Ve sonra dedim ki; İyi ki Konyaspor’luyum…
Diğer senelerden farklı olarak bu sezon biraz daha erken şekillenen Spor Toto Süper Lig’de, gerek şampiyonluk yarışının gerekse kümede kalma mücadelesinin büyük mucizeler olmazsa sonuçlanmış olması, bu sıcak günlerde hepimizi motivasyonsuz bıraktı. Bu hava ile maçlara çıkacağı sanılan Konyaspor’umuz da tüm spor otoritelerini yanıltmaya devam ediyor. Şampiyonluk yarışında umutlarını Kaf dağının arkasına atan Beşiktaş’ı Ankara’da Torje’nin enfes korner golüyle geçen Konyaspor, ilk 7 hedefine bir adım daha yaklaşmış oldu.
Seviyeleri ve performans eşik düzeyleri birbirlerine çok yakın oyunculardan kurulu takımımızda, Aykut Kocaman her hafta kafasındaki farklı bir planı sahaya sürme şansını elde ediyor. Sadece kişisel özellikler bakımında birbirinden ayrılan futbolcu grubumuz, bir çok noktada yetenek bölümündeki zafiyetlerini inanılmaz ölçüde mücadele ederek ve iyi niyetleriyle kapatmaya çalışıyorlar. Bu sebeple de son 11 haftada (bu 11 maçın içinde Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor da mevcut) 21 puan toplayan ve kalesinde sadece 7 gol gören bir Konyaspor izledik. Bunun açıklamasını ise Aykut Kocaman’ın gelişiyle birlikte büyük ölçüde oturan takım savunması ile izah edebiliriz. Futbol artık çok dar alanlarda oynanıyor ve Dünya üzerindeki her takım belli bir savunma yapma düzeyine erişti. Bu takımlar hiçbir şey yapamasa bile kendi yarı alanlarında çok yakın aralıklarla savunma yerleşimini sağlayıp, sadece koşarak ve mücadele ederek rakiplerini zorlamaya çalışıyorlar. Burada dikkat edilmesi ve geliştirilmesi gereken en önemli nokta, bu mücadele ve pres neticesinde kazanılan topların nasıl daha efektif kullanılabileceği hususundadır. Bu topları da eğer % 80-90 isabetle hücum noktasına taşıyabiliyorsanız zaten mükemmel bir takım olmuşsunuz demektir. Aykut Kocaman’ın geldiği dönemde de hep üstüne bastığımız konu, bu takımın takım savunması noktasında ciddi eksiklikleri olduğu yönündeydi. Hatta geçen sene Mesut Bakkal döneminde bile bu eksikliğimiz önde oynayan futbolcularımızın oldukça başarılı bir performans göstermesi nedeniyle çok fazla göze çarpmamıştı. Bu noktada ciddi mesafe kat edildiği aşikar ki bu da zaten puan tablosuna yansımış durumda. Talihsiz bir şekilde kaybedilen Galatasaray ve Gençlerbirliği karşılaşmalarını dikkate almadığımızda bu ligin en az gol yiyen 3 takımından biri olduğumuzu da belirtmeliyiz. Aykut Kocaman bu haftaki mücadelede Volkan Fındıklı’yı orta alanın ortasında kesici rolüyle oynattı. Bu mevkide belki de ilk defa oynuyor olmanın doğal sonucu olarak pozisyon hataları yapsa da sanki biraz daha şans verildiğinde iyi bir alternatif olabileceğinin sinyallerini aldım. Bir dönem İngiltere ve İtalya’da forma giyen Patrick Vieira’yı görür gibi oldum ne yalan söyleyim. Futbol dünyasında artık birden fazla mevkide görev yapabilen futbolcuların bu sektörde 5 adım önde olacağını düşündüğümden dolayı da, hem Ömer Ali hem de Volkan’ın performansları beni çok daha yakından ilgilendirmeye başladı. İnşallah üstüne koyarak ilerlerler ve önümüzdeki 10 sene bu oyuncularımızı izleriz Avrupa arenalarında.
Kendi sahamızda oynayacağımız Ç.Rizespor karşılaşmasıyla birlikte belki de bugüne kadar Spor Toto Süper Lig’de bir sezonda topladığımız en fazla puanı toplamış olacağız. Halen 44 puana sahip Konyaspor, 2006 yılında yine Aykut Kocaman yönetiminde topladığı 46 puanı geçmeye çalışacak. Kısıtlı imkanlarla ve devre arasında yaşanan transfer kaosuna rağmen bu takımı bu noktalara getiren Aykut Kocaman’a tekrar şükranlarımı sunuyorum. Taraftarlar ve spor kamu oyu olarak kendisinden ricamız, gelecek sene de Konyaspor’un başında görevine devam etmesidir. İyi niyetli insanlardan oluşan yönetim kurulumuzun da bir an evvel bu anlaşma zeminini hazırlayıp, kamuoyunu bilgilendirmelerini rica ediyoruz. Çünkü herkesin ağzında hala şu soru dolaşıyor, “Aykut Kocaman seneye kalacak mı acaba?”…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.