Bu günden geriye dönüp baktığımızda Türkiye’nin yüzyılı başlayalı 12 yıl oldu.

Yeni bir iktidar, yeni bir anlayış, yeni bir süreç başladı.

Eleştirdiğimizde oldu, destek olduğumuzda.

Bazen çok sevdik, bazen çok kızdık.

Yanında durduğumuzda oldu, karşısına geçtiğimizde.

Ama bu yüzyılın devamı için en kritik döneme girdik.

Şimdi tam bu noktada geriye dönüp muhasebe yapmamız ve şu soruyu sormamız gerekir.

Yeni Türkiye’nin olmadığı bir dönemi yeniden denemek ister misiniz?

Hani seçilmiş milletvekilinin başörtüsü nedeniyle meclisten dışarı atıldığı,

Hani başörtülü kızların üniversite kapısında bekleyip gözyaşı döktüğü,

Hani milyonlarca gencin katsayı zulmüyle hayallerinin yıkıldığı,

Hani Türkiye pasaportunun üçüncü sınıf ülke muamelesi gördüğü,

Hani bankaların içlerinin boşaltılıp bedelinin millete ödetildiği,

Hani meclisin Cumhurbaşkanı seçemediği,

Hani Partilerin kapatıldığı ve milletin seçtiği vekillere habis ur hakaretlerinin yapıldığı,

Hani hatırlatmak açısından sordum.

Böyle bir dönemi yeniden denemek ister misiniz?

İşte buna karar verecek olan yine bizleriz. Yani seçmeniz ve seçiciyiz.

Seçeceğiz ve bu ülkenin geleceğine yön vereceğiz.

30 Mart seçimlerine yükleyeceğimiz anlam bu açıdan çok önemli.

Geldiğimiz nokta ve yaşadığımız süreçte açıkça gördük ki, 30 Mart sadece bir belediye başkanı ve meclis üyesi seçimi değildir.

30 Mart, eski statükonun ve ortakları paralel yapının ülkeyi yeniden esir alma çalışmalarının da oylanacağı bir seçimdir.

30 Mart seçimi aynı zamanda halkın özgür iradesiyle Cumhurbaşkanı seçmesinin de mihenk taşı olacak bir seçimdir.

İşte bu noktada vereceğimiz oy yeni yüzyıl Türkiye’sine dair tercihimizi de ortaya koyacaktır.

Yeni Türkiye devam mı etsin yoksa eski Türkiye’yi bir kez daha mı deneyelim.

İşte asıl mesele bu.

Ve bu meselenin idrakinde olarak yarın meydanda Pazar günüde sandıkta yeni Türkiye’nin ve millet iradesinin devamı için mücadele eden başbakanın yanında olacağız.