iç engel varlığını sürdürmektedir. Bu pire deneyi canlıların neyi başaramayacaklarına güzel bir örnektir. İnsan pozitif ya da negatif beyin eğitimi ile neyi başarıp başaramayacağına aslında kendisi karar vermektedir. Elbette kuru bir inanç başarılı olmak için yeterli değildir. Dil, “Ben yapabilirim” derken içinizden bir ses; “Hadi canım sen de!” dememelidir. İnsan her şeyiyle başarabileceğine inanmalıdır. Unutmamak gerekir ki inanmak sihirli bir değnek değildir. İnanmak, bir kıvılcım; bir ateşlemedir. Siz zaten ne demek istediğimi çoktan anladınız. Şimdiden kazasız belasız, hayırlı yolculuklar diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.