Ziya Uysal

Ziya Uysal

Haydi Bismillah

Haydi Bismillah

AK Parti büyük bir seçim başarısı göstererek, tek başına ve tekrar iktidar olmayı hak etti. Milletimize ve insanlığa hayırlı olsun. Şimdi yeni hükümetin acilen iş başına geçmesi büyük önem arz ediyor. İki seçim dönemi ve bir geçici hükümet dönemi yaşadık, bu arada ekonomimiz epeyce bozuldu ve geriledi. Piyasanın daha fazla örselenmesine meydan verilmemelidir. Şimdi her geçen gün aleyhimize işliyor. Geç kalınırsa tek parti iktidarı bile ortalığı toparlamakta zorlanabilir. Yeni hükümet bir an önce kurulmalı, “Bismillah” deyip, işe koyulmalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız da muhakkak bu durumun farkındadır. Ekonomiyi yakından takip eden bazı iş adamları, ilk kabinede Sayın Ali BABACAN veya onun gibi tecrübeli bir ismin Ekonomi Bakanlığına getirilmesinde büyük fayda görüyorlar. Yeni yetenekler sonraki dönemlerde de iş başına gelebilir. Ama ilk etapta bozulan ekonominin tekrar rayına oturması için bunun çok gerekli olduğu konuşuluyor. 

Güçlü bir siyasal iktidar, aynı zamanda güven ve istikrar demektir. İnşallah yurt dışına kaçan yabancı sermaye ve yabancı yatırımcı da geri gelecektir. Ancak bizim öncelikle ele almamız ve çözmemiz gereken bu dönemde bozulan ekonomiden olumsuz etkilenen kendi firmalarımızın, kendi yatırımcımızın yaşıyor olduğu problemler olmalıdır. Çünkü yerli ve milli olan işletmelerimiz gelişmedikçe ekonomik bağımsızlığımız da güçlü ekonomi de bir hayaldir. Yerli makine kullanımının desteklenmesi bu konuda çok doğru bir uygulamadır. Ama ithal makineleri üreten yabancı firmalar, düşük faizli, 10 yıl vadeli, çok cazip kredilerle sadece makineleri değil, her şey dâhil, anahtar teslimi fabrikayı da kuruyor.

Türkiye’de kredi zorluğu olmamış olsa yerli makineler daha ucuzdur. Yerli makineleri üreten firmaların yurt içinde olması, daha hızlı tamir-bakım avantajı da sağlıyor. Ama yatırım kredileri için öne çıkarılmış kamu bankalarımız bile yeni yatırım kredisi açmak şöyle dursun, açtığı kredileri kullandırmada dahi zorluk çıkarır hale geldi ve büyüme 2.9’a geriledi. Gelişmiş ülkelerin daha az büyümüş olmasına bakıp, rehavete kapılmamalıyız. Ekonomisi zaten büyümüş olan ülkeler için büyümenin durması, bize olduğu kadar zararlı değildir. Büyümenin durması bize çok zarar verir. Hiç olmazsa açılmış kredisine güvenerek yatırıma başlamış olan firmaları yarı yolda bırakmaması için bankalarda gerekli önlemler acilen alınmalıdır.

Yabancı yatırımcıya yol açarken, yerli yatırımcıyı da unutmamalıyız. Bazı uluslar arası firmaların sermayesi, bilgisi, tecrübesi ve ürün kalitesi bizimkilerden daha ileri olabilir. Bu durum yabancı firmaların değil, tam aksine onların karşısında rekabet etmede zorlanacak olan yerli firmaların korunmasını gerektirir. Çünkü ülkemizin tarihten gelen sermaye sorunu halen devam ediyor, asıl sorun buradadır. Karşı karşıya olduğumuz vize ve kota engelleri ile içerdeki kredi darlığı ve faizlerin yüksekliği gibi problemler yüzünden biz hala tam olarak dış piyasaya açılamamış bir ülkeyiz. Tüm dünyaya mal ve hizmet satışı yapabilen yerli firma sayımızı ve yerli markamızı henüz çoğaltamadık, bunu hiç unutmamalıyız.

Yatırımcıyı yarı yolda bırakmayan, beklenmedik zamanlarda kabuğuna çekilip, kredi musluklarını sorumsuzca kapatmayan, sadece iyi gün dostu değil, kötü gün dostu da olabilen, daha güçlü bankalara ihtiyacımız var. Para ürkektir derler, belki o işin doğasında bu vardır. O bakımdan bu ortamı belki bankalar değil, ekonomiyi yöneten iktidarların sağlaması gerekir.

 

       Örneğin konut alımı için 120 aya kadar vadelerle kredi veriliyor. Ama fabrika yatırımına en fazla 84 ay vade tanınıyor. Fabrika yatırımı için açılan kredilerin faizi konut kredilerinin faizinden % 50 daha fazladır. Bu durumda ülkemizde konut sektörü gelişir ama sanayi ve teknoloji gelişmez.                       

Türkiye Soğuk savaş döneminde Rusya- Avrupa arasında tampon görevi yaptı ve Avrupa’yı korudu. Avrupa’yı, doğudan gelen uyuşturucu trafiğine karşı da hep Türkiye koruyor. Mülteci akınına karşı da onları Türkiye koruyor. Doğudan Ye’cüc-Me’cüc çıkıp, Avrupa’ya yürüse de adeta Avrupa’yı korumaya Türkiye hazırdır. Biz neredeyse Avrupa koruyucusu bir ülke olmuşuz. Ama Avrupa halâ bize vize uyguluyor. Halâ bizi Avrupa Birliğine almamakta direniyor. Hatta içimizdeki teröre gizli destek verdiği söyleniyor. Soğuk savaş dönemi geçmişte kaldı. Ama Avrupa’ya olan uyuşturucu ve mülteci akını devam ediyor. Allah aşkına uyuşturucuyu da, mülteciyi de bırakalım kendileri halletsin. Köprünün öteki ucunda da kendi bekçileri var. Bir görelim bakalım, Avrupa Türkiyesiz ne yapabiliyor. Allah’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ziya Uysal Arşivi

SAPMA

16 Eylül 2019 Pazartesi 00:01
SON YAZILAR