EĞİTİM SİSTEMİ ADINA UTANDIM
Her ne kadar “Eğitim Sistemi Adına Utandım” başlığını kullanmış isem de aslında hepimiz, utanacak yüzümüz varsa utanmalıyız!
Geçen hafta bir lisemizin önünden geçerken öğrencilerin okuldan çıkışına denk geldim. Yaklaşık kırk metre öğrencilerin içinden geçtim. Abartmıyorum her taraftan envai çeşit küfür geliyordu. Hani insan kabus görür de kabustan kurtulmak ister ya iste öyle oldum. Tam bir kabustu!
Sadece erkekler değil; kız çocuklarımız da erkekler gibi küfrediyorlar. İnsanın aklı almıyor ama bu gerçek! İsterseniz okul önlerinden geçerken kulak misafiri olun.
-Niye bu çocuklar normal konuşmalarında bile küfür ediyorlar?
Küfür, çirkin hoş karşılanmayan bir söz olmanın yanında günah olarak da sahibine dönmektedir. Günah işlemekten de korkmuyoruz. Günahın karşılığı cehennemde yanmaktır.
Toplum olarak zıvanadan çıktık. Sadece gençler değil büyüklerde ulu orta normal konuşmalarında küfür ediyorlar. İnsan kızgınlık halinde karşısındakine küfür eder sonra pişmanlık duyar, buna hadi neyse diyelim; küfür her zaman kötüdür. Genelde küfür ağız alışkanlığına dönüşmüş, kişi konuşurken küfür ettiğinin farkına bile varmıyor.
Yıllar önce Konyaspor’un bir maçına gitmiştim. İstemeden, ismini vermeyeceğim bir taraftar grubunun içinde seyretmek durumunda kaldım. İnanın 90 dakika iyiye de kötüye de hiç durmadan küfrettiler. Şimdi maçlara gitmiyorum nasıl bilmem ama dışarıda insanların çoğu küfürlü konuşuyorlar.
Şunu samimiyetle ifade ediyorum; bu denli rahat küfür edenler eğitim-öğretim görmemiş insanlar değil; okumuşu da okumamışı da ediyor. Kendi aralarında ettikleri gibi kadının kızın yanında da ediyorlar.
-Çok ayıp çok!
Diyeceksiniz ki, toplumun psikolojisi bozuk, deşarj olmak için küfrediyorlar. İyi de arkadaş çocuklara, gençlere ne oluyor! Hem küfür bozuk psikolojiyi düzeltmediği gibi iyice insanlıktan çıkarır, daha fazla psikolojiyi bozar. Maneviyata zarar veren her şey ruhu daraltır.
Birçok insan küfürlü konuşmalardan rahatsız olmasa normal karşılasa da küfür; hem toplumsal hem de dini olarak da hoş karşılanmaz.
Başta ana baba ve çevre olmak üzere okullarımızda çocuklarımızın küfür alışkanlığı kazanmasında kendi sorumlulukları oranında suçludurlar. Bir eğitimci olarak eğitim sistemimizin insan yetiştirmede bir takım sorunlarının olduğunu kabul ediyorum; ancak, burada ailelerin, toplumun okuldan talepleri de çok önemli rol oynamaktadır.
Anne babanın okuldan öncelikli talebinin ne olduğunu velilerin öğretmen seçimindeki kriterlerinde görebilmekteyiz. Bu konuyu daha önceki yazılarımda da dile getirmiştim.
Okul müdürlerimizle bir toplantıda, “müdürlerimizin yoğun bir şekilde birinci sınıf velilerinin öğretmen istekleriyle karşı karşıya kaldıklarını” dile getirdikten sonra, “öğrenci velilerimizden çocuğuna milli ve manevi değerlerimizi kazandırabilecek bir öğretmen isteği geldi mi” diye sordum. Sadece bir okul müdürümüz “bir veliden böyle bir istek geldiğini” söyledi.
Esas üzerinde durulması gereken husus burasıdır. Çocuğumuzun iyi bir işinin iyi bir kariyerinin olmasını bütün veliler ister ve istemelerinde bir sıkıntı yok; ancak, bu her şeyden önemli değildir. Aynı zamanda çocuklarımıza toplumumuzun değerlerini kazandırmalıyız. Karakter eğitiminde öğretmenlerimize çok büyük vazifeler düşmektedir.
Tüm eğitim kademelerinde öğretmenin öğrencilerin kişiliklerinin oluşmasında önemli bir etkisi vardır. Öğretmenler branşı ne olursa olsun çocuklarımıza ahlaki değerlerimizin kazandırılmasında etkin olmak zorundadırlar. Dersi verip çıkmakla bu iş olmuyor. Hiç birimizin kim ne yaparsa yapsın “bana deme“ hakkı yok, olmamalı.
Bugün, eğitim sistemimiz çocuklarımıza ahlaki değerlerimizin kazandırılmasında yetersiz kalmaktadır. Bu eksikliğin giderilmesi için zaman zaman müfredat değişikliklerine gidilse de nedendir bilinmez istenen başarı bir türlü sağlanamamıştır.
Yukarıda ifade ettiğim gibi okulun çocuklarımız üzerinde önemli bir etkisi olmakla birlikte tek sorumlu okul ve öğretmenler olmayıp başta ana baba olmak üzere çocuğun üzerinde etkisi olan herkes sorumludur.
Sadece küfür mü? Son yıllarda öğrencilerin öğretmenlerine karşı saldırıları da artmıştır. Yine birkaç gün önce bir okul müdür yardımcımız öğrencisi tarafından bıçaklanarak öldürülmüştür. Öğretmenlerimiz öğrencilere bir şey söylemekten çekinir oldular. İnsanımızda şikayet etme hastalık halini almıştır. En küçük bir söz de bile şikayet ediyorlar.
Aslında söylenecek çok söz var. Söylemekten de korkmuyorum; ancak, içim yana yana gönlüm sus diyor, dilim susuyor; kelimeler ise kifayet etmiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.