Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

Yenilik, şiirin daimî ikâmetgâhıdır

Yenilik, şiirin daimî ikâmetgâhıdır

Ebabil Yayınları arasında okurla buluşan Osman Özbahçe imzalı ‘Edebiyatta Bir Savaş’taki söyleşilerde; edebiyat dergilerini, dili, şiiri, Türk Şiirini, modern Türk şiirinde eleştiriyi merkeze alan konuşmalar vücut buluyor. Özbahçe, “günümüz edebiyat dünyasında” yeteri kadar eleştiri yapılmadığının altını sık sık çiziyor.

“Edebiyatta Bir Savaş”ı merak edenlerin şiirle, dil ve edebiyatla ilgili karşılaşacakları konuları özetle şu şekilde aktarabiliriz; “Şiir yenidir. Deterministik olarak yenidir. Şiir ve yenilik dediğimizde akla gelen ilk kelime dildir. Dil yeniyse şiir yenidir koşutluğu kurmadan, yenilik bir noktada dile şiddet uygulamaktır. Dili, düşünmediği noktalara taşımaktır. Fakat dil yeniyken şiir mükemmelleşemez. Acemiliklerinden kurtulamaz. Hayat ve insan bağını kuramaz. “Büyük,” “kalıcı” örneklerini veremez. Geçmiş bağıntısı büyük sentez ortaya çıkmaz. Fakat şiir mükemmelleştikçe çıkmaza girer. Donuklaşır. Fakat yetenek ikisiyle de çalışır, ikisini de çalıştırır.

Birine kapalı birine açık, ikisine de aynı anda açık, yetenek için fark etmez. Şiir mükemmelleştikçe çıkmazdan çıkar. Tam tersine, şiir çıkmazdan çıkar. Şiir hangi kanaldan akarsa aksın çıkış yolunu bulur. Yeter ki yeteneğini bulsun. Çünkü şiir yetenek işidir. İstisnalarla ilerler. İstisna yetenek demektir. Şair demektir. Yetenek, yaratıcılık, yenilik bağlamı kurar. Her zaman. Çünkü şiir kompozisyon ödevi değildir. Kurala uygun, akım ilkelerine uygun üretim değildir.

Şiir üretim değildir. İlkeler ışığında standart kurmak değildir. Örneğin Karakoç, “Bahar bilgisi güneş rengi at soluğu ve sen” diyor ilk şiirlerinden birinde. Buna ister yetenek, ister yenilik diyelim. Yenilik yeni nota, yeni bir dans figürüdür. Daha önce kullanılmamış bir kalıp. Bilinen notalar dışında yeni bir nota. Yenilik şiirin daimi ikametgâhıdır.”

Mahmut Erdemir’in TYB’nin sitesindeki yazısından yararlanarak yazdığım bu genel değerlendirmeden sonra size müjdeli bir haber vermek istiyorum. Eylül ayı ile başlayacak yeni yayın döneminde; ‘Edebiyatta Bir Savaş’ı etraflıca ele alan bir değerlendirme yazısı ve kendisiyle yapılmış yeni bir söyleşimiz okurlarımla buluşacak inşallah.

Şimdilik aşağıdaki yazımı tekrardan sizlerle paylaşmak istiyorum. Aşağıdaki yazımın tam metnini Türk Edebiyatı dergisinin temmuz sayısında okuyabileceğinizi hatırlatıyor ve şiir gibi, şiirle dolu günler diliyorum…

&&&

Öncelikle usta eleştirmen ve şairimiz Osman Özbahçe’nin fikirlerini derli toplu ve bir arada bulmak namına Ebabil’den çıkan ‘Görevimiz Tehlike’sini okumak zaruri. Kendisiyle yapılmış söyleşiler yer alıyor bu arşivlik çalışmada, tıpkı yeni çıkan ‘Edebiyatta Bir Savaş’ gibi. İki kitabı arka arkaya okuduğumuzda Türk şiirinin gelişim çizgisini de takip etmek ve anlamak mümkün.

Özbahçe, keskin bir dile sahip, dolayısıyla yazıları karşılık buluyor, tartışma ortamı sağlıyor; neticede edebiyatımız adına bir canlılık ateşleyicisi hüviyetinde kıymetli fikirleri. Onun bu konuda düşünceleri şöyle; “Benim ömrüm tepkiyle geçti. Ben tepki gösterdikçe bana tepki gösterdiler. Bizim kuşağın yazdığı her şey çok etkili oldu. Biz bir dönem, bir kuşak olarak İkinci Yeniden sonra etkili olan tek kuşağız. Toparlayıcı, kurucu ve öncü vasfı olan tek kuşağız. Biz şiirin kurgusunu ve algısını değiştirdik. Yani bugün hâkim şiir bizim yazdığımız şiirdir. Tabi bu gerçek şair, gerçek okur için böyle. Yoksa ortam şiir adına güven duyulabilecek bir ortam değil. Dostoyevski’nin kitaplarından birinde, “Şairleri severim. Sevimli çocuklardır. Şiirlerinde anlatmadıkları yok,” şeklinde bir cümle var. Ortamın şiire, şaire bakış açısı bu. İşin kötüsü, kendini şair zannedenlerin bakış açısı da bu.”

O aynı zamanda Atlılar, Karagöz gibi efsane dergilerin ardındaki isim, lâkin bir daha dergi çıkarmayı düşünmüyor Özbahçe; “Bir daha dergi çıkarmayacağım. Dergi çıkarmanın değişik yolları var. Kitap yazmak bunlardan biri benim için. Elbette bazı teklifler aldım, hem eski arkadaşlarımdan, hem daha önce çalışmadığımız bazı arkadaşlardan. Artık dergiyle uğraşmak istemiyorum. Çünkü dergi parmağının ucuyla yapabileceğin bir iş değil. Bütünüyle içinde olmalısın. Ve senden istediği her fedakarlığı yapmalısın. Galiba bu açıdan kendimi yorgun hissediyorum.”

Edebiyat ortamımızdan söz açmışken eleştirye dair düşüncelerine de başvurmakta fayda var Osman Özbahçe’nin; “Eleştiri, tıpkı bir eser ortaya konurken gözetilen bütünlüklü yapı gibi kendine özgü bir yapı kurar. Gücü nispetinde güçlendirir. Eleştirinin alış verişi sanatı büyütür. Eleştiri yoksa bir noktadan sonra sanat yoktur. Bence mütemmim cüzdür sanat ve eleştiri. Eleştirinin asıl işlevi eseri yorumlamak, tartışmaktır. Ama artık sadece bu açıya indirgenemeyen bir zenginlik, bir geniş açı söz konusu. Eleştiri aslında sanatın büyüsünü bozan bir yöntem. Sanat eseri eleştirilemez, belki de en doğru yaklaşım budur.”

Özbahçe; “Bakın sanat ve edebiyat temelinde sanata ve edebiyata hâlâ bağlı kalan tek sanat şiirdir. Resim de dahil olmak üzere hikâye ve roman sanat ve edebiyat olmayarak varlıklarını sürdürmeyi seçtiler. Şiir bağlı kaldığı için bitti gözüyle bakılıyor. Kapitalizm konusu yapılamadığı için bitti gözüyle bakılıyor. Oysa kalan şiir, biten diğerleri. Yani şiir yükselerek pazarın şartlarını kabul etmedi. Yükseldiğini zannedenler gerçekte varlıklarına sahip çıkamayanlardır. Bugün modern şiirin üç temel sorunu var:1. Romanın sorunu şiirin de sorunu: Yazılacak ne kaldı? Her şey anlatıldı? 2. Modern şiir bir eleştiri biçimidir. Bugün itibariyle şiir, eleştirdiği yapıyı üreten, çoğaltan sistemik bir unsura dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya. Şiirin eleştiri gücü azaldı. 3. Edebiyat ve ciddi eser artık ilgi çekmiyor. Yükselişe geçen diğer sanatlar tartışmayı bu boyutlarda yapmıyor. Bunu yapan, bunu yaptığı için hâlâ ayakta ve diri kalan tek sanat şiirdir.” sözleriyle şiirin büyüsünün ebediliğini vurguluyor.

Edebiyatla, özelde şiir ve eleştiriyle ilgili bir okuryazar Osman Özbahçe’nin baştan sona tüm kitaplarını okumalı, üzerinde düşünmeli. Dünü ve bugünü doğru şekilde anlamanın ve analiz etmenin güvenilir bir kapısıdır Osman Özbahçe’nin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR