Takip edenlerin bildiği gibi, şimdiye kadar hakem ya da başka dışsal faktörleri hiç konuşmadım. Hatta konuşulmasını eleştirdim. Biz takım, yönetim ve taraftarlar olarak hep daha iyiyi hedefleyelim gerisi teferruattır dedim. Maç sonu analizlerim de hep bu üçgende oluştu. Gelgelelim, sezon sonuna yaklaştığımız bu günlerde gerçekten “futbol” konuşmak çok uzak bir hayal haline döndü.

Hal böyleyken ben de genel bir değerlendirme yapayım istedim. Öncelikle belirteyim ki yazımın içeriği Konyaspor özelinde değil genel olarak ligde yaşanan sorunlara ilişkindir. Her hafta ligde en az 2-3 maçta maçın sonucunu hatta ligdeki sıralamayı doğrudan etkileyen bariz hakem “hataları” görülüyor. Daha da kötüsü hakemler keyif benim ne istersem yaparım sorgulanmam havasında dolaşıyor. Hatta Konyaspor’un bu haftaki maçında hakemin bir kulüp görevlisine hakaret ettiği de gelen bilgiler arasında. Maalesef kulüplerde ve futbolseverlerdeki genel inanç bunların hatadan ziyade, bilinçli yapılan ayarlamalar zincirinden ibaret olduğu yönünde.

Peki, neden bu kadar çok hata oluyor?  İhtimallere bir bakalım. Birincisi hakemler o kadar yeteneksiz ve futbol bilgileri eksik ki bu işi beceremiyor. Açıkçası, aynı hakemin bir maçta mükemmel performans sergileyip bir maçta akıl almaz hatalar yapması bu ihtimalin gerçekliğini azaltıyor kafamızda. İkinci bir ihtimal ise asla gerçek olmasını istemediğimiz bir ihtimal. Futbolun artık çok büyük bir endüstri haline gelmesinden dolayı sisteme giren bahis, yayıncı kuruluş, federasyondan alınan primler vb. aktörlerin etkisiyle ligdeki sıralamanın belirlenmek istenmesidir. Futbolseverlerin kabul etmek istemediği aslında budur.

Geldiğimiz noktayı bir gözden geçirelim. Dünyada futbolda çok önemli gündem maddeleri var. Hatta Şampiyonlar Ligi ve Avrupa ligi statüsünün değişmesi söz konusu. Muhtemelen ülkemizde kimsenin haberi yok. Futbolseverler hayran hayran Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi maçlarını izleyip bu futbolsa ülkemizdeki ne diye hayıflanıyorlar. Altyapıyı teşvik eden bir sistem yok, kulüpler mali açıdan büyük çöküş içerisinde. Üstüne bir de hakemler eklendi. Her hafta maçlar oynanmadan tartışılmaya başlanıyor. Maç sonu bu kısır döngü devam ediyor. Bu gidişle Türk futbolu yakın zamanda dünya gündeminden silinir. Uluslararası alandaki başarılar ancak bir hayal olur. Daha da kötüsü, futbol geniş bir kitleyi etkileyen bir spor dalı olduğu için, adaletin zedelenmesi duygusu insanları isyana hatta şiddete yöneltebilir.

Tüm bunların önlenebilmesi, Türk futbolunun hayal ettiğimiz günlere ulaşabilmesi için radikal kararların alınması elzem görünüyor. Bana kalırsa bu iş MHK ve TFF’yi de aşmış durumda. Spor Bakanlığı en kısa sürede konuyu gündemine almalı. Kulüpler de istediklerini elde etmek için demagoji yapmayı bırakıp, konunun öneminin farkına varmalı.  Aksi takdirde çok canımız yanacak.

Biraz karamsar bir yazı oldu ama dertleşmek iyidir. İyi günler dilerim.