Oktay Demiray

Oktay Demiray

Üzülme!

Üzülme!

Üzülme, dert etme can! Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan ne mutlu sana!

Elinde olmayanları söyleme bana. Elinde olanlardan bahset can, üzülme. Geceler hep kimsesiz mi geçecek? Gidenler dönmeyecek mi? Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede veya bir bahar sabahında karşına çıkmış. Bil ki; güzellikler de var bu hayatta. Gel-git’lerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin? Hüzün olgunlaştırır,  kaybetmek sabrı öğretir. (Hz. Mevlana)

***

Şu anda trafikteki bütün arabalar üzerine geliyor gibi hissediyorsun. Bütün spor yazarlarını, sana yan bakanları düşman gibi görüyorsun. Hiçbir gazeteye bakmak, hiçbir TV programı izlemek istemiyorsun. Futbol bu, yenmek de var yenilmek de. Bu sezon ligi 7'nci de bitirebilirsin,13.ncü de… Olabilir. Ama sen Aykut Kocaman’san başarısızlıkta dimdik ayakta kalabilmeyi bilmelisin. En ufak eleştiride dünya başına yıkılmışçasına tepki göstermemelisin. O zaman başta ben, bütün Konya senin yanında olacak hocam göreceksin. Kimler geldi geçti bu şehirden... Ama sen burada kalacaksın hocam. Ve bu işi yaptığın sürece basınla, yönetimle, sporcunla karşı karşıya kalacaksın. Ya bir satranç ustası gibi hareket edip sinirlerine hakim olacak, her zamanki gibi soğuk kanlılığınla başarmanın yollarını arayacaksın. Ya da şimdi yaptığın gibi futbolcuları her hafta operasyon kelimeleriyle huzursuz etme, her hafta değişik 11 sürme gibi çağdışı taktiklere başvurup yarışın dışında kalacaksın. Seçim senin hocam… 

***

"Sevilla'da kaybettiğimiz bir maçtan sonra takımın otobüsünde kimsenin ağzını bıçak açmazken ayağa kalktım ve 'Herkes dans edecek' dedim. İşe yaradı, herkes dans etmeye başladı."

1960'lı yıllarda İnter efsanesini yaratan Arjantinli teknik adam Helenio Herrera takımını bunalımlı günlerde nasıl ayakta tuttuğunu böyle anlatıyor. "Cuma geceleri inzivaya çekilirdik. Oyuncularımla tek tek yürüyüşler yapardım ve hepsiyle konuşurdum. Sıradan şeyler sorardım" diye devam ediyor Herrara. Bunları yapıyor musun bilmiyorum hocam. Ama oyuncularını kazanmak için onların kötü gününde yanlarında olduğunu hissettirmek, operasyonlar yerine, otobüste dans belki de takımı kendine getirebilirdi, ne dersin hocam? Takımın şuan birlik ve beraberliğe çok ihtiyacı var.

***

En güçlü ilaç zaferdir" demiş Nietzsche, Aforizmalar adlı kitabında. Yaralarını sarmaya çalışan, eski günlerini özlemle hatırlayan ve geleceğe umutla bakmaya çalışan Torku Konyaspor’un  böyle bir ilaca, Torku Arena’da  bir Eskişehirspor galibiyetine, gerçek bir zafere ihtiyacı var… Hırsıyla, mücadelesiyle, inatçılığıyla, agresifliğiyle, formasıyla, ismiyle direnerek kazanmalı... Olmadı, yapamadılar. Bir anlamda gücü yetmedi... Dedirtmeyin sporcu kardeşlerim. 5 Oscarlı unutulmaz Gladyatör filminin hiç aklımdan çıkmayan bir sahnesi vardı. Maximus'a şöyle sesleniyordu onu İmparator önünde aslanlara savaşmaya gönderen esir tüccarı: "Roma halkı senatonun sorunlarıyla değil, Collesum'un (dövüşlerin yapıldığı arena) coşkusuyla ilgilenir.” Tıpkı tarihinin en kritik dönemeçlerinden geçen Türkiye'nin kendi sorunlarını unutup spora dört elle sarıldığı gibi. Ve ekliyordu: "Unutma, seyirciyi kazanan dövüşü de kazanır.” Seyirciyi kazanmak… Pazar günü seyirciyi kazanarak çıkın sahaya. Çünkü aylardır süren gerginlikten takıma yansıyan ve yükselen bir performansa ihtiyacınız var. Aksini düşünmek bile istemiyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Demiray Arşivi
SON YAZILAR