Dün ekonomi yazdık bugün izninizle dahası yine sizlerin bizleri uyarması ile biraz siyaset yazacağız.

Ama önce hepimiz için olmazsa olmaz sağlık konusunda yine sıkıntılı bir konuyu yine fotoğrafları ile sizlerle paylaşalım.

SAĞLIKTA REHİNE OLAYI BİTTİ

İCRA DÖNEMİ Mİ BAŞLADI?

Dün öğle saatlerinde kapımız çalındı bir abimiz içeriye girdi. Bir sorunu olduğunu kendisini dinlememizi rica etti. Çay söyledik. “Rahatsızım su alayım” dedi.

Abimiz daha sonra elinde ki fotokopiler ile olayı tek tek tarih tarih telefon görüşme saatlerine kadar bize aktardı.

Konu özetle şöyle.

Bir devlet kurumunda 42 sene çalıştıktan sonra emekli olan beyefendi kalbinde bir rahatsızlık hisseder ve aile hekimine gider. Aile hekimi muayeneyi yaptıktan sonra bir kardiyoloğun görmesini ister. Beyefendi tavsiye edebileceği bir hekim olup olmadığını sorar ve kendisine Ö. Büyükşehir Hastanesinden bir doktor tavsiyede bulunulur. Bu arada aile hekimi orada kan tahlilinin de istenebileceğini söyleyerek Sağlık Ocağında kan tahlilini de yapar.  

Abimiz o hekime gider hastane muayene ücretini öder durumunu anlatır kan tahlilini gösterir. Bir daha burada kan tahlili yaptırılıp yaptırılmayacağını sorar ve yine para istenecekse yaptırmayacağını beyan eder. Yok denir ve muayene yapılır. Kendisinden de çek senet ya da bir başka para istenmez.

Aradan 7 ay geçer.

Abimizin evine 12. İcra Dairesinden o sağlık işlemleri ile ilgili olarak 212 TL ödemesi istenir. Abimiz o anda çok kızar ama kendi ifadesi ile “lanet olsun” der ve İcra dairesine gider kendisine gelen kağıdı gösterir ve ödemeyi yapmak ister. Kendisine bu parayı elden alamayacakları söylenir ve Vakıflar Bankasına yönlendirilir.

Abimiz hemen ödemeyi yapar

Aradan bir yedi-sekiz ay daha geçer. Bu kez abimize İcra Dairesinden yine o sağlık muayenesi ile ilgili olarak 285 TL borcu olduğu ve 7 gün içeriş inde ödemesi gerektiğinin icra kâğıdı gelir.

Beyefendi bu kez 184 Sağlık Bakanlığı’nın hattını arar. Durumunu izah eder aldığı cevap “Bizim Özel Hastaneler için yapabileceğimiz bir şey yoktur” denir (Abimiz öyle diyor)

Abimiz çıldırmış vaziyette bir yerlere gider ve bize yönlendirilir. Beyefendi uzun uzun bize anlattıktan sonra bize sorar “Benim Devletimin Sağlık Bakanlığı nasıl olur da biz özel hastanelerine karışamayız der? Eskiden kuyruklar vardı. Eskiden hastalar paraları olmadığı için hastanelere rehin kalırlardı. Biz bunun için güvenmiştik. Biz o günler bitti sanmıştık. 42 yıllık devlet memuruyum şimdi evime icra gelecek öyle mi?” diye sordu.

Bu işin bende cevabı yok.

Abimiz bu kez yalvardı “Allah rızası için bunu yaz” dedi bizde yazdık.

Yorum sizlerin.

TEKNEYİ TERK EDENLER

“Uğur Bey merhaba,

Ekte attığım ekran görüntüsünde Fatma Toru hanımefendinin twitterdaki beğendiği bir tweet yer almakta.

Zoruma giden kısmı şu;

“Halâ aynı teknede olduklarını söylüyorlar (en azından öyle görünüyorlar) ama böyle bir paylaşımı beğenme cesaretini de görüyorlar.

Sorum şu; bu hanımefendi aynı makamda halâ duruyor olsa idi acaba yine de bu tweeti beğenir miydi?

Bu siyasetçiler biye böyle rantsal davranış sergileyip kendilerinden insanları nefret ettiriyorlar. Saygılar…”

………….

Değerli Ali abicim. Sizde mutlaka biliyorsunuzdur ki Sayın Fatma Toru Hanımefendiyi savunmak asla bizim meselemiz değil. Zaten kendileri Başkan iken de zaman zaman gerek okurlarımızdan gerekse kendimiz gördüklerimizi hakaret etmeden iftira atmadan bu köşemizde dile getiriyorduk.

O yüzden de o dönemde Başkan ve ekibi tarafından pek sevilmiyorduk.

Sizin samimiyetle yazdığınız bu güzel fikirleriniz içinde bende şöyle diyebilirim

“Fatma Toru Hanımefendi bildiğim kadarı ile gemiyi terk etmedi. Belki artık Meram’ın Belediye Başkanı değil ama bildiğim kadarı ile Bakanlıkta görevli.

İkinci konu makamda iken bu tweeti beğenir miydi? İnanın o kızgın ve öfkeli anına denk gelse idi beğenirdi. Başkanlık makamından oluşunda da bazı şeylere karşı dik durmasından ve üzerinin de bu yüzden çizilmesinden kaynaklandığı konusunda bilgiler gelmişti. 

Bunlar tamamen benim Fatma Hanım ile ilgili düşüncelerim. Başta siz olmak üzere tüm okurlarımızın görüşüne saygı duyuyorum.

O ZAMAN KAVUŞ

BAŞKANI YEDİRMEYELİM

Eski bir Meramlı olarak Ak Parti iktidarlarında Meram’da her dönem Ak Partinin oylarını artırmasına rağmen sürekli başkan değiştirmesinden ve adeta Meram’ın hafızasının silinmesinden son derece rahatsızım. Bu sadece benim rahatsızlığım değil zaten. Aklıselim Meramlı da bu yapboz sisteminden rahatsız partililerde o zaman gelin el ele verelim bu kez samimiyetle ön yargısız olarak (Fatma Hanıma bu asla yapılmadı. Kadıncağız daha koltuğuna oturmadan kadın (!) diye muhalefet yapıyorduk) Sayın Kavuş’a yaklaşalım ve Meram’ın o makus talihini her birlikte yenelim.

Bunu şimdi niye böyle yazdık?

Bir abimiz dün sabah bize şöyle bir mail atmış;

“Hayırlı günler Uğurcuğum.

Geçen arkadaşlarla rutin aylık oturmamız gerçekleştirdik. Eski siyasetçi olunca gündemimizin ilk maddesi siyasetti. Konu tabi ki başta Konyalı olarak Davutoğlu oldu. Konya’nın Davutoğlu’na bakışını değerlendirdik.

Derken gündem bir anda yerel yöneticilerimize geldi.

Uğur başkanın çok akıllı gittiğini bu ortamı fırsata çevireceğine hem fikir olduk.

Ancak Meram tabi ki borç yükü oldukça fazla bunu bilmeyen yok. Sayın Kavuş bunun üstesinden gelecek derken karşımdaki arkadaşım “çayını soğutma” dedi şaşırdım.

“Neden böyle dedin?” diye baskı yapınca ağzından şu cümleler döküldü ‘’Ah Mustafam ah” diyerek geçen Meram da yetkili bir arkadaşla görüştüm. 50 ton asfalt bitüm izolasyonunu toprağa gömdüklerini bundan çok rahatsız olduğunu söyledi.

Bunun belediyeye TL olarak zararını bilmem mühendis değilim belki milyon. Ama 1 kuruş bile olsa kamu zararı.

Mustafa’mı da uyutuyorlar bir şeyden haberi yok yazık dedi’’.

Benim bardak bir anda düştü kırıldı Uğur kardeşim.

Anlaşılan bu Meram Kavuş Başkanı da yutacak. Bakalım kamu zararı varsa ceza verecek mi Başkan Bey…”

…………

Anladım ki abimizde Sayın Kavuş’un başarılı olmasını istiyor. Ama yine anlıyoruz ki Meram’ın içi hala fokur fokur kaynıyor. O zaman samimiyetimizi koruyalım ve Başkana biraz zaman verelim derim.

BU İŞ ÇOK DAHA BAŞKA

YERLERE GİDECEK GİBİ

Geçenlerde yine kısa bir yurt dışı kaçamağı yaptık. Biz yokken benim güzel şehrimde neler olmuş neler.

Ak Parti eski İl Başkanı Sayın Musa Arat Bey bir TV kanalına çıkmış. Konuşmuş.

Ardından Ak Parti İl Başkanı Hasan Angı Bey bizim gazeteye açıklamalarda bulunmuş. Dahası bizim ekip iyi bir habercilik yapıp gündemi geliştirmişler.

Şimdi de biz çıktık geldik yaaa. Televizyonda söylenemeyenler ya da başı söylenip arkası gelmeyenler ve ortada kalanlar için bizi gıdıklıyorlar. Bir sürü mevzuu var. Bir sürü iddia var.

Mesela bere çok aklıma takıldı.

Musa Arat Bey canlı yayında “Sayın Davutoğlu’nun Başbakanlıktan alınma sürecinde 100 otobüsle Genel Merkezi basalım. Başbakanımızı yedirmeyelim” diyen kim? Cümlesini kullanmış. Arkası gelmemiş amma.

Sonra bu konu başka yerlerde dillendirilmiş.

Musa Bey sözünün arkasında durmuş iddiasını biraz daha genişletmiş. 

“7 tane İl Başkan yardımcısı bu cümlenin şahididir.“ diyormuş.

……………

Musa Başkanda daha bunun gibi ucu taaa Konyaspor’a kadar ulaşan iddialar var imiş.

Bu iddialar dün de vardı. Bugünde var. Haaa yarın da olacak.

Çünkü bunun adı siyaset.

Bu siyaset Konya’da da yani bizim Konya gibi mübarek bir şehirde de yapılsa benim şahsi görüşüm kimse sütten çıkmış ak kaşık gibi saf ve temiz değil.

Yalnız bugün için Ak partiyi yönetenlere şunu hatırlatmak isterim. Çünkü vakti zamanında Musa Arat Bey il başkanı iken biz bugünkü gibi bazı konularda tedirginliklerimizi eleştirisel anlamda dile getirdiğimiz zaman “muhalefet” diye bizi damgalayıp ucuz kahramanlıklar yapanlar, o günkü Musa Arat yalakaları Musa Arat’ın öyle bir anda çöpe atılacak kadar boş olmadığını şunu çok iyi biliyorlardır sanırım.

Ben ise işin hangi safındayım biliyor musunuz?

Musa Arat konuştukça Konya ve Ak Parti kaybeder. En iyisi mi bu işlerin üzerine eskiden olduğu gibi örtüverin, haaa örttürüverin (!) gitsin.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Ayak herkes de var sen namınla yürü

NE ZAMAN ADAM OLURUZ? 

Ön yargılarımızdan kurtulduğumuz zaman daha iyi ADAM oluruz.