DAVUTOĞLU’NU KÜTÜKTEN SİLDİK Mİ?
Bahar çaktırmadan kendini yavaş yavaş hissettirmeye başladı değil mi?
Özünde güneş doğuyor, yağmur yağıyor, yaşayan sağlıklı insanlar için yani bizler için her gün yeni yeni mutluluklar ve ümitli güzel şeyler oluyor. Oysa bizim bu mutlulukları yaşayabilmemiz için bir Cenab-ı Allah’ı niyaz edip bir de bu günlerde canlarını, kanlarını severek gözü kapalı can veren askerlerimizin, polislerimizin kahramanlarımızın acı haberleri geldikçe kendime çevreme bakıyorum ve insanlığımdan utanıyorum. Bir yanımız yanıyor diğer yanımız yalan dünyanın peşinde. Vallahi de billahi de acı haberler yemek yerken su içerken kahve içerken geliyor ya, bunların hesabını öbür tarafta nasıl vereceğiz, bilmiyorum. Yanıyorum. İçim yanıyor…
Allah’ım kahramanlarımıza güç kuvvet versin, hainler alçaklar yok olsun. Cenab-ı Allah’ım da bizleri affetsin.
İŞ DÜNYASI DA HAKLI
BELEDİYECİLER DE !!!
Bize bazen öyle serzenişler gelir ki bir onları dinleriz bir yapılanlara sonra aklımıza hemen Hoca Nasreddin gelir. Hoca dermiş ya “sen de haklısın, sen de”…
Dün öğle saatlerinde BÜSAN’dan bir iş adamımız feryat ediyor ve ardı ardına buna benzer onlarca fotoğraf gönderiyordu:
Olay kısaca şu Büyükşehir ekipleri sık sık girişlerinden ve bölgelerinden rahatsızlıklarını şikayetlerini dile getiren BÜSAN yönetimine ve iş dünyasının sesine kulak vermiş, onların isteklerini yerine getirmek için dün sabah itibari ile tüm ekip muhteşem bir çalışmaya başlamış. Buraya kadar her şey güzel değil mi? Ne dersiniz? Belediyeden, başkanından, müdüründen, amirinden, işçisinden Allah razı olsun deriz değil mi?
Ama BÜSAN’daki iş adamı olaya böyle bakmıyordu. Peki nasıl bakıyor?
“Uğur abi ya. BÜSAN’ın en hareketli günü hafta başıdır. Bu çalışma ölü günde yani cumartesi ya da pazar yapılsın. Bu işler niye bu günlerde yapılmaz da hafta başı yapılır?
…………
Hoca Nasreddin’in kemiklerini sızlatmayalım. Herkes kendi açısından haklı diyelim ve bu paragrafa noktaya koyalım.
DAVUTOĞLU KONYALI DEĞİL MİYDİ?
Bu bölüm benim içinde gıcık. Çünkü asla bu işlere girmek istemiyorum. Çünkü iki ucu pis değnek gibi. Ama bir yandan da bize ulaşan ve “Uğur Bey, Allah aşkına bu durumu niye yazmazsınız? Bak vebal altındasınız. Günah, günah” diyenler de olunca görmezden geldiğimiz duymazdan geldiğimiz olaya tekrar dönmek durumunda kalıyoruz.
Malum geçtiğimiz hafta Konya'daki yöneticiler ile Ankara'da bulunan Konyalılar, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun, Valimiz Yakup Canbolat, Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Akyürek bazı vekiller ve bürokrasinin en kilit isimleri buradaydılar. Konya'mızdaki yöneticileri ile Ankara'da görev yapan üst düzey başarılı tertemiz Konyalı bürokratlar bu programda birlikte idi.
Değil mi?
Bu işi yapanlardan düzenleyenlerden Allah bir değil bin kere razı olsun.
Ama o gün orada olmayan isimlerden biriside Sayın Ahmet Davutoğlu idi.
Allah var ya ben de bakındım, durdum Sayın Davutoğlu yoktu. Ama nasıl bazı vekiller yoksa Sayın Davutoğlu’da olmayabilirdi. Ama burada kusura bakmayın Davutoğlu öyle sıradan bir vekil değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakan yaptığı bir isimdir. Bunu kimse unutmamalı.
………
Ha bu konuda da küçük bir devre arası oldu. (!)
Sayın Davutoğlu Başbakanlığı bıraktı. Referandum oldu sandığa gidildi. FETÖ olayı patladı. Davutoğlu için ölüp bitenler, bir anda Davutoğlu düşmanı oluverdiler. Kimse ne oluyor ne bitiyor bilmeden demeden düşünmeden Sayın Davutoğlu’nu ayaklarından asıverdiler. Düşen Rus uçağından tutun da, bugünkü Suriye meselesini bile Davutoğlu’na mâl ettiler.
Kim neyi doğru yaptı, Davutoğlu nerede yanlış yaptı? Bunları bilemem. Bu iş benim boyumu aşar.
Ama o günlerde de anlayamadığım için yazdığımı, bugün yine yazarım, yazıyorum da…
Davutoğlu için ölenler, Davutoğlu’nu asıyorlardı. Yani kim Davutoğlu’nu göğe çıkardı ise aynı insanlar bu kez yerin dibine sokuyorlardı.
……………
Derken bir sürü gelişme oldu. Bu arada doğruyu yani işin aslını bilen ise bir elin parmakları kadardır.
Ve bizim Konyalılar gecesine yaklaşıyoruz.
……………..
Sayın Cumhurbaşkanımız bir hafta sonu Sayın Davutoğlu’nu çağırır bizim duyduklarımıza göre 3.5 saat basında yazılanlara göre 3 saat görüşürler. Yine burada da birilerine göre Davutoğlu’nun kulakları çekildi birilerine göre de hemşerimizden “safını” (!) sordular.
Ve köşkten çıkarken Sayın Davutoğlu’nunda birazcık iki kelime ile dediği gibi “iki kader arkadaşı ayrıldıkları aynı noktada yani aynı safta, yan yana idiler”.
İki gün sonrada Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Davutoğlu ile Meclise yan yana girerler. Cumhurbaşkanımız Davutoğlu’nu sağına alarak girer otururken de soluna alır oturtur.
(Bakın bunlar hiç öyle rutin ve sıradan işler değildir. Hepsi Sayın Cumhurbaşkanının bilgisi ve talimatları ile olur)
……………..
Buraya kadar da tamam mı?
Pekiiiiii işte bize bu yazıyı yazdıran konu nedir?
Davutoğlu işi mazereti olduğu için mi Konyalılar gecesine katılamamıştır yoksa çağrılmamış mıdır?
………….
Hiç kimse ya da bir siyasetçi bana yalan söylemesin “Davutoğlu hiç çağrılmamıştır”….
(Bilginin kaynağı taaaaa kendileridir, sakın kıvırarak kimse üstüme gelmesin)
………….
Yine bu toplantının yemeğin olduğu gece bana Ankara’dan bazı fotoğraf kareleri geldi.
Bu kareler yemekte yenilen tabak çanağın toplama biçimidir?
Yani.
Yani AVM’lerdeki alışveriş arabaları ile tabak çanak toplanmaktadır.
Bu görüntü sizce anlı şanlı Konyalılar gecesine hiç yakışmış mıdır?
NOKTA…
Fazla kaşınmayayım değil mi?
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Ölürsek cennet bizim, kalırsak Devlet bizim.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bazı öğrenci servislerinin sürücüleri araçların sağından hızla geçmedikleri zaman, dönel kavşaklara giriş kurallarını bilip onlara uydukları zaman kısaca trafik kurallarına uydukları zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.