AK Parti ilçe belediye başkanları hariç tam kadro basın buluşması gerçekleştirdi. Genel Başkan yardımcısı Ahmet Sorgun’un konuşmacı olarak ortada olduğu program söylenilene göre önceden planlanmış ama fırsat bugüne çıkmış.

Bugünler manidar zamanlar.

Her köşeden bir ses çıkıyor. Bizim “merkez ilçe belediye başkanlarına operasyon çekiliyor” yazımızdan sonra malumunuz birkaç yazar da cesaret alarak aynı konuya değindi. Sonrasında bir başkan basın metni yoluyla diğeri ise bir program sonrasında sorulan bir soruya cevap olarak “bu bir operasyon” dedi.

Peki ama kim yapıyor bu operasyonu? Ahmet Sorgun’a da tam bu soruldu. Aslında iki merkez ilçe başkanınız FETÖ ile itham ediliyor, bir cevabınız açıklamanız olmayacak mı?

Ahmet Başkan gayet politik bir cevapla farklılıklarımızdan bahsetti. Hataların olabileceğini söyledi. Topu önce göğsüne aldı. 4 dakikalık cevabında yumuşata yumuşata dikine oynamak yerine yan pasla savuşturdu. Akıllıca.

Cevap metninin satır arasında il başkanlığı döneminde sıkıntılı bir belediye başkanın (Doğanhisar) ihracını sağladığını söyledi. Bu tip operasyonlar varsa teşkilatın içinde kalır ve çözülür. Dışarıya çıkarılmaz sözleri de ayrı bir mesajdı anlayana!

Sorgun’un verdiği Doğanhisar örneği boşuna değil. Ayrılan başı keserim “abi benim” demek istiyor. Teşkilatın içinde olanların dışarıya sızdırılmasına da ayrıca kızmış.

Peki, bu sızıntıların arkasının geleceğini bilmiyor mu? Ya da tahmin etmiyor mu?

Sorgun Başkan yine ustalıkla ötelese de ufukta bir seçim var. Üstelik yerel seçim. Zira siyasi temizlik neden yapılmıyor sorusuna siyaset kendi usulleriyle kendini temizler cevabı bunun göstergesiydi.

Göstermelikler dışında hiç kimse şuan köklü bir belediye başkanları, vekiller veya il - ilçe yönetimleri temizliğine kalkışamaz. Zira bu kendilerini inkâr anlamı taşır. 17/25’ten sonra geçen seçim kongre süreçlerinde yıkandık, temizlendik, paklandık söylemi bunun tezahürü.

FETÖ’den alınanların sıklıkla kendisine başvuruda bulunup hata yapıldı şikâyeti ile çok fazla karşılaştığından yakındı genel başkan yardımcısı ve sordu: öyleyse kim FETÖCÜ? Herkes ben değilim diyorsa kim?

Kuşkusuz önceki yazılarımızda bu işin üzerine çok gittik. Mücadele doğru yapılsın millet sonuna kadar ardınızda dedik. Yanlışları ve doğruları tekrar tekrar göz önüne serdik. Herkes bunlardan payına düşeni alır elbet.

Kim ne derse desin Konya’da kazan ayrı kaynıyor. Cadı kazanı üstelik. Yakında hiç ummadığınız kişilerle ilgili belgeler ortaya çıkabilir. Bir takım karanlık eller ( bunlar ak el de olsa arka odalarda karanlık işler çevirip entrika ürettikleri için böyle tabir ediyorum) şehrin yeninden dizaynı ve kişisel istikbal ve menfaat mücadelesi için kavgaya tutuştu. Kimileri fitneyi çıkarıp işin içinden hınzırca sıyrılacağını bildiği için fesadın Konya ayağı!

Herkesin kullandıkları ve yöntemleri farklı. Kimi birkaç yerel gazete patronu ile anlaşıp farklı manipülasyonlar yaptırıyor. Kimileri de yurtdışı kaynaklı isimsiz cisimsiz haber siteleri kurdurarak gündemi başka noktalara çekmeye çalışıyor. İl Başkanı Musa Arat’ın ticari faaliyetlerini büyük bir aymazlıkla ortaya saçmak bunun en büyük delili. Yarın başka birileri de onların ticari faaliyetlerini ortaya dökmez mi zannediyorlar?

Sayın Sorgun hatırlattı, Sokrates’in 3’lü filtre örneği en doğrusu galiba. Bu meslek gerçekten çok acımasız…

Bilmeyenler için hikâyeyi aşağıya ekleyelim. Belki birilerinin işine yarar!

Bir gün bir adam Sokrates’e: “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?” der.

Sokrates: “Bir dakika bekle” diye cevap verir ve devam eder: “Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna Üçlü Filtre Testi deniyor”. Adam merakla: “Üçlü Filtre?” diye sorar. “Doğru” diye devam eder

Sokrates. “Benimle arkadaşın hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek iyi bir fikir olabilir. Bu ona üçlü filtre dememin sebebi. Birinci filtre: “Gerçek filtresi. Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam olarak gerçek olduğundan emin misin?” Adam: “Hayır, aslında bunu sadece duydum.” “Tamam” der, “Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun… Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, yani iyilik filtresini. Arkadaşın hakkında bana söylemek istediğin şey iyi bir şey mi?” diye sorar Sokrates.

Adam Sokrates’e: “Hayır, tam tersi” diye cevap verir. Sokrates: “Öyleyse onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı. İşe yararlılık filtresi; bana arkadaşın hakkında söyleyeceğin şey benim için yararlı mı?” diye sorar. Adam şaşırarak: “Hayır! Gerçekten de değil!” Sokrates: “İyi o zaman. Eğer bana söyleyeceğin şey doğru değilse ve yararlı değilse, bana niye söyleyesin ki!” der.