Türkiye’min ilk otomobili Anadol bugün dünyanın beşinci büyük otomotiv üreticisi Hyundai’dan 6 yıl önce kuruldu. Ulusal marka yaratma çabası aslında sonuç vermeye de çok yakındı ancak gene bir hatalı tercih ve işin kolayına kaçma yolu seçildi ve özgün Çağdaş modeli yerine kopya Taunus üretimine karar verilmesiyle bir anlamda rüya sona erdi. Oysa Türkiye’de Anadol’u üreten ekip Ford firmasına tarihinde ilk kez bir teknolojiyi kamyonlarında kullanmak üzere ihraç etme başarısı da göstermişlerdi. (Ford kamyon fiberglas kasa teknolojisi)   İlk Türk otomobili Anadol’u geliştiren ve üreten  ekip anılarında benzeri cümlelere yer verir.

Sinan Aydın Aygün’ün Ankara Ticaret Odası Başkanı olduğu dönemde tüm ülkeye yerli sanayi kullanımını önerirken  ATO    binasında yabancı teknoloji asansör ve yürüyen merdiven tercih edilmesi   çok eleştirilmişti. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bugün hemen her alanda yabancı ülke ürünlerini kullanıyoruz. Günümüzde çok uluslu şirketlerin ülkemizde de yatırımları ve istihdamları mevcut. Ancak  alışverişlerimizde yabancı marka ve ürünlere ciddi ücret ödemekteyiz.

Madem ki bugün ekonomik olarak da saldırı altındayız, yeniden “yerli” seferberliği başlatmamız gerekir düşüncesindeyim. Ülkemde üretilmeyen veya teknolojik olarak daha nitelikli ürün geliştiren dünya markalarıyla baş edemeyen ürünlerde çaresiz olabiliriz. Bu tür ürünler varsa bunlarda bile yerli tercihi, marka oluşturmamıza neden olabilir. Ancak o denli basit ürünler var ki döviz saçarak aldığımız anlamak mümkün değil. Bulaşık deterjanlarının bile yerli ürün yanı sıra yabancı firmanın yerli üretimleri hatta direk yurt dışından ithal ürünleri bulunmakta raflarda. Diş macunlarında aynı durum söz konusu. Mandal, tahta kaşıklarda bile dışarı döviz saçıyoruz. Meyve sularında benzer durum söz konusu. Bugün Ankara’nın bir marketinde dondurulmuş ürünler arasında Ne..... markası ile tahinli çörek, peynirli börek türleri görünce menşei ili öğrenmek amacıyla incelediğimde Yunanistan’dan ithal olduğunu gördüm ve “pes artık” sözleri çıktı ağzımdan. Unutmamalıyız ki tercih ettiğimiz her yabancı ürün başka ülkeleri zengin eder ve o ülkelerin istihdamını artırır. Tersi durumda kazanan ülkem ve bizim insanımız olur.

Ülkem insanı her şeyin en iyisini geliştirecek, üretebilecek güce sahip. Yeter ki önlerini açalım. Yerli ürünleri alarak bizim firmalarımızın gelişmelerini, güçlenmelerini sağlayalım. Satışı artan üreticinin üretiminin ve istihdamının da artacağını unutmayalım. İthal her ürün dışarıya saçılan paradır. Ben ülkemi yönetenlerin de hangi kademede görev yaparlarsa yapsınlar yerli ürün seçme seferberliğine lider olmalarını diliyorum. Saygı ile.

(Konya’mın hediyelik eşyaları arasında da Çin malı ucuz ürünlerin yerlerini bizim tasarım ve üretimimiz olan özgün eserlere bırakmalarını diliyorum.)