Erol Sunat

Erol Sunat

ARTIK NUR TOPU GİBİ BİR HAVA KİRLİLİĞİMİZ VAR!

ARTIK NUR TOPU GİBİ BİR HAVA KİRLİLİĞİMİZ VAR!

Bir tarihte, doğalgazcılar Mahalli Çevre Kurulundan şehrin tamamına doğalgaz mecburiyeti getiren bir karar çıkartmışlardı. Yanlış hesap Bağdat’tan döner derler ya, Bölge İdare Mahkemesi kararı bozdu. Kömürcüler zafer kazanmışlardı. Doğalgazcılarla, kömürcüler kıyasıya mücadele ederken, arada şehirde yaşayan insanlar kaldı, olan onlara oldu.

Bugün insanlara kömür yerine doğalgaz yardımı yapılmalı deniyor.

Bizler bu teklifleri doğalgaz bu şehre henüz girmeden birçok arkadaşımızla birlikte yazmıştık. Bu şehre doğalgaz gelecekse, kombiler dahil olmak üzere bunlar toptan alınsın, malzemelerde aynı yollar izlensin, evlere bağlanırken de, insanlara taksit yapılsın, ödeme kolaylıkları sağlansın denmişti.

Doğalgazcılar o günlerde burunlarından kıl aldırmıyorlardı. Para peşin, kırmızı meşin dendi, parayı veren doğalgazı alır, evine doğalgaz bağlatır dediler. O hızla ilk yüz bin kişiye ulaştılar.

İkinci yüz bin için ne yapıldı dersiniz?

İlk önce altı ay taksitle başladılar. Uzun çabalardan sonra ikinci yüz bine ulaşıldığını açıkladılar.

Sonrası doğalgaz bağlatma heyecanını, ışıltısını, parıltısını yani coşkusunu kaybetti.

Öyle oldu ki, sokağın başındaki ilk evde ve en sonuncu evde doğalgaz vardı. Aradaki evlerde ise sobalar yandı. Bazı evlerde petekler takılıydı, ancak doğalgaz yoktu!

Sonra geldik 2011 yılına. 2011’in Nisan ayı ile birlikte Suriyeli sığınmacılarla tanıştı şehrimiz. O yıldan itibaren günümüze, yüz binin üzerinde sığınmacı şehrimize geldi yerleşti.

Bu sığınmacılara, yakacak olarak ne mi verdik?

Poşet, poşet kömür!

Suriyeli sığınmacılar gelmeden önce şehrimiz artık zehir solumayacak,

Doğalgaz yaygınlaşacak,

Kömür yakanlar, kaliteli kükürt oranı oldukça düşük kömür yakacaklar,

Şehrimiz Türkiye’nin hava kirliliği en az olan, ileriki yıllarda ise hava kirliliği olmayan şehirlerinden birisi olacak denmişti!

Bu açıklamalar yapıldığında, ne Suriye’de iç savaş vardı, ne de Suriyeli sığınmacıların önce geçici,

sonra geçici mi-kalıcı mı olduğu belli olmayan gelişleri.  

Hava kirliliği 2011 yılından sonra hayal oldu. Ve her geçen gün hayallerimizden uzaklaşıyoruz.

Kömür ve is kokan sokaklar, kış mevsimi oldukça uzun geçen şehrimizde kalıcı olduğunu ve halinden hiçte şikayetçi olmadığını, her sokağa çıkışımızda bize hatırlatıyor.

Artık nur topu gibi bir hava kirliliğimiz var!

Kömür yakanlara doğalgaz verilir mi, evlerine doğalgaz bağlanır mı, bu öneri, bu teklif kabul görür mü, dikkate alınır mı?

İşte orası biraz şüpheli! Yine keşke ile başlayan cümleler kurmaya devam edeceğiz!  İsli ve sisli olmayan, kömür kokmayan sokaklarda ne zaman yürüyebileceğimizi hayal ederek, keşke isimli yastıklara koyacağız başımızı.

 

ÇARE ATILDI BİR LAF HAVUZUNA, ÇIRPINIP DURUYOR!

Konya hava kirliliği noktasında ülkemizin en önde gelen şehirlerinden birisi! Hava kirliliğiyle mücadele konusunda geldiğimiz nokta, bir arpa boyu yol gidilemeyen, gidilmek istenmeyen, bir yerde.

Ne yapıldıysa olmadı demek isterdik!

Diyemiyoruz!

Çünkü kömür dağıtmaya, yaz aylarından başlama gibi bir huyumuz, adetimiz var! Kasım ayının ortalarını da geçtiğimiz şu günlerde, kömür ve is kokan sokaklara sahibiz. Hem de şehrin tam merkezinde…

Kış mevsiminin bir hayli sert geçtiği,  kış masraflarına ait faturaların ağır olduğu bir şehirde yaşıyoruz. Ve her sabah zehir solumakla yüz yüze geldiğimiz sokaklarda, mahallelerde ve caddelerde yaşadığımızı, yaşamakta olduğumuzu demek ki kimselere anlatamadık!

Mahalli Çevre Kurulu istisnasız her yıl, hava kirliliğiyle mücadele kararları alsa da, şehrimize kömür girişini, kömür dağıtımını ve bu dağıtımın azalacağı yerde, çoğaldığını engelleme konusunda artık yapabileceğimiz fazla bir şey olmadığını da, üzülerek seyrediyoruz!

Hatırlarsanız, çare doğalgaz da, hava kirliliğinin panzehiri doğalgazdır demişlerdi!

Doğalgaz böylesi bir çare olduğunu duyunca, gurur yaptı, mağrurluk hoşuna gitti, Konya tabiriyle gubuzlaştı, kendini aştı, ondan sonra yanına kimseler yaklaşamadı.

Çare bulunamadı, çare olunamadı. Çare atıldı bir laf havuzuna, o gün, bu gün çırpınıp duruyor!

Biz ise biçare bir haldeyiz!

İs kokan, kömür kokan sokaklarımıza doğalgaz ne zaman gelecek bilinmiyor. Şehrin istisnasız her hanesinde doğalgazın olacağı, yanacağı kirli hava solumadığımız günleri şehirde yaşayanlar olarak görebilir miyiz, ya da ne görebilme ihtimalimiz var mı? 

 

KÖMÜR VE İS KOKAN SOKAKLAR!

Çok yakın bir zamanda bu şehrin şairleri, bu şehrin sokakları için, kömür ve is kokan sokaklar diye şiirler, şarkı sözleri yazacak, o sözleri de bestekârlarımız “Hüzzam” makamında besteleyecekler.

İçli ve hüzünlü şarkılarımız olacak!

Kömür kokan sokaklarda acı-tatlı olaylar, hikayeler, aşklar yaşanacak bir süre sonra…

Havaların soğumasıyla birlikte,

Isınmak için kurulan sobalar yandıkça,

Bacalardan dumanlar tüttükçe,

Şehrin üzerine isten ve dumandan oluşan bir sis tabakası çöktükçe,

Sokaklarımız is kokar, kömür kokar!

Genziniz yanar, nefes alamazsınız, nefes almakta güçlük çekersiniz!

Bütün bir kış mevsimi böyle geçer gider!

Daha önceki kış mevsimlerinin benzeri bir şekilde geçtiği gibi!

Arada isleri, sisleri, kömür kokularını dağıtan rüzgârlar eser bu şehirde.

Rüzgârın en makbulü, en geçerlisi 17 Aralık günü esenidir.

İsterse Aralık ayının tamamında is ve sis tabakası olsun, lakin, 17 Aralık günü rüzgâr essin, isler sisler dağılsın, tertemiz açık bir hava olsun diye dualar edilir. O gün, bu şehir için sadece Şeb-i Arus değildir. Şehrimiz uzun yıllardır, görücüye çıkar gibi çıkar meydanlara, 17 Aralık gününe hazır eder kendini.

Ne kadar açılış varsa o gün yapılması, o gün açılması olmazsa olmazı olur büyüklerimizin.

Çok daha önceleri Sayın Başbakanların, son yıllarda Sayın Cumhurbaşkanının şehrimize teşrifleri ve toplu açılışlarla katılımı 17 Aralık günüyle örtüşür. Günün akşamında ise, Şeb-i Arus töreni icra edilir.

17 Aralık gününün yalnızca Hz. Mevlana’ya ait bir düğün günü, bir vuslat günü olduğu unutulur gider! Çünkü şehrimiz kendince başka düğün-dernek misali açılış törenlerinde yaşadığı mutluluklarla, karelere girmekle, iltifatlarla ilgi-alaka sarhoşu olur!

İşte tam o günde, bazı yıllar rüzgâr semtine uğramaz şehrin, isten-sisten göz gözü görmez olur, kömür kokuları şehrin sokaklarına çöker, siner ve bir türlü temiz havaya ve doğalgaza kavuşması bir sonraki yıllara ertelenen, ötelenen şehrin hali ve ahvali sorgulanır!

İşte tam o gün, yine bazı yıllar, rüzgâr adeta hazırlıklı gelmiş gibidir. Geceden başlar esmeye, ne is kalır, ne sis, yüzler güler, herkes derin bir oh çeker!

Doğalgazın yaygınlaştığı, yaygınlaşma çalışmalarına devam edildiği anlatılır! Ve sonrasında bir koca yıl daha geçer gider. Ve gelinir bugünlere, yine gündemde doğalgaz! Yine açıklamalar, yine açıklamalar! Yine bir 17 Aralık daha yaklaşıyor. Ana temanın adına “Vefa Vakti” denmiş denmesine de, herkesin vefası başka başka olmuş gitmiş 17 Aralık’larda…

Günaydın sevgili Konya! Günaydın doğalgaz! Günaydın kömür ve is kokan sokaklar!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR