Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Pazarcılar ne kadar sosyal

Pazarcılar ne kadar sosyal

Her insan gibi bende bazı ihtiyaçlarımı pazarlardan karşılamayı seçiyorum. Pazarlarda daha çok üreticilerin kendi tarlasında üreterek sattığı sebze ve meyve bölümleri dikkatimi çekiyor. Üreticilerin ürünlerinin taze ve emek ürünü olması tercih sebebim oluyor.

Evime yakın bir pazar yerindeyim. Alışveriş öncesi genelde tüm bölümleri dolaşır, kalite ve fiyat analizleri yaparım, sonrasında belirlediğim bölümlerde alışverişe başlarım. Pazarda sergilenen ürünler arasında ciddi bir fark olduğu gibi, pazarcılar arasında da duruş ve davranış, soruları cevaplama, ürün sergileme ve istediğin ürünü verme konusunda farklılıklar oluyor. Son zamanlarda dikkatimi çeken pazar esnafının giderek gençleştiği, genç neslin pazar esnafı olmaya alaka gösterdiğidir.

İlk olay: Alışveriş için bir esnafın önündeyim. Hararetli ve yüksek sesli bir tartışma var. Orta yaşlarda bir erkek pazarcı ve biraz yaşlı muhtemelen bayan bir müşteri.

Pazarcı, abla yeni bir kanun çıkıyor, İklim Kanunu mu ne diyorlar, Türkiye’de her türlü üretimi, sebze-meyve hatta bitki, koyun-keçi, inek üretimini de yasaklayacaklarmış.

Kadın, ne diyon sen gardaşım, hangi devirde yaşıyok, sebze-meyve, et-süt olmadan nasıl yaşarık.

Erkek, duymadın mı abla, her yer çalkalanıyor, böylece pazarlar da kapatılacakmış.

Kadın, kim yaptıysa bu kanunu ocağı batsın, boyunları yere gelsin.

Pazarcı, kim olacak abla elbette devlet (arada küfür de ediliyor), yani Cumhurbaşkanı.

Kadın, çocuklarımın …. (küfürler katlanarak devam ediyor).

Araya kısa bir müdahale ile girsem de, karşı taraftan şuursuzca ve şiddetli bir tepki ile karşılaşıyorum. Öyle ki arkama dönüp bakmadan çekip gidiyorum.

Görüldüğü gibi ülkemde ki algı operasyonları ne hale geldi. Belki de mevcut durumdan ve ne olduğunu bilmeden algı operasyonlarına kanan bir pazar esnafı, ne olduğunu bilmeden ve az da olsa bilen bir adama karşı çıkıyor. Yazacak çok şeyimiz var ama algıcılar utansın.

İkinci olay: yine bir genç, güzel giyimli, ses tonu ve konuşması ile kendini gösteren olması yanında ürünlerinde ki standart diziliş ve kalitesi ile kendini gösteren bir pazar esnafının önündeyim.

Esnaf, son derecede kibar bir tavırla, buyurun efendim, ne istemiştiniz?

Ben, teşekkür ederim, şöyle bir bakıyorum.

Esnaf, ürünümüz standart, hangi bölmeden isterseniz oradan vereyim.

Ben, peki şuradan 2 kg rica edeyim.

Esnaf söylediğim yerden 2 kg veriyor. Ben de kibar tavrı ve standart ürünü için teşekkür ederken de pazar standartlarına göre son derece efendi davranışına teşekkür ediyorum. Ardından da.

Esnaf, Üniversite mezunuyum, İngilizce Uluslararası İşletme Bölümünü bitirdim demesin mi?

Ben, bu güzel eğitim sonrası neden pazar esnaflığı yaptığını sorduğumda da, “iyi kazanıyorum” diyor.

Durum bundan ibaret. Her üniversite mezunu Devletten iş isteyeceği yerde, hem kaliteyi yükseltmek, hem de iyi para kazanmak için bu tür işlere yönelmesi gerekmez mi, diye soralım.

Eğitim ve diploma alma herşey değil se de, en azından yapılan iş için verimliliği, standardı ve kaliteyi yükseltme açısından tercih edilmesi gerekir. Her üniversiteyi bitiren pazar esnafı olacak değilse de sevdiği ve yeteneği olduğu bir sektörde önce emekçi, ardından da kendi işini tesis eden bir iş adamı olma yolunu kendi kendine açabilir. Bu anlayış da ülke esnaf ve sanayicisinin kalitesini yükseltir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR