Yarı Başbakanlık Sistemi
Zannederim artık gazeteci falı bakmaya ya da malumu ilama gerek yok.
Sayın Başbakan yeni Türkiye’nin yeni başkanı, diğer tabirle Cumhurun-Başkanı olacak. (inşallah)
Nasıl bir başkan olacağını "Bundan sonra protokol Cumhurbaşkanı değil, terleyen, koşan, koşturan Cumhurbaşkanı olacak" sözleriyle yine kendisi tarif ediyor.
Başbakanın tarif ettiği yeni Cumhur-Başkanı profilinin çok önemli gerekçeleri var.
Birincisi.
10 Ağustos'ta ilk turu yapılacak seçimlerle Türkiye'de ‘halkın seçtiği Cumhurbaşkanları' dönemi başlayacak. Ve bu yeni durum doğal olarak Cumhurbaşkanını daha etkili bir pozisyona taşıyacak.
Elbette halkın seçtiği Cumhurbaşkanı, halkın daha çok içinde ve halka temas eden bir konumda olacaklardır.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, devleti temsil eden, sistemin supabı olarak varlığını devam ettiren, neredeyse rejimin koruyucu unsuru olarak algılanan, çoğu zaman bu yönde uygulamalara aktörlük etmiş olan Çankaya makamı, bundan sonra devletle birlikte halkı temsil eden ve sosyal bir yönü de olan başka bir makama dönüşecektir.
Bu durumda Sayın Başbakanın tanımlamış olduğu terleyen Cumhurbaşkanı profilinin ne anlama geldiği daha anlaşılır olmakla birlikte Cumhur-Başkanı tanımını daha geniş bir zemine oturttuğunda da şüphe yoktur.
İkincisi.
Aslında 1982 Anayasası, mevcut haliyle sistemin koruyucu unsuru olarak tanımladığı Cumhurbaşkanına, pek çok kurumda olduğu gibi yürütme yani hükümet üzerinde de çok geniş yetkiler kullanma hakkı tanıyor.
Şöyle ki;
Cumhurbaşkanının görev ve yetki alanını tanımlayan Anayasa'nın 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ‘yürütme alanına ilişkin olanlar' başlığının altında şöyle bir cümle var.
"Gerekli gördüğü hallerde, Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırmak."
Yetkileri olduğu halde bugüne kadar meclis tarafından seçilen Cumhurbaşkanlarının bu maddeyi uyguladığı görülmedi.
Çünkü bir yanda halk tarafından seçilmiş bir iktidar partisi, diğer yanda meclis tarafından ve pek çok kez siyaset dışı kurumların tespit ettiği kişilerin seçildiği bir Cumhurbaşkanlığı makamı.
Bu güne kadar gördüğümüz durum daha ziyade sembolik, protokol ve koruyucu bir Cumhurbaşkanlığıydı.
Ancak, bir sonraki Cumhurbaşkanı halk tarafından seçileceği için yeni bir durumun ortaya çıkacağını ve yeni Cumhurbaşkanının yetkilerini kullanma anlamında daha meşru ve yeni bir zeminde hareket etme imkânının ortaya çıktığını da görmek lazım.
İşte bu noktada sorulacak asıl soru şu.
Herkesin tanımlamaya çalıştığı yeni Türkiye’de sistem nasıl işleyecek.
Genel kanaat yeni sistemin yarı başkanlık olduğunu iddia etse de kanaatimce bundan sonra yaşanacak süreç yarı başkanlık değil, yarı başbakanlık üzerine kurulmuş bir sistem olacaktır.
Çünkü artık yürütmenin başı tek başına başbakan değil, onun yanında ve belki de üstünde koşturan, terleyen bir Cumhurbaşkanı olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.