“Daha önce Fenerbahçe'ye çelme takan Konyaspor, Beşiktaş ve Galatasaray'a da aynısını yapabilir. Yeşil Beyazlılar, hemen hemen her maç gol yiyen Galatasaray'a gol atar, Beşiktaş'tan da son zamanlarda en iyi yaptığı şeyi, iyi savunma yaparak gol yemezse iki takımdan da puan alabilir ve şampiyonluğa direkt etki edebilir” diye yazmıştım Akhisar galibiyetinden sonra. Aynen de öyle oldu. Galatasaray karşısında çok iyi mücadele etmesine rağmen son dakikalarda mağlup olan Konyaspor, aynı mücadeleyi Beşiktaş karşısında da sergiledi ve 9 yıl aradan sonra Siyah Beyazlılar’a karşı galip geldi.

Gökhan Töre’nin yokluğunda orta sahada yaratıcı oyuncu eksikliği yaşadı Beşiktaş. Sosa ve Tolgay da iyi oyuncular ama Töre kadar üretken değiller. Aykut Kocaman ise özellikle Volkan Fındıklı tercihiyle beni bayağı şaşırttı. Ne kadar karşı olsam da, son maçlarda yaptığı gibi Mahlangu ile başlamasını bekliyordum. Fakat onun yerine Volkan ile başlaması ve Mehmet Güven’i Rangelov’a yakın oynatması benim kadar Beşiktaş’ı da şaşırtmış olacak ki özellikle hücuma çıkarken çok sayıda pas hatası yaptı Siyah Beyazlılar. Mehmet Güven’in ileride baskı yapması buna etken oldu. Bu hatalardan birinde daha maçın başında Rangelov ile gol de bulabilirdi Konyaspor fakat son haftaların formda golcüsü kolay pozisyonda zor olanı yaptı.

İlk yarıda Demba Ba, ikinci yarıda Cenk Tosun ve Kerim Frei ile çok net fırsatlar yakalayan Beşiktaş bunları değerlendirmeyince cezayı Torje kesti. Tecrübesiz Günay’ın ön direğe oyuncu yerleştirmemesi sayesinde çok güzel bir gol attı Rumen oyuncu.

Konyaspor adına kötü başlayan sezon iyi bitecek gibi gözüküyor. Bazı takımların Uefa lisansı alamaması, bazılarının da cezalı olması sebebiyle Avrupa kupalarına katılma hakkı da bulunuyor Yeşil Beyazlılar’ın. Bu da olursa tadından yenmez.

Rüya Gibi Başlangıç, Kabus Gibi Son

Gelelim Konyaspor’un şampiyonluktan ettiği Beşiktaş’a. Sezon çok güzel başlamıştı aslında Kara Kartal için. Şampiyonlar Ligi’nde Arsenal’e elense bile ortaya koyulan oyun, ligde üst üste lider kapatılan haftalar, Avrupa Ligi’nde gruptan lider olarak çıkması, ikinci turda ilk maçta 1-0 kaybettiği Liverpool’u mükemmel bir rövanş sonunda elemesi… Öyle ki Başkan Fikret Orman bile artık lig değil UEFA şampiyonluğundan bahseder olması. Spor yorumcuları da Beşiktaş’ı açık ara Türkiye’nin en iyi oynayan takımı olarak görüyordu. Ne olduysa Club Brugge maçlarından sonra oldu. Okyanusu geçip denizde boğulan Beşiktaş’ta oyuncular “Artık fikstürümüz eskisi kadar yoğun olmayacak, maçlarımız daha rahat geçecek” düşüncesine kapıldılar galiba ve üst üste puan kayıpları gelmeye başladı. En büyük darbe ise önce, Gaziantep ve Akhisar beraberliklerinden sonra Konyaspor maçında stadı doldurmayan taraftarlardan, sonra da Konyaspor’dan geldi.

Peki şimdi ne yapmalı? Bilic gönderilmeli mi? Her başarısızlıkta teknik direktör değişikliğine mi gitmeli? Bu başarısızlıkta tek sorumlu Bilic mi? Altıpastan, kaleciyle karşı karşıya pozisyonlarda gol kaçıran oyuncuların, Beşiktaş’ın hakkını savunamayan yönetimin hiç mi suçu yok? Bilic son maçlarda çok kötü tercihler yaptı evet. Fakat başarı isteniyorsa istikrar şart. Her başarısızlıkta teknik direktör gönderilmez. Üstelik Beşiktaş bu sezon hiçbir takımın yaşamadığı zorluklar yaşadı, olağanüstü koşullarda 3 kulvarda mücadele etti. Çoğu zaman üç günde bir maç yaptı ve her maçını deplasmanda oynadı. Bunlar göz ardı edilmemeli.

1988-89 sezonunda şampiyon olamayan Gordon Milne üstünde de spor camiası büyük baskı oluşturmuştu. Ama dönemin başkanı Süleyman Seba tüm baskılara göğüs gererek İngiliz teknik adamla devam kararı almış ve Beşiktaş üst üste 3 sezon şampiyonluk yaşamıştı. Bunlardan biri de namağlup şampiyonluk.

Beşiktaş taraftarı Konyaspor maçından sonra Hırvat çalıştırıcıya tepki gösterse de şu an Bilic’in kalmasını istiyorlar. Özellikle çArşı grubu Bilic’e sahip çıkıp Fikret Orman ve yönetimini eleştiriyor.  Ben de onlarla aynı fikirdeyim. Bilic’i gönderen, kendi bavulunu da toplasın gitsin.