Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Dünyada tarım: Nereye gidiyoruz

Dünyada tarım: Nereye gidiyoruz

Hep tarım, gıda, açlık, gıda güvenliği, küresel ısınma ve iklim değişiklikleri gibi kendini ilgilendiren konuları konuşan insan, dünya ve zirai potansiyel hakkında neler biliyor bir bakalım.

Dünyada arazilerin yaklaşık %33’ü tarım, %67’si kalıcı çayır ve meralardır. Tarım alanlarının büyüklüğü değişmezken gelişen teknoloji seviyesiyle birim alanda tarımsal üretim miktarı artmıştır.

Yıllar itibarıyla küresel GSYH’nin sektörel dağılımı önemli boyutta değişiklik göstermemiş, en çok katkıyı % 64.4 ile hizmet sektörü sağlamaktadır. Bunu % 24.7 ile sanayi, % 16.6 ile de imalat sektörleri izlemektedir. Tarımın payı % 4.3 ile tarım en düşük oranda olmaktadır. Küresel GSYH içerisinde incelenen dönemde %4.0-%4.3 bandındaki payını koruyan tarım sektörünün küresel ekonomik büyümeyle uygun hareket etmektedir. Görüldüğü gibi tarımın küresel GSMH da sadece aldığı yaklaşık 1/25 paya rağmen 8 milyar insanı doyurmaktadır.

Dünya tarım alanlarının 2020 de %38’i Asya, %24’ü Amerika, %18’i Avrupa, %18’i Afrika ve %2’si Okyanusya kıta bölgelerindedir.

Bundan 300 yıl önce yerkürenin sadece yüzde 7'si (9 milyon kilometrekare) tarım için kullanılırken bugün dünyada yaklaşık 27 milyon kilometrekare tarım arazisi bulunuyor. Bu arazilerin büyük bölümü, Afrika, Orta ve Güney Amerika'da yer alıyor.

1990'lar ve 2000'lerin başında ekilebilir arazinin her yıl ortalama 50 bin kilometrekare büyüdüğü dikkati çekiyor. Kentleşmenin bugünkü hızıyla devam etmesi durumunda 2050'de 1.7 milyon kilometrekare toprağın daha şehirlerle kaplanacağı, öte yandan gıda ihtiyacını karşılamak için 3.2 ila 8.5 milyon kilometrekare tarım alanına daha ihtiyaç duyulacağını tahmin ediliyor.

Erozyon, sıkışma, tuzlaşma, topraktaki organik ve besin maddelerinin azalması, asitleşme, kirlilik ve betonlaşma gibi toprak verimini düşüren faktörlere karşı tedbirler alınmalıdır. Aksi halde 2050'de gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen ekilebilir ve verimli arazinin 4.0, gelişmekte olanlarda 1.4 dekara düşeceği ve bu rakamların 1960'da kişi başına düşen verimli toprak miktarının dörtte biri olacaktır.

Küresel Tarımsal Üretim Miktarı yaklaşık 9.45 Milyar tondur. Burada en büyük payı % 32 ile tahıllar almaktadır. Bunu % 23 ile şeker bitkileri, % 12 şer oranla sebze ve yağ bitkileri, % 10 ile meyve, % 9 ile kök ve yumrulu bitkiler takip etmektedir. Buradan anlaşılan kişi başına yaklaşık 1.7 ton ürün üretimi yapılmaktadır. Ancak tüketimde büyük dengesizlikler olduğu bilinen bir gerçektir.

Asya bölgesinde daha fazla tarım alanı varken, tarım alanı payında 2. olan Amerika bölgesine göre tarımsal üretim verimi düşüktür. Amerika bölgesinde makineleşme, yoğun gübre ve kimyasal ilaç kullanımı verimin yüksek olmasını sağlamaktadır.

Günümüzde dünyada sulama yapılan tarım alanlarının payı yaklaşık %7.3’tür. Bu düşük bir değerdir. Birde buna küresel ısınma ve kuraklık eklenirse, durumun hiç de iç açıcı olmadığı ortaya çıkar. Asya bölgesinde verimi artırmak için ve üretilen su yoğun ürünlerden dolayı dünya ortalamasının yaklaşık 2 katı kadar sulama yapılıyor. Bölgede sulama yapılan tarım alanlarının payı %14.7’dir. Diğer bölgelerde sulama yapılan tarım alanı payı dünya ortalaması altındadır.

Sonuçta kuraklık, düzensiz yağışlar, seller ve fırtınalar dünya su ve tarım kaynaklarını tehdit etmekte, bu da insanlığın geleceği ve gıda güvenliğini sıkıntıya sokacağı ortadadır. Bir de buna israf eklenirse, gelecek 50 yılda neler olur bilinmez. Birileri de bir şekilde dünya nüfusunu azaltmaya yönelik yeni hedefler belirliyor, buna da başlamış ise; insanın ortak malı bir yerküre için denecek bir şey yok mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR