Gültekin doğruyu söyle, Gültekin doğruyu söyle; ne içtin böyle...
2016 yılına müthiş başlayan Torku Konyaspor’umuz, oynamış olduğu son 7 karşılaşmada 6 galibiyet 1 beraberlik alarak sportif anlamda güzel bir yıl geçirileceğinin habercisi oldular adeta. Konyaspor’umuzun son kurbanı da Türkiye Kupası mücadelesinde Antalyaspor oldu. Atılan tek kurşun yine hedefi buldu ve çeyrek final oynamaya hak kazandık.
Konya kenti için bir anda hedef karşılaşma haline gelen Antalyaspor karşılaşmasında sezon başından beri her hafta üstüne konan disiplinli futbol anlayışı galip geldi. Konyaspor’a nazaran daha yanar döner bir futbol oynayan Antalyaspor futbolcuları, etkili takım savunmamız karşısında pasif bir futbol ortaya koyarak sahadan boynu bükük ayrılmak zorunda kaldılar. Total futbol anlayışının Dünya üzerinde bu kadar egemen olmaya başladığı bu dönemlerde, takım halinde futbol oynamanın ne denli önemli olduğu tekrar gözler önüne serildi.
Kazanılan Antalyaspor karşılaşması sonrasında Beşiktaş ile eşleşen Konyaspor’umuz, bu mücadelelerin ilkini deplasmanda oynayacak ve İstanbul’da bulunabilecek bir gol belki de bizi yarı finale götürecek. Özellikle lig şampiyonluğu hedefine çok daha motive olacak olan Beşiktaş’ın bu mental dağınıklığından faydalanmamız gerekiyor. Bu sene ligde İstanbul takımlarına karşı aldığımız yıkıcı sonuçların takım üzerinde baskı oluşturmaktan çok, futbolcu kardeşlerimizi Beşiktaş karşılaşmasına daha çok motive edeceğini düşünüyorum. Kazanma alışkanlığının oturmuş olması da bu tür maçlarda bazen kaybettiğimiz özgüveni yükseltecek etkenlerin başında geliyor.
Lig mücadelesinde de Galatasaray ile karşılaşacak olan Konyaspor’umuz, son haftalardaki moralli gidişatıyla ligde sallanan G.Saray’a çelme takarsa sürpriz olmayacaktır. Oyuna iyi başlayıp, Sneijder ve Selçuk’un pas kanallarını kapatabilirsek, rakibin hücum varyasyonlarının büyük bir bölümünü etkisiz hale getirebiliriz. Savunma hattında ciddi eksikleri olan G.Saray’a karşı İstanbul’dan başımız dik olarak ayrılacak bir sonuç almak aslında mucize değil. Bu noktada da her hafta daha iyiye giden takım içi savunma olgusu ve yardımlaşma yeteneğimiz açıkçası en çok umudumu arttıran etkenlerden.
Hafta arasında Antalyaspor başkanı görünümlü amigosu Gültekin Gencer’in yine şovanist açıklamalarını okuduk. Taraftarlarının kendi maçlarında bile 2000 kişi organize olamadıklarından bihaber şekilde Konya’daki 20 bin ateşli seyirciyi susturduğunu dile getirmesi, haftanın güldüren mesajlarındandı. Bunun yanında Konyaspor’lu futbolcuların 4 aydır para alamadıkları gerekçesiyle Etoo kanalıyla transfer talebinde bulunduğunu söylemesi bizlere “Gültekin doğruyu söyle, Gültekin doğruyu söyle; ne içtin böyle” dedirtti. Aslında bu tür konularla ilgili yapacak çok da fazla bir şey yok. Konyaspor camiasının böyle durumlara hazırlıklı olması gerekiyor. Eğer ülkenin 5 büyük takımından biri olmak istiyorsak, bizden küçük düşünen takımların bize vurarak banttan sayı almak istemelerine de hazırlıklı olmamız gerekiyor. Biz önümüze bakalım, arkamızdan gelmek isteyenler bizi takip etsin dostlar…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.