Hangi dergi, neden?-1
Dergiler üzerine konuşmak ve yazmak, dergilerin konuşulduğu ortamlarda bulunmak en sevdiğim ve sıkılmayacağım aktivitelerin başında gelir. Kapanan her dergi benim için apayrı bir hüzün kaynağıdır. Öte yandan malûmunuz üzere ülkemizde epey bir dergi çıkıyor. Bunlar içinde edebiyat/kültür-sanat dergileri benim asıl ilgi alanım. Bu demek değildir ki kültür sanat harici dergilerle bir ünsiyetim yok.
Bunca dergi arasında hangi edebiyat dergisinin hangi konulara ağırlık verdiği, dergilerin öne çıkan yanlarının neler olduğu gibi sorular ayrı bir önem kazanıyor, çıkan her dergiyi takip edemeyeceğimize göre. Ben bugün dergilerden bu minvalde bahsedeceğim, ama siz yine de her ay hangi dergide hangi dosya konularının gündeme taşındığından haberdar olmayı ihmal etmeyin. Çünkü ilgi alanınıza giren bir konu/eser yahut edebiyatçı bir bakmışsınız takip etmediğiniz bir dergide tüm veçheleriyle ele alınıyor ama haberiniz olmadı.
Büyük ustadan mülhem “hür tefekkürün kalesi” dergilerin her biri ayrı bir sabır, emek, büyük fedakârlıklar gerektirir. Dolayısıyla yazılarımda adı geçen, geçmeyen tüm dergi emekçilerini saygıyla selâmlıyorum.
SABİTFİKİR VE ŞİRAZE
Yeni çıkan kitapları, gündemdeki yazarları; kısacası yayın dünyasını takip etmek adına SabitFikir ve Şiraze ön plâna çıkan dergiler.
SabitFikir’de epey bir kitap tanıtım ve değerlendirme yazısı yer alıyor, yanı sıra belli bir konuda önde gelen kitaplar hakkında özlü bilgi veren bir dosya bulunuyor. Misal, mayıs sayısının öne çıkan dosyası ‘Korku Edebiyatı.’ Dergide yer verilen kitapların seçiminde ideolojik kaygılar gözetilmeden hemen her kesimden yayınevine yer veriliyor. Hatta şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki: Derginin yayıncısı Turkuaz grubunun çizgisinde olmayan yayınevlerine bir nebze torpil bile geçiliyor diyebiliyorum. Benzer bir durumu örneğin Notos’ta görmenizin imkânı yok.
Sabitfikir’deki yazıların 1-2 sayfayı geçmemesi pek çok konunun ele alınmasını, daha çok kitaptan bahsedilmesini sağlıyor.
İki ayda bir yayınlanan Şiraze dergisi genç bir dergi olmasına rağmen emin adımlarla ve kendini geliştirerek yolculuğunu sürdürüyor. Şiraze de dosyalara ağırlık veren bir yayın ki, bu benim de tasvip ettiğim, daha bir faydalı bulduğum bir tutum. Şiraze’yi bir eleştiri, Sabitfikir’i ise kitap tanıtım dergisi görmek daha doğru olacaktır sanırım.
Şiraze’de Necmettin Turinay hocanın başyazıları, soruşturmalar, soruşturmalarda sık sık karşımıza çıkan Osman Özbahçe imzası ve daha pek çok konu beni ziyadesiyle mutlu ediyor. Yeni çıkan sayının dosya konusunun ‘Türk Edebî Kanonu’ olduğu, pek çok sayıdaki dosya konusunun da böyle ilginç ve cezbedici mevzulardan müştekil olduğunu söylemek mümkün. Bu hususiyet de Şiraze’nin neden düzenli takip edilmesi zaruri bir dergi olduğunu net bir şekilde izah ediyor.
Bu iki dergiden başka gazetelerin kitap eklerinin de yayın dünyasını takip etme hususunda iyi iş çıkardıklarını; her perşembe Cumhuriyet’in, her ayın 15’inde Yeni Şafak’ın, her ayın ilk cuma günü Dünya gazetesinin bu ekleri ücretsiz olarak okura ulaştırdığını hatırlatayım.
NOTOS
Batı edebiyatını takip etmekte şüphesiz çok fayda var. Ülkemizin dünya edebiyatındaki yerini, artı ve eksilerini, dünyada nelerin okunup, ön plâna çıkarıldığını Notos’tan takip edebilme imkânına sahibiz.
İlk çıktığında öykü dergisiyken bugün ilgi alanı daha geniş bir dergiye evrilen, Semih Gümüş kaptanlığında yoluna emin adımlarla devam eden Notos’un üzerinde durulması gereken en önemli işlevi soruşturma dosyaları. Yeni sayıda 400 civarında uzmanın seçtiği polisiye edebiyatın en iyi kırk kitabı gündeme taşınıyor. Geçmiş dosya konuları da oldukça istifade edilir, ziyadesiyle faydalı; lâkin jüride yer alan isimlerin çoğunun belli dünya görüşüne ve ideolojilere sahip oluşları, karşıdaki pek çok yazar ve kitabın ıskalanması, görmezden gelinmesi önemli bir hata, hatta hatadan ziyade yanlış.
Dergilere devam edeceğiz…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.