Konyaspor Portekiz deplasmanına gittiğinde boş gitmediğimizi düşünmüştüm. Patlama maçı olarak görüyordum tur için ellerinden gelenin en iyisini yapacaklarına şüphem yoktu. Karşılaşmanın ilk on dakikası takımlar birbirini tartarken orta alanda Braga’nın kaptırdığı toplarla etkili olmaya çalışsak da aceleci ve panik oyunla üçüncü bölümde etkili olamadık. Akıllı ve rakibi yıpratıcı pas oyunumuzu, Rangelov’un mücadele ve bitirici son vuruşu ile taçlandırdık. 

Attığımız golden sonra 10 dakika gol yememeyi başarsak, maçı da götürebilirdik. Köşe atışından gelen golde Skubic’in arka direği terk etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Maç 1-1 devam ederken Braga’lı oyuncunun atılması ile o an sevindik. Zaten ne olduysa ondan sonra oldu maçın hakemi maçın kontrolünü ve şuurunu kaybetti. Konyaspor yönetimine kızıyoruz, takımın oynadığı oyun her zaman insanların hoşuna gitmiyor. Kadromuz Avrupa için yeterli değil hepsine eyvallah. Ama bütün bunların olması hakemin maçı katletmesi anlamına gelmiyor. Braga çıksa adilane bir yönetimde 5 tane gol atsa bu kadar üzülmezdim. Braga 10 kişi kaldıktan sonra tamamen kontra atak oyununa dönmüştü. Devreyi bu skorla kapatmamız bizim bir anlamda maçı da kazanmamız anlamına gelebilirdi. Tabi kırmızı kartın hatırına verilmeyen iki penaltı pozisyonu ve hakemin hemen hemen her pozisyonda kartına başvurması cabası. İlk yarının son dakikalarında Ali Turan’a faul yapıldığını düşündüğüm bir pozisyonda Serkan tecrübesinde bir ismin ne olursa olsun o topu eline almaması gerekirdi. Pozisyonda futbolcularımızın basiretimi bağlandı nedir. Serkan’ın aklı, yaptığı hatada kalsa gerek ki yanlış baraj kurdurdu. Oyuncularımızda çift vuruş olduğunu unuttular sanırım, kimse topu karşılamak için topun önüne atlamadı. Bence bu durum  içinde bulunduğumuz panikten ve tecrübesizlikten kaynaklandı.

İkinci yarı Braga takımı bir kişi eksik olmanın da verdiği etkiyle normal olarak oyunu soğutmaya başladı. Ali Çamdalı ve Ömerali’nin girişi ile bu maçı çevirebileceğimizi düşünmüştüm.  Skubic’in oyundan atılması ile işimizi iyice zora soktuk.  Dakikalar eriyor maç oynatmaya niyeti olmayan hakemin niyetini anlayan Braga takımının oyuncuları topu kaptırdıklarında kendilerini yere atıyorlar hakemde gereğini yapıyordu. Maça baktığınızda fazla pozisyonumuz yok diyebilirsiniz ancak pozisyon olabilecek neredeyse tüm akınlar hakem tarafından manipüle edildiğini gözden kaçırmamak gerekiyor. Zaman zaman hakemlerimize kızıyoruz ama bir hakem Türkiye’de hele ki üst sıraları ilgilendiren bir maçta böyle bir hata yapsa ya hakemliği kendisi bırakır yada MHK olmadı basın bıraktırır. Yok böyle bir rezalet. Ya tamam ya devam olarak hoca belki de ikili forvete dönecekti, fakat hava topunda Rangelov’un aldığı darbe ile sakatlanması o planı da boşa çıkardı diyebilirim. Orta alanda Ali Çamdalı’nın kart yediği pozisyonu bulabilirseniz izlemenizi tavsiye ederim aslında o pozisyon ve Alan’ın kendini yere atıp da hakemi nasıl kandırdığını gözlerinden ve gülüşünden anlamanın zor olmadığı pozisyonda hakemin niyetini ,yeteneğini,  şuurunun seviyesini anlatmaya yeter, maç hakkında söylenecek şey aslında çok fazla görünmüyor, Tudor’un yaptığı kaz gelecek yerden tavuğu esirgememek oldu. Önce kırmızı kart ile gözlerimizi boyadı sonra yapılmayacak her şeyi yaptı sahada. Kısacası Tudor’u geçemedik sadece maçı değil Avrupa hayallerini de bitirdi kendisi. Artık gruptan çıkmak için 2 maçı da almak yetmiyor, rakiplerin puan kaybı da gerekiyor.

Sonuç olarak; Trabzon, Beşiktaş,  Fenerbahçe, Gençlerbirliği, Denizlispor, Kocaelispor , Gaziantep gibi takımlarımızın Avrupa’da çıktıkları ilk maçlarda ezildiğine, dayak yediğine, defalarca şahit olmuştuk.  Bizde bu takımlara bir yenisi olarak eklendik sanırım. Türkiye saati ile ilk yarının Perşembe ikinci yarının Cuma günü oynanması kadar enteresan olaylar oldu maçta çok istedik olmadı. Yediğimiz üçüncü gol ise bir anlam ifade etmiyor.

Maçın Sözü; Sevgili Tudor; Adaleti, aklın yardımı olmadan yerine getirmek imkânsızdır.