Ya içimizdeki teröriste ne demeli?
Bugün kendimizle küçük ama samimi bir imtihan yapacağız.
Terör için terörist için artık denilebilecek hiçbir şey yok. Sözün bittiği noktadayız.
Bunlarda ahlak, insanlık, din, Allah korkusu hiçbir şey yok.
Tamam bunda hiç kimsenin hiçbir kuşkusu yok.
Bunlar yabancıdır gözlerini kırpmadan Ankara’yı, İstanbul’u patlatır onlarca insanı kadın, kız, erkek çocuk, yaşlı demeden öldürürler.
Bunlar da sözüm ona yerli teröristtir.
Ramazan, iftar, sahur demeden asker polis sivil kanı dökerler, zevk alırlar.
40 yıldır bunlarla yaşaya yaşaya komşu(!) olduk…
Ne var ki dün sabah mübarek şehrimizin mübarek insanlarının yaptıklarını bire bir gözlemledikten sonra içimden inanın kendi kendime “o alçaklara artık bir şey demeyeyim” bile dedim…
………
Şimdi gelin ne olursunuz yazdıklarımızı şöyle bir gözünüzün önüne getirin.
Empati yapmaya çalışın.
Yani bunları yaşayan insan siz olmaya çalışın.
Ve tüm bu yazdıklarımızda dün sabah 10’dan önce olup bitmişti.
Yani…
Yanisi şu.
Sağlığı yerinde olan insanlarımız oruçluydu. (Bu şehrin yüzde 99’ununda oruç tuttuğuna inanıyorum. Tutmayan ya da tutamayan yüzde 1 de oruçlu insana saygı gösterir)
Daha şehir yeni uyanmaktadır.
Caddeler yollar bomboş, kaldırımda tek tük insanlar, duraklar ise adeta bomboştur.
Sabah yine mecburiyetten işine gücüne erkenden gidenlerimizin sayısı yatanlarımızın sayısının 50’de biridir.
Özetle şehir hâlâ uyumaktadır.
Ve tekrar altını çiziyorum, bu yazacaklarımızın hepsi sabah mahmurluğunda oruç ağza ve mübarek Kadir gecesinin idraki içerisinde yapmaktadırlar.
………
Beyşehir yolu, Tıp Fakültesi yolu.
Trafik ışıklarının olduğu bir kavşak.
Tam üç araç birbirine girmiş.
Ambulans gelmiş. Yaralılar var.
İki küçük minik yavru da kazaya karışan otomobillerin birinin içinden çıkmış iki ayrı insanın kucağında ayrı bir şok yaşamaktadır.
Allah beterinden korusun her an hepimizin başına gelebilecek bir durum.
Buraya kadar tamam.
Ve tüm bunları bizim gibi o kavşağa giren herkes görmesine rağmen, hepimize de sırası ile kırmızı ışık, yeşil ışık yanmasına rağmen, dolmuşçusu da, özel otomobillisi de, kamyoncusu da korna yapmakta, bir an önce yoluna devam etmek istemekte dahası insanlar araçlarını birbirlerinin önüne kırıp kırmızı ışıkta basıp gitmektedir.
Allah sizin ………… versin.
İşin çok daha acısı bu araçların plakalarını bakıyorum.
Vallahi de hepsi 42 plakalı.
Yani şehirlerarası yolculuk için aceleci olan filan da yok.
……..
Gelelim tanıklık ettiğimiz ikinci bir olaya.
Meram Yaka’dan Meram Yeni Yol’a geçiş yolunca Çolakoğlu Camii’nin önünden yavaş yavaş ilerlemeye çalışıyoruz.
Aklımızda ve gözümüzün önünde hâlâ o kaza ve iki minik yavru var.
Ben yaşlarda amcamın biri, elinde üç boş su bidonu karşıdan karşıya geçmek istemekte, bizim geldiğimizi görüyor ama hiç umurunda değil. Yani ne adımlarını daha da hızlı hızlı atıyor, ne de durup bizim geçmemizi bekliyor.
Demek ki afyonu daha patlamamış.
Biz yolun tam ortasında durup amcamın geçişini bekliyoruz.
Bu arada gözümüzde dikiz aynasında olur ya gelir arkadan biri paaat diye vurur.
Vurduğu zaman adam haklı mı haklıdır?
Ama ya hem gözümüzün içine bakan hem de adımlarını hızlandırmayan adama ne demeli?
…………..
Lalebahçe Karakolu’nun önündeki ışıklardan daha yeni hareket ettik.
Sağımızda direksiyonunda bir bayan sürücünün bulunduğu sürücü kursuna ait bir otomobil.
O da bizimle hareket etti.
Allah için ne arabayı stop ettirdi ne de geç kaldı.
Ama birden sağ yanımızdan daaaaat diye bir korna sessizliği yırtıyor.
Gayri ihtiyari sağımıza bakıyoruz.
Beyaz bir şahin.
Delikanlı sürücünün yanında da bir hanımefendi.
Ama Şahinci hızla tekerleri öttürüp sürücü kursuna ait aracı sollamak istiyor.
……………
Bir kere daha siz değerli okurlarımıza yalvarıyorum.
Bakın şehrin üç aynı noktasından örnekler sunduk.
Bu üç yerde de ne bir trafik yoğunluğu var ne de saat olarak birbirimizi yemeye başladığımız anlar.
Ve Allah’a şükür ki hepimiz Müslümanız. Çok şükür hepimiz oruçluyuz.
Ne mutlu ki bize Kadir gecesinin farkındayız. Millet gibi 10 gündür o geceyi yakalamanın heyecanındayız.
Ammaaaa...
Birbirimizi ezmek için, birbirimizin hakkını yemek için her şey mubah her yol mubah.
Daha ortada paylaşılmadık ne bir ekmek, ne bir para ne de bir makam var.
Ne olur haddimi aşıyor isem beni affedin ama, hepimizin içinde kocaman bir canavar değil bir terör var.
Allah bizi ıslah etsin, başka bir şey diyemiyorum.
Yazıyı da Yunus Emre’nin o meşhur dizeleriyle bitirelim istiyorum…
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Bir gönülü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti, çünkü kendi doğrularımı yazacağıma tuttum başkalarının yanlışlarını sildim
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Oruç tutuyoruz diye karşımızdaki insanların hakkına tecavüz etme gibi bir hakkımız olmadığını idrak ettiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.